MÜSİAD 2010 önerilerini sıraladı
Abone olMÜSİAD'ın 2009 yılı değerlendirmesi ve 2010 yılının beklentilerini Başkan Ömer Cihad Vardan açıkladı.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı Ömer
Cihad Vardan, Türkiye'nin 2023 yılındaki dünyanın en büyük ilk 10
ekonomisi arasında yer almasına vesile olacak, hızla ilerlemesinin
önünü açacak, siyasi çekişmeleri önleyecek; yargı reformu, kamu
yönetimi reformu, eğitim reformu ile sivil ve özgürlükçü yeni bir
anayasanın bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini bildirdi.
Vardan, MÜSİAD'ın 2009 yılı değerlendirmesi ve 2010 yılının
beklentilerini açıklamak amacıyla MÜSİAD Genel Merkezinde
düzenlenen basın toplantısında, 2009 yılının, dünyada son yüzyılın
ikinci en büyük krizi olarak kayıtlara geçtiğini, bu dönemde dünya
ekonomisinin yaklaşık yüzde 1,2 küçülürken, dünya ticaretinin yüzde
12 civarında azaldığını belirtti.
Krizin, ''finansal'' kökenli olsa da sonuçları itibariyle esas
olarak, reel sektörde daha çok hissedildiğine dikkati çeken Vardan,
neticede 2009 yılında dünyada yaklaşık 30 milyon kişinin işini
kaybettiğini ifade etti.
Ekonomik kriz karşısında alınan tedbirlerin, paniği geçiştirdiğini
ve piyasalara güven geldikçe kredibilite inşasının başladığını dile
getiren Vardan, şunları kaydetti:
''Nitekim yılın üçüncü çeyreği itibariyle eldeki veriler, 'krizde
en kötünün' geride kaldığını göstermektedir. Bu gelişmeye rağmen
yine de 'temkinli iyimser' olmamızı gerektirecek birtakım
kırılganlıklar devam etmektedir. Dikkat çeken ilk nokta, eski
yanlışların tekrarlamasını önleyecek ikna edici ve kredibilite
oluşturucu düzenlemelerin henüz hayata geçirilmemiş olmasıdır.
Nitekim daha ekonomiler güven verici bir şekilde kalkışa geçemeden,
piyasalardaki ucuz maliyetli ve bol miktardaki likiditeden dolayı,
hisse senedi, para ve emtia piyasalarındaki aşırı şişme 'eski tas,
eski hamam' yönündeki endişeleri desteklemektedir.''
''BAZI ÇEVRELER, ORTAMI PANİK HAVASINA SOKTU''
Türkiye için ''ithal kriz'' olarak nitelendirilebilen bu krize,
Türkiye'nin bir yandan hazırlıklı, öte yandan da bazı
kırılganlıklar içinde girdiğinin görüldüğünü ifade eden Vardan,
krizde daha önce yapılan reformların ödülü finans sektöründe
alınırken, 2007 yılı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bu yana
''bozulmuş siyasi istikrar ortamında'' yapılmayan reformların
faturasının da ödenmek zorunda kalındığını belirtti.
Bankacılık kesiminin ''sapasağlam ayakta olduğu'' bir ortamda, 2009
yılında Türkiye ekonomisinin yılın ilk dokuz ayında yüzde 8,4
oranında küçülmesi, işsizliğin yüzde 13,4 oranına yükselmesi ve
ihracatın yüzde 27 düşmesinin açıklanmaya muhtaç olduğunu
vurgulayan Vardan, şöyle devam etti:
''Bizce bunun 4 ana sebebi vardır. Öncelikle krizin başlangıcıyla
birlikte ülkemizde bazı çevreler, sanki krizden medet umarcasına
insanları ve ortamı panik havasına soktular. Bu şekilde ortamda bir
güvensizlik oluştu. İç pazarda tüketicilerin panik psikolojisine
girmeleri ve güvensizlik ortamının hakim olması, tüketimleri
azalttı. Böylece üretim de azaldı, dolayısıyla yatırımlar durdu ve
istihdam azaldı. Bankaların 2001'deki kriz tecrübesi nedeniyle
paniğe kapılarak finans musluklarını adeta kapatması, bu şekilde
hem kişileri hem de firmaları zor durumda bırakmaları, az miktarda
var olan finansın da maliyetlerini yükseltmeleri reel sektörde
büyük bir sıkıntı oluşturdu. Bizim başlıca ihracat pazarımız olan
AB pazarlarına ve diğer tüm ihracat pazarlarımıza yönelik
ihracatımız yaklaşık yüzde 30 düştü. Bunun genel ihracatımıza
etkisi de yüzde 27 civarında oldu. Bütün bunlar neticesinde Türkiye
ekonomisi, maalesef büyük bir oranda küçüldü.''
Ömer Cihad Vardan, 2010 yılına girerken dünya ekonomisinde sınırlı
bir büyüme, işsizlikte ise hala artışın beklendiğini belirterek,
Türkiye'nin, krizden sonra parlayan potansiyeliyle dikkati
çektiğini söyledi.
Kriz sonrasındaki toparlanma için Hükümetin açıkladığı Orta Vadeli
Mali Program'ın (OVMP) gerçekçi, temkinli ve iyimser olup, ileriye
dönük olarak muhtemel belirsizlikleri de ortadan kaldırdığını dile
getiren Vardan, Varlık Barışı Yasası sayesinde birikimli olarak 47
milyar lirayı bulan bir kaynak temin ederek, kaynak sıkıntısının
asgari düzeye indirildiğini ifade etti.
Türkiye'nin 20 aydır IMF'ye gitmeden ve dış finansman desteği
almadan krizi atlatmasının büyük bir başarı olduğuna dikkati çeken
Vardan, 2010 yılı için Türkiye'ye yönelik yurt dışından yatırım
akışlarının hızlanmasının da beklenebileceğini bildirdi.
Vardan, 2010 yılında Türkiye'de hedeflenen büyümenin
gerçekleşebilmesi ve bunun da kalıcı olabilmesi için güvenin
tesisiyle birlikte iç talebin artması, alternatif pazarlara yönelik
ihracat hamlelerinin sonuç vermeye devam etmesi, finans sektörünün
özellikle ihtiyacı olan KOBİ'lere uygun koşullarda fon aktarmaya
etkin olarak başlaması ve AB çıpası ve bununla ilgili reformların
yapılmaya devam edilmesi gerektiğini vurgulayarak, Türkiye'nin,
2002 yılından beri enflasyonla mücadele odaklı olarak sürdürülen
büyüme modelinden vazgeçmeden, işsizlik ve cari açığın belli
düzeyde tutulmasını da çıpa olarak önceleyen bir ekonomik
yapılanmayı tartışmaya açma zorunluluğu olduğunu bildirdi.
ÖNERİLER
Ömer Cihad Vardan, 2010 yılı ve sonrası için işletmelere, Hükümete,
muhalefete ve toplumun tüm kesimine düşen ''ödevler'' olduğuna
dikkati çekti.
İşletme sahiplerinin, değişen pazar şartlarına, yeni rakiplere,
yeni teknolojilere, değişen müşteri beklentilerine ve kriz
sonrasının sunacağı yeni fırsatlara şirketlerini hazırlaması
gerektiğini dile getiren Vardan, ''İşletmeler, Ar-Ge, inovasyon,
tasarım ve markalaşma konularında kendilerini yapılandırmalı''
dedi.
Hükümetin de iş adamlarının önünü açacak düzenlemeleri yapmaya ve
ortamı hazırlamaya devam etmesinin oldukça önem arz ettiğini
belirten Vardan, şöyle devam etti:
''Özellikle kriz sonrası toparlanmanın hızını artıracak, doğrudan
ve dolaylı desteklere devam edilmeli, beraberinde direkt üretim
maliyetlerini olumsuz etkileyen tüm alanlarda iyileştirmelere
gidilmeli, iş ve yatırım ortamını daha rekabetçi kılacak ikinci
nesil reformlar derinleştirilerek sürdürülmelidir. Son 20 aydır ve
özellikle küresel kriz ortamında dahi başarılı bir şekilde
sürdürdüğü IMF'siz ekonomik programa devam ederek, olası bir
anlaşmanın ülkeye sıcak para akışına sebebiyet vereceğini ve
akabinde ihracatımızı menfi etkileyebilecek, rekabet gücümüzü
azaltacak kur düşüşlerinin oluşacağını iyi hesap etmelidir. Hatta
Hükümet, bu konuda karar vermeden önce özel sektör ile bir ortak
akıl platformu oluşturmalıdır.
2009 yılında önemli bir kaynak girişi olarak vazife gören Varlık
Barışı projesinin bir sonraki ayağı niteliğinde ve özellikle bu
dönemde sıkıntıya düşen firmaların bir an önce kalkınmasına ve
fatura keser duruma gelmesine vesile olabilecek, Varlık Barışı'na
benzer bir 'Vergi Barışı' projesi geliştirilmelidir. Ayrıca,
böylesi firmaların yükümlülükleri altında bulunan gecikmiş
borçlarının tasfiyesinde, bugünkü enflasyon ortamında fahiş
boyutlara ulaşan vergi cezalarının makul seviyelere çekilmesi ve
uzun vadeli bir şekilde yapılandırılmasının önü açılmalıdır.
2023 yılındaki dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasında yer
almamıza vesile olacak, ülkemizin hızla ilerlemesinin önünü açacak,
siyasi çekişmeleri önleyecek; yargı reformu, kamu yönetimi reformu,
eğitim reformu ile sivil ve özgürlükçü yeni bir anayasanın bir an
önce hayata geçirilmesi gerekmektedir.''
''MUHALEFET, GÖREVİNİ LAYIKIYLA YERİNE
GETİRMELİ''
Vardan, geçtiğimiz yıllarda hükümet-muhalefet ilişkilerinin
toplumda gerginlik oluşmasına sebebiyet verdiğini hatırlatarak,
2010 yılı ve sonrası için ülkemizde muhalefetin de, halkın
iradesine saygı göstererek kendilerine tanımlamış muhalefet
görevini layıkıyla yerine getirmesi gerektiğini söyledi.
2023 yılı hedeflerinin iktidarıyla muhalefetiyle Türkiye'nin
hedefleri olduğuna dikkati çeken Vardan, yapıcı eleştirilerle
Hükümetin milli hedeflerden sapmamasının sağlanması gerekliliğine
işaret etti.
Bundan sonraki dönem için Türkiye'nin ekonomik anlamda ilerlemesini
engelleyebilecek herhangi bir siyasi kaosa, hiçbir kimse, kurum
veya kuruluş tarafından sebep olunmaması gerektiğini vurgulayan
Vardan, ''Türkiye'de yaşayan her vatandaşın kanunlar önünde eşit
muamele göreceği, hukukun üstünlüğünün esas olduğu, insanların
barış, kardeşlik ve huzur içinde yaşadığı bir ortamın oluşması için
toplumun tüm kesimleri gayret sarf etmeli ve bu yolda yardımcı
olmalıdır'' diye konuştu.
Vardan, saydıkları önerilerin yapıldığı sürece Türkiye'nin önünün
açık olduğunu düşündüklerini ve ''gelecek için tam yol ileri''
dediklerini belirtti.
MÜSİAD'ın 2010 yılına ilişkin tahminlerine de değinen Vardan,
Türkiye'de; yüzde 4'ün üzerinde büyüme yüzde 15 civarında ihracat
artışı, yüzde 6-6,5 bandında enflasyon beklediklerini, bütçe
açığının GSYH'ya oranının yüzde 5 civarında, cari açığın GSYH'ya
oranının da yüzde 3 civarında olacağını tahmin ettiklerini
bildirdi.
Ömer Cihad Vardan, döviz kurunun da mevcut durumunu koruması
gerektiğini, bunun hem ithalat hem de ihracat için oldukça önemli
olduğunu sözlerine ekledi.