MÜSİAD 2004 yılının falına baktı
Abone olMÜSİAD Genel Başkanı Ali Bayramoğlu, iş dünyasının 2004 yılından beklentilerini şöyle dile getirdi.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı
Ali Bayramoğlu, "İş dünyası ve MÜSİAD, 2004 yılına umutla bakarken,
yatırımların önündeki engellerin kaldırılmasını beklemektedir"
dedi. 2004 yılının Türkiye'ye ve tüm insanlığa barış, huzur ve
refah getirmesini dileyen Bayramoğlu, 2003'ü Irak Savaşı, istikrarı
hedef alan terörist saldırılar, Avrupa Birliği (AB) uyum yasaları,
Kıbrıs zorlamaları, iç ve dış borç stokunun artması, bütçe, dış
ticaret ve cari işlemler dengesizlikleri gibi ciddi sıkıntılar ile
geçiren Türkiye'nin, yeni yılda yatırımları arttırarak üretim ve
istihdam artışına odaklanması gerektiğini söyledi. 2003 yılını
değerlendiren Bayramoğlu, enflasyon ve büyümedeki gidişatın olumlu
olmakla beraber, ekonominin hala kırılgan olduğunu belirterek, "İş
alemi olarak en önemli sorunu borçların çevrilebilirliğinde
görüyoruz. 2003 yılındaki büyüme maalesef borçların gölgesinde
kalmıştır. Her ne kadar Hazine eskisine nispetle piyasalardan daha
kolay, daha ucuz ve daha uzun vadede borçlanıyor ve borç stokunun
döviz ve faiz riskine karşı direnci artıyor olsa da, borç stokunun
mevcut yapısı hala ciddi bir problem olarak önümüzde durmaktadır.
2005'ten itibaren bu durumun bir krize yol açmaması için bugünden
gerekli tedbirler alınmalı ve borç idaresinde ve borçların yeniden
yapılandırılması hususunda daha kararlı adımlar atılmalıdır. 2004
yılında açıkların ötelenmesi ve faiz dışı fazla hedefine endeksli
büyüme saplantısından kurtularak yatırımların önündeki prangaların
kırılmasını, büyümenin sürdürülebilir, kalıcı ve dengeli olmasını
bekliyoruz. Bunun için büyüme iç piyasa ve ihracat dinamiklerine
dayanmalı" diye konuştu. "YATIRIMLARDA BÖLGE FARKI GÖZETİLMEMELİ"
2004 yılında büyümenin inşaat ve tarım başta olmak üzere tüm
sektörlere yansıması ve Anadolu'daki tüm illere yaygınlaşması
gerektiğini vurgulayan Bayramoğlu, işsizliğin azaltılabilmesi ve
büyümenin hissedilebilmesi için bölge farkı gözetmeksizin yeni
yatırımlara ihtiyaç olduğunu söyledi. Bayramoğlu, "Faizin bütçe
içindeki yüzde 43'lük payını azaltarak yatırımları
canlandırabileceğimiz gibi adalete, eğitime ve sağlığa daha fazla
pay ayırabiliriz. Kaybedilen yılları kazanmak, 5 milyon işsizimize
iş bulmak ve insanlarımızın gelir düzeyini artırıp iç tüketimi
canlandırmak istiyorsak hükümetin hedefi, 2010 yılına kadar yüzde
7'lik büyüme artışını kalıcı kılmak olmalıdır. Bunun tek reçetesi;
yatırımları canlandırmak, iç borç faiz yüküne neşter vurmak,
ithalat artışını kontrol edip dış açıkları dengeleyecek politikalar
izlemektir. Enflasyonla mücadelede hükümet başarılı bir performans
sergilemiştir. Ancak döviz kurlarının bir manivela gibi
kullanılması önümüzdeki dönemde dış açıklarda sıkıntı
oluşturabilir. Reel faizler ise düşmüş olmakla beraber hala çift
rakamlı (yüzde 12-13) seviyelerdedir. Öte yandan, Euro'nun
değerlenmesinin etkisiyle ihracatta yaşanılan artış olumlu olmakla
beraber ithalattaki artış endişe vericidir. Yüzde 65 olan ihracatın
ithalatı karşılama oranında bir iyileşme görmek çok güçtür" dedi.
MÜSİAD'IN 2004 ÖNGÖRÜLERİ Hükümetin normalden 3 ay sonra, üstelik
IMF baskısıyla hazırlanmış ve tabiri caizse kendine ait olmayan bir
bütçeyi, vergi barışı, ÖTV gibi vergi imkanlarını arttırarak
genişletebildiğini, faiz ve döviz kurlarındaki düşüşün sağladığı
ortamda faiz harcamalarını dizginleyebildiğini vurgulayan
Bayramoğlu, "Ancak özellikle Irak krizinin sağladığı uluslararası
konjonktürü de lehine kullanarak kopardığı tavizleri ekonominin alt
geçim düzeyindeki insanlara transfer edebilmiştir. Personel
harcamaları, sosyal transferler ve yatırımların enflasyon + büyüme
kadar artacağı projesi, kamuoyuna yönelik bir mesajdır. 2002
yılında toplam kamu borcunun milli hasılaya oranı yüzde 89
civarında iken, bu oran 2003 sonu itibariyle (Yüzde 5'lik büyüme ve
yüzde 20'lik enflasyon hedefleri ile uyumlu olarak) yüzde 80'in
altına düşmüş olacak. Bu müspet bir gelişmedir. Ayrıca Hazine,
dövizin gerilediği bu yılı iyi değerlendirmiş ve kamu borcunun kur
riskini azaltmayı başarabilmiştir. Bu çerçevede, kamu borcunun faiz
dalgalanmaları karşısındaki riski de büyük ölçüde hafifletilmiş
durumdadır" ifadelerini kullandı. Piyasalarda düşen faizlere rağmen
kredi hacminin çok hızlı artmadığını ve TL sıkışıklığının devam
ediyor olmasının, içeride sıkı para politikalarının izlendiğini
gösterdiğine işaret eden Ali Bayramoğlu, şunları söyledi: "Kamunun
bütçe ve borç performansı mali disiplinde de bir gevşemenin henüz
başlamadığına işaret ediyor. Böyle bir ortamda bazı sektörlerdeki
yapısal sakatlıkları bir kenara koyarsak, büyüme ve iyileşme
sürecinin tabii seyrine girerek aşırı ısınmadan normalleştiğini öne
sürebiliriz. Ancak şu da bir gerçek ki, büyüme ve canlanma henüz
hala belli sektörlere ve şehirlerle sınırlı kalmış durumda.
Canlanmanın tüm kesimlere yayılması beklendiğinden daha fazla zaman
alacak gibi görünüyor." Son aylarda imalat sanayi üretim
endekslerindeki ve kapasite kullanım oranlarındaki artışla bu
bilgileri birleştirirsek, üretim sürecinin yeni bir dönüşüme sahne
olduğunu söyleyebileceklerini ifade eden Ali Bayramoğlu, şöyle
devam etti: "Zira üretim artışları son birkaç çeyrektir büyük
ölçüde daha az emek kullanarak arttırılan verimlilik sayesinde
gerçekleşmişti. Bundan sonra hem iç, hem de dış piyasalardaki cari
ve gelecekte beklenen talebe cevap verebilmek için üreticilerin
istihdam ve kapasite arttırmaları gerekecektir. Bu değişimin hızlı
olmayacağı anlaşılmıştır. Zira düşen reel ücretler ve alım gücü
zafiyeti, 2004'ü de 2003'e benzetecek gibi gözüküyor. Yerel
seçimlerin bir miktar bir ivme getirmesi beklenirse de, bunun
tahminlerden düşük olarak çıkması reel piyasalarda bir geri çekilme
havası oluşturabilir." "2004, 2003 YILINA BENZEYEBİLİR" 2004 büyüme
tahminin yüzde 5 olduğunu hatırlatan Bayramoğlu, "Enflasyon ve
büyüme tahminleri baz alındığında bu rakamlar hayli dengeli bir
dağılım içinde bütçenin GSMH içindeki payını biraz azaltan bir
beklentiyi ifade ediyor. Bütçe içinde faiz harcamalarının toplam
harcamalar içindeki payının azalacağı varsayılmış. Personel
harcamaları, sosyal transferler ve yatırımların enflasyon + büyüme
kadar artacağı projesi, kamuoyuna yönelik bir mesajdır. Devletin
işçisini, memurunu ve emeklisini, enflasyon karşısında
ezdirmeyeceğini ifade etmekle kalmıyor, ülke ekonomisindeki
büyümeden herkes gibi bu kesimlerin de nasipleneceğini söylüyor.
Ancak öte yandan faiz harcamalarının sadece enflasyon kadar
büyüyeceği iddiası, hayli yoruma açık ve iyimser bir tahmin gibi
duruyor" dedi. Ali Bayramoğlu, mevcut borç yapısı ve stokunun
enflasyon ve kura bağımlılığı, bu tahmini riskli kategorisinde
gösterdiğini, bu yıl, nasıl artan bütçe harcamalarına rağmen
borçlanma açısından oldukça kolay bir yıl olduysa, gelecek yıl da
bu anlamda hayli "zor" olabileceğine dikkat çekerek, "Bütçenin
gelirler kanadı, giderlere nispetle çok daha dengeli ve gerçekçi
bir yapıya sahip. Geçen sene vergi barışından elde edilen katkıya
rağmen ulaşılmakta zorlanacağı anlaşılan 2003 hedefine nispetle
öngörülen yüzde 14'lük artış, enflasyon beklentisinin üzerinde
olmasına rağmen büyüme rakamı ile birlikte düşünüldüğünde abartılı
olmadığı tahmin edilebilir. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, 2004
bütçesi için 'Ayakkabı gibi sıkı bağladık' demişti. Ayakkabı bağlı
bağlı olmasına ama, tabandaki delik ilk yağmurda su alacağa
benziyor" ifadelerini kullandı.