Hayatta bazı şeyler vardır; alay etmeye gelmez, hafife alınamaz,
şakası dahi yapılamaz…
Hassas konulardır bunlar, bazen insana çok pahalıya mal
olabilir. Sonuçları kestirilemez, işin ucunun nereye
varacağı hesap edilemez. O yüzden bazı şeylerden uzak durulur, alay
etmeye, hafife almaya cesaret edilemez. Bu konularda hassasiyet en
üst noktadadır…
Mesela namus bunlardan birisidir…
Birisinin namusu hakkında ileri geri konuşulmaz. Sonuçları çok
yıkıcı olur çünkü. Hem konuşan hem de konuşulan için yol açacağı
sonuçlar yıkıcı olur, tamiri mümkün olmaz.
İftira etmek yine aynı minvaldedir…
Yuvalar yıkılır, canlar heder olur, toplum ifsat olur. Onun için
bir iftira atacak insanın bir kere değil bin kere düşünmesi
gerekir… Çünkü attığı iftira oku dönüp dolaşıp kendi başını
yakar…
Bugünlerde tam da bunlara benzer, hatta daha aşağılık ve
rezil bir olay yaşanmakta. Üstelik muhatap "insan" veya
"toplum" da değil. Bizzat Yüce Yaratıcı tarafından
vahyedilmiş olan kutsal kitabımız Kur’an-ı
Kerim.
Tarihte eşi benzeri görülmemiş bir şekilde Kur’an-ı
Kerim ayetlerindeki bizzat Allah tarafından yerleştirilmiş
olan kelimeler değiştiriliyor birileri tarafından.
Ayetlerdeki kadın ve erkek kelimelerinin yerlerini değiştirerek
yapılan alay eylemi, Müslümanları ve kutsal kitabımız Kur’anı
Kerim’i hedef alan bir küstahlıktır!
Aman Allah’ım! Bu ne cesaret, daha doğrusu bu ne cehalet...
Olaya cahillik deyip geçmek de mümkün değil, çünkü bunu yapan
insanlara baktığınızda, yapış amaçlarına baktığınızda hiç de cahil
olmadıklarını hemen fark edebiliyorsunuz. Okumuş, mürekkep yalamış
insanlar!
Hatırlayalım salgının başladığı günlerde Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın başlatmış olduğu milli dayanışma projesine karşın
bir gazeteci tarafından da bu tarz bir girişim olmuştu. Densiz bir
gazeteci; İslam dinini, Müslümanların kutsal kitabı olan
Kur'an-ı Kerim ve ayetleri hakkında hakaretamiz bir
şekilde aşağılayıcı, tahrik edici paylaşımda bulunma cüretini
göstermiş ve tutuklanmıştı.
İşin en ilginç tarafı mezkûr konu gereği bu olay ortaya
çıkmasına yaklaşık on gün olmasına rağmen birkaç kalem
erbabı tarafından tepki gösterilmesi haricinde olaya daha üst
makamlardan bir tepki gösterilmemiş olması.
Oysa bunu yapanlar kanaatimce bizzat Diyanet İşleri Başkanı
Ali Erbaş tarafından uyarılmalı ve yaptıkları işin hiç de
doğru olmadığı kesin ve net bir dille ifade edilmeliydi. Oysaki şu
ana kadar maalesef güçlü bir ses duyulabilmiş değil bu konuda.
Kur’an-ı Kerim ayetlerindeki kelimeleri
değiştiren kişinin/kişilerin cesaretine (!) hayran (!) olmamak elde
değil. Çünkü ayetler ile alay edenlere ayetler ile
Kur’an- Kerim hemen cevap veriyor: “İşte böyle. İnkâr
etmeleri, ayetlerimi ve peygamberlerimi alay konusu yapmaları
yüzünden, onların cezası cehennemdir.” (Kehf, 106; bk. En’âm, 70)
Bir insan kutsal bir metinle oynarken hiç mi düşünmez, hiç mi
vicdanı sızlamaz. Allah’ın verdiği akıl nimeti burada
kullanılmayacaksa nerde kullanılacak acaba?
Demek ki yapan kişi ya akıllı değil veya bir proje ile
karşı karşıyayız…
Aslına bakacak olursanız olayın din düşmanları tarafından
yapılmış olmasını tercih ederim. Çünkü o zaman bilirim ki bunu
yapanlar art niyetli, din inancı, Allah korkusu olmayan
insanlar…
Beni asıl korkutan ve endişelendiren ise bu işe tevessül eden
gençlerin anne-babasının Müslüman olması, kendilerinin de İslam
dini ile müşerref olması…
İşte bu ilk ihtimalden daha vahim bir sonuç. Sıfatı
“Müslüman” olan bir kimsenin böylesine bir cehalete
tevessül etmesi gençliğin geldiği noktayı göstermesi açısından
oldukça manidar.
Adı “Müslüman” olan ama kutsal kitap Kur’an-ı
Kerim ayetleri ile bile oynayabilecek, amacına alet edebilecek
kadar cehalet içinde yüzen bir İslam gençliği…
Aman Allah’ım… Aman Allah’ım…
Düşüncesi bile dehşet verici…
Türkiye’de yaşayan mütedeyyin ve muhafazakârlar olarak
kafamızı duvarlara vuracağımız zamanlar geldi de geçiyor
bile. Oysa ülkemizde yaklaşık 20 yıldır dini
hassasiyetleri olan bir iktidar hüküm sürüyor!
Bazen “Keşke Müslümanlar iktidara hiç gelmeselerdi”
dediğim zamanlar oldu. Bu keşkelerime bir yenisini eklemek
istiyorum:
Keşke "yeni bir 28 Şubat daha yaşasak!" da dini
değerlerimize yine eskisi gibi sahip çıkarak kenetlenebilsek…
Galiba ayak sesleri de yaklaşıyor!