Müsiad'dan milletvekillerine çağrı
Abone olMÜSİAD Genel Başkanı hükümetin ikinci Başbakanlık tezkeresini TBMM’ye sunmaması çağrısında bulundu.
Irak’ın kitle imha silahlarından arındırılması hususunda
Birleşmiş Milletler ve NATO’da derin çatlaklar oluşup büyük bir
küresel mücadele cereyan ederken, MÜSİAD Genel Başkanı Ali
Bayramoğlu hükümetin Türkiye’de yabancı asker bulundurma konusunda
ikinci Başbakanlık tezkeresini TBMM’ye sunmaması çağrısında
bulundu. Bayramoğlu hükümete ve milletvekillerine yaptığı çağrıda,
“Başkalarının savaşının değil, barışın, adaletin ve Türk halkının
yanında yeralın” dedi. Irak konusunun, Irak’ın
silahsızlandırılmasından ziyade, önce Irak’taki ve Ortadoğu’daki
zengin petrol ve gaz rezervlerinin kontrolü mücadelesine, sonra da
küresel güçler mücadelesine dönüştüğünü vurgulayan Bayramoğlu, “21.
yüzyıla egemen olma mücadelesinde BM sistemi ve NATO ittifakında
derin çatlaklar oluşmuştur. Türkiye bu büyük oyunda bir atlama taşı
değil, kritik kararı ile oyun kurucu bir role sahip olabilecek
konuma ulaşmıştır” diye konuştu. Bayramoğlu özetle şunları söyledi:
“Irak’ın kitle imha silahlarından arındırılması hususunda BM
Güvenlik Konseyi’nin 1441 sayılı kararı uyarınca BM silah
denetçilerinin incelemeleri ile ilgili olarak Komisyon Başkanı Hans
Blix ve Uluslararası Atom Enerjisi Başkanı Muhammed El Baradey’in
14 Şubat’ta BM Güvenlik Konseyi’ne sundukları raporlar Irak’ın
baskılar sonucu olumlu adımlar attığını göstermiştir. Savaş olmadan
da Irak kitle imha silahlarından arındırılabilir. Ayrıca kitle imha
silahlarına sahip olan ya da BM Güvenlik Konseyi kararlarına
uymayan yalnızca Irak mı? İsrail’de yüzlerce kitle imha silahı
olduğunu herkes biliyor. İsrail 32 tane BM kararına uymamıştır.
Niye ABD- İngiltere- İttifakı İsrail’e Irak’a yaptığının aynısını
yapmıyor? “TÜRKİYE’NİN KARARI BELİRLEYİCİ OLACAK”
Almanya-Fransa-Belçika üçlüsünün NATO’da ABD’nin baskılarına
direnmesi ve BM Güvenlik Konseyi’nde Rusya ve Çin’in bu ittifaka
destek vermesi karşısında ABD-İngiltere-İsrail üçlüsünün
öncülüğündeki savaş lobisi ciddi şekilde zorlanmaktadır. BM Silah
denetçilerinin son raporu da savaş lobisine sekte vurmuştur. Ayrıca
başta ABD olmak üzere tüm Avrupa ve diğer dünya şehirlerinde on
milyonlarca kişinin sokaklara dökülerek savaş karşıtı gösterileri
karşısında AK Parti hükümeti tarihi bir fırsat yakalamıştır. O da
ABD’nin asker konuşlandırma veya Türkiye üzerinden Irak’ın
kuzeyinde ikinci cepheyi açma baskılarına direnmektir. Bu taktirde
kuzeyden ikinci cephe açılması mümkün olmayacaktır. Türkiye 21.
yüzyıla egemen olma mücadelelerinde Batı Avrupa ve İslam dünyasında
büyük bir itibar ve güç kazanabilir. “TARİHİ SORUMLULUKLARIMIZ
UNUTULMAMALI” Başbakan Gül’ün Ortadoğu temasları ve İstanbul
Zirvesi, barış girişimlerinin başlangıcı olarak tarihi öneme sahip
olmuştur. Ancak hükümetin ABD’nin talebiyle üsleri modernize etmek
için TBMM’den tezkere geçirmesi aceleci ve yanlış bir karar oldu.
Hükümet barış girişiminin yanında yeralıp, hem bu yanlışı telafi
etmiş olacak, hem de Türkiye küresel güçler mücadelesinde
belirleyici bir konuma yükselecek, böylece Avrupa Birliği
perspektifinde ve Ortadoğu ile İslam dünyası nezdinde itibarı ve
konumu güçlenecektir. Unutulmamalıdır ki, Irak Türkiye’ye uzak
değil, yanı başımızdadır. Irak ile, Bağdat-Musul-Basra-Kerkük ile
tarihi, kültürel ve dini bağlarımız mevcuttur. Irak’ta savaş
istemeyenler, Saddam rejiminin yanında değiller. Savaşa karşı
mücadele edenler, savaş ve ambargolardan acı çeken milyonlarca
Iraklının savaş lobisinin-petrol lobisinin azgın ihtiraslarına
kurban olmalarını istemiyorlar.” EKONOMİ OLUMSUZ SİNYAL VERMEYE
BAŞLADI 3 Kasım seçimlerinin ardından AK Parti’nin iktidarı ile
piyasalarda oluşan olumlu hava ve canlılığın Kopenhag Zirvesi’nin
sonra gündemin Irak’a kilitlenlenmesi ile durma noktasına geldiğini
söyleyen Bayramoğlu, “Savaş bulutları piyasaları kilitledi. Birçok
sektörlerde satışlar neredeyse durma noktasına geldi. Ödemelerde
ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Hükümet önceliği ekonomiye vermeli”
dedi. Bayramoğlu, savaş konusunda IMF’nin de hükümete dolaylı
yoldan baskı yaptığını belirterek, “Bu baskılar kabul edilemez bir
durumdur. 2003 bütçesinde % 6.5’luk faiz dışı fazla hedefini
tutturmak için zaten çok rüşük olan yatırım harcamalarının daha da
azaltılması ve başta KDV artışı olmak üzere bazı vergilere zam
talebinde bulunması piyasaları daha da olumsuz bir duruma
sürükleyecektir. Hükümetin IMF’yi ikna ederek bu yanlışa
düşmemesini istiyoruz” şeklinde konuştu.