Muşlu STK örgütlerinden PKK'ya çağrı
Abone olMuş'ta bir araya gelen 55 sivil toplum kuruluşu (STK) ortak bir basın açıklaması yaparak çatışmaların sona ermesini istedi.
Muş Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanlığı'nda bir
araya gelen sivil toplum kuruluşu temsilcileri, ortak bir basın
açıklaması yaptı. MTSO önünde bir araya gelen STK'lar adına basın
açıklaması okuyan Muş Baro Başkanı Sebahattin Göçmen, ülkede her
zamankinden daha fazla barışa ihtiyaç duyulduğunu
söyledi.
Bu kirli savaşın kazananının olmayacağını ifade eden Sebahattin
Göçmen, "Şiddet şiddetle çözülmez, kan kanla yıkanmaz
atasözlerimizin gerçekliğini unutmamak gerekir. Bir ve beraber
yaşamamızın önündeki
tüm engeller kaldırılmalı, toplumsal barışın tesis edilmesi
gerekmektedir'' dedi.
PKK'nın eylemsizlik kararı almasını isteyen Göçmen, "PKK da bu döneme katkı sağlaması gereken taraftır. Bu bağlamda daha önce ilan edilen ateşkes ve çatışmasızlık sürecini uzatmasının gerekliliğini belirtiyoruz. Örgüt, çözüm amacıyla sabırlı davranmalı ve kararlılık göstermelidir.
Devletin kurumlarının, hükümetin ve muhalefet partilerinin de bir bütün olarak güven verici, kararlı adımlar atması artık bir zorunluluk halini almıştır.
Biz sivil toplum örgütleri bu sürecin takipçisi olacağımızı,
sorumluluk duygusu ile hareket edeceğimizi belirtiyor ve herkesi
sorumluluk bilinciyle hareket etmeye çağırıyor ve 'Barışın ve
çözümün dili hakim olsun, silahlar sussun, insanlar konuşsun. Artık
bu ülkenin çocukları ölmesin' diyoruz" diye konuştu.
STK'ların taleplerini de sıralayan Göçmen, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Barış dilini oluşturabilmek için herkes daha dikkatli konuşmalı.
Siyasetçiler daha özenli davranmalıdır. Taraflarca operasyonlar ve
eylemler derhal durdurulmalıdır. Demokratik sivil yeni bir anayasa
konsensüsü oluşturulmalıdır.
Yapılacak olan yeni anayasa hiçbir etnisiteye vurgu yapmadan tüm
toplum kesimlerine eşit mesafede ve anayasal vatandaşlık temelinde
yapılandırılmalıdır. Anadili konuşma, eğitim ve öğrenimde kullanma
hakkı vazgeçilmez bir insan hakkıdır. Bu bağlamda anadilde eğitimin
önündeki
engeller kaldırılmalıdır.
Şehir, nehir, köy ve kasaba isimlerinin yasaklanması insan onuruna yapılan bir saldırıdır. Dolayısıyla bu isimlerin iade edilmesi gerekir. Sosyal barışın tesis edilebilmesi amacıyla bir genel af çalışması başlatılmalıdır. Devletin bilgisi dahilinde Habur'dan giriş yapan ve sonrasında tutuklananlar serbest bırakılmalıdır. Dağdan inişler için siyasal ve hukuksal güvenceler oluşturulmalıdır.
Sonrasında iyileştirme amaçlı çalışmalar yapılmalıdır. Siyasal faaliyetleri ve düşüncelerinden dolayı gözaltına alınan siyasetçiler serbest bırakılmalıdır. Taş atan çocuklar serbest bırakılmalıdır. Koruculuk sistemi lağvedilmeli, bir rehabilitasyon programından sonra korucuların istihdam edilmesi sağlanmalıdır.
Gerçekleri Araştırma Komisyonu kurularak faili meçhuller ve hukuk dışılıklar araştırılmalıdır. Yıllarca bölgede uygulanan olağanüstü hal uygulamasının acıları, yaraları halen kapanmamışken, bu uygulamanın ürünü olan binlerce faili meçhuller hala aydınlatılamamışken OHAL'i gündeme getirmek çözüme asla katkı sunmayacaktır.
Barış içinde birlikte yaşama özlemimizin gerçekleşmesi için
Kürtlerin yoğun oldukları doğu ve güneydoğu bölgelerimizde pozitif
ayrımcılığa dayalı ekonomik kalkınma adımları atılmalıdır."