Son yıllarda Türkiye’nin toplumsal manada geleceğini değiştirip şekillendirecek çok büyük olaylar yaşandı. Bütün bu büyük değişimlerin karşısında olanlar veya olması gerekenler ise sesini yükseltmekten çekinir bir halde köşesine çekilmiş adeta ölümcül darbeyi bekliyorlar!
Türk toplumunun geleceğini şekillendirecek olan en büyük değişikliklerden bir tanesi İstanbul Sözleşmesi.
Bu sözleşme sayesinde neler yapılmadı ki.
Cinsiyet eşitliğinden tutun da adına LGBT denen gruba varıncaya kadar onlarca uygulama bu sözleşmenin başının altından çıkıyor.
Bütün bunların karşısında olan ve olması gereken ve adına "Müslüman" veya "İslamcı" diyebileceğimiz kesim maalesef sessiz.
Normal şartlarda bu kesimler bu gelişmeler karşısında miting üstüne miting, gösteri üzerine gösteri yaparlardı.
Ama nedense sesleri çıkmıyor?
Niye acaba?
Aileyi dağıtmak adına İstanbul Sözleşmesi kılıfı altında onlarca plan sahneye konuldu.
Kadına pozitif ayrımcılık adına aileler perişan ediliyor.
Kadın dışarı çıkmak, çocuklarını annesiz bırakmak için teşvik ediliyor.
Aile denince onlarca kitap yazan, ailenin kutsallığı üzerine dini argümanları bolca kullanan Müslümanlar ve İslami kesimden yine ses yok.
Ne bir eylem ne bir gösteri ne bir miting...
Adeta ölüm sessizliğine büründüler!
Neden acaba?
Deizm almış başını gidiyor!
Ateist sayısı iki katına çıkmış!
İmam Hatiplerdeki çocukların Deist olduğunu sağır sultan bile duydu.
Gençlik elden gidiyor ama Müslüman ve İslami kesimden nedense gür bir ses duyulmuyor.
“Ne oluyoruz, gençlerimizi Deist yapan eğitimi niye veriyorsunuz?” diye kükreyen birisini duymadım şu ana kadar.
Bir zamanlar “Din elden gidiyor!” diye ortalığı ayağa kaldıranların hiçbiri ortalıkta gözükmüyor.
Niye acaba?
Olayları ve soruları daha da çoğaltabiliriz, malzeme çok...
İsraf, faiz, milli piyango, lüks, şatafat...
Bütün bu toplumu dejenere eden belalar karşısında İslami camia dut yemiş bülbüle dönmüş durumda adeta...
Sesi sedası çıkmıyor...
Çünkü yukarıdan beri anlattığım ve Müslümanların ve İslami camianın karşısında olduğu bütün bu zuhur etmiş vakıalar AK Parti iktidarı döneminde ve dahi eliyle yapılıyor.
Bütün bu acaibül garaip işler AK Parti iktidarında ve yöneticileri tarafından yapıldığı için sesler yükselmiyor. Mitingler, toplantılar, gösteriler, eleştiriler yapılmıyor.
AK Parti adeta Müslümanların yumuşak karnı haline geldi!
Bunu fark eden karşı mahalle, normal şartlar altında yapamayacağı ne kadar melanet varsa AK Parti üzerinden sahneye koyuyor.
Normal şartlar altında Müslümanlara kabul ettiremeyeceği ne kadar uygulama varsa AK Pati üzerinden bir bir icraata geçiriyor.
Yapıldığında İslami kesimin büyük tepki göstereceği ve geri adım atacağı, yapamayacağı ne kadar şey varsa AK Parti üzerinden oyunu kuruyor adeta.
Eğer bu tepkisizlik ve sessizlik devam ederse bir süre sonra bir zamanlar karşı olduğumuz ne kadar melanet varsa bizi boğacak, nefesimizi kesecek.
Hareket edecek alan bulamayacağız.
Etrafımız kuşatılacak.
Kendimizi kendi ellerimizle tahrip edeceğiz.
Yeni bir 28 Şubat daha yaşansın diye sanki Müslümanlar el birliği ile organize olmuş şekilde hareket ediyor!
Yeni bir 28 Şubat soğuğunun zemherinde titremek için var gücümüzle zemin hazırlıyoruz birilerine!
Kötü ve yanlış; nerde olursa olsun, kim tarafından yapılırsa yapılsın, ne zaman yapılırsa yapılsın değişmez.
Kötü ve yanlış her zaman kötü ve yanlıştır.
Kötü ve yanlış, AK parti tarafından yapılırsa iyi ve güzel olmuyor.
Olmaz da...
Onun için bir an önce yumuşak karnımızı kaşımaya başlamalı ve onu asli kimliğine döndürmeliyiz...
facebook.com/msbeser
twitter.com/msbeser
instagram.com/msbeser