Murat Karayalçın'dan tarihi itiraf
Abone ol1993-1995 yılları arasında, hükümetin iki numaralı ismi olan Murat Karayalçın, tarihî itiraflarda bulundu.
İktidar ortağı oldukları süreci, iktisadî, siyasî ve terör
sorunu açısından 'akıl almaz bir dönem' olarak tanımlayan
Karayalçın, "Faili meçhullerin olması, o ülkede hükümetin
olmaması demektir. Size emanet edilmiş bu ülkenin yurttaşları
öldürülüyor. Hukuka, topluma ve kendi vicdanınıza karşı ciddi bir
rahatsızlık yaşıyorsunuz" diyor.
Murat Karayalçın, başbakan yardımcısı olduğu dönemde, JİTEM ismini
özellikle basından duyduğunu ve bu yapıyı, dönemin Genelkurmay
Başkanı Doğan Güreş'in bulunduğu ortamlarda da gündeme getirdiğini
söylüyor. Ancak bunun sonucunda yaşadığı hayal kırıklığını şöyle
anlatıyor:
BANA HEP JİTEM'İN OLMADIĞI SÖYLENDİ
"JİTEM'in peşinde oldum. Bu yapının ne olduğunun ortaya çıkarılması
için, hükümette kendi olanaklarım çerçevesinde çaba harcadım. Ben
bu devletin başbakan yardımcısıyım. Sayın cumhurbaşkanıyla,
başbakanla ve komutanlarla bunun ne olduğu konusunda görüşmelerim
ve sorularım oluyordu. Bana hep JİTEM'in olmadığı söylendi. İsim
isim hatırlamıyorum ama dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş de
bunu söyleyenlerden bir tanesiydi. Kendisi doğrudan ifade etmemiş
olsa bile, bu bana söylendiğinde o da oradaydı."
1994 yazında Tunceli Ovacık'ta çıkan çatışmalarda 11 köyün
boşaltıldığı olaylarda ve Diyarbakır'ın bir köyünde yaşanan
çatışmanın ardından bizzat bölgeye gittiğinde de bunu yaşamış:
KÖY BOŞALTMA ÖRNEĞİ
"Köy boşaltma olayında Tunceli'ye gittim. Tunceli valisi, Tunceli
garnizon komutanı, emniyet müdürü oradaydı. Bana; bir çatışmanın
olduğunu, o alanda yaşayan yurttaşlarımızın da bölgelerini terk
etmek istediklerini, orada yaşamak istemediklerini, bununla ilgili
dilekçe verdiklerini söylemişlerdi. 'Gitmeyin, size tepki
gösterirler' demelerine rağmen Ovacık'a gittim. Çok büyük bir
kalabalık vardı ve tepki de gösterdiler. Dedim ki:
'Kafamı kesseniz ben buradan gitmem. Olayları öğrenmeye geldim.
Sizi dinleyeceğim.' Onların verdikleri bilgiyle validen gelen
bilginin farklı olduğunu gördüm. Bunu sadece bu olayda görmedim.
Diyarbakır'da bir olayı yaşadım. Sanırım, bir köye yapılan faili
meçhul bir saldırıydı. Ben olayı öğrendikten sonra ilgililerden
aldığım bilgiyi arkadaşlarıma ve basına aktardım. Ama daha sonra
onun öyle olmadığını başka birtakım kanallarla öğrendim. Yanlış
bilgi verdiğimi, bu nedenle de özür dilediğimi ifade ettim. Bana
verilen bilgiyle daha sonra öğrendiğim gerçekler arasında
farklılıklar vardı. Ve o dönemde başbakan
yardımcısıydım." (Kaynak: Zaman)