Münevver'in annesinden ağlatan cevap!
Abone olİki anne iki kez karşı karşıya geldi. Cem'in annesinin 'Münevver'e ağlıyorum' sözüne karşı acılı annenin cevabı sert oldu.
Başı kesilerek öldürüldükten sonra cesedi Etiler'de bir
çöp konteynerine atılan Münevver Karabulut cinayeti duruşmasına
devam ediliyor. Cem'in annesinin 'Münevver'e ağlıyorum' sözüne,
Nagehan Karabulut Neden ağlıyorsun, benim ağlamam
lazım" diye bağırdı
Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi'de görülen duruşmaya tutuklu
sanıklar Cem Garipoğlu, Mehmet Nida Garipoğlu, Ahmet Batur, Mehmet
Karakayalı, Habib Kurt, tutuksuz sanıklar Tülay Makbule
Garipoğlu, Hayyam Garipoğlu ve taraf avukatları
katıldı.
Duruşmaya ayrıca şikayetçi olarak Münevver Karabulut'un annesi
Nagehan Karabulut ve babası Süreyya Karabulut katıldı. Duruşmada
ilk kez ifade veren Tülay Makbule Garipoğlu ve Hayyam Garipoğlu
suçsuz olduklarını söylediler.
CEM GARİPOĞLU 2 SAAT GEÇ GELDİ
Liseli Münevver Karabulut cinayetine ilişkin davaya
Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediliyor. Sanıklar Mehmet
Nida Garipoğlu, Ahmet Batur, Mehmet Karakayalı, Habip Kurt, Hayyam
Garipoğlu ve Tülay Makbule Garipoğlu'nun hazır bulunduğu duruşmaya,
katil zanlısı Cem Garipoğlu yaklaşık 2 saat gecikmeli olarak
getirildi. Bir süre bekleyen mahkeme başkanı, katil zanlısı
getirilmeden duruşmayı başlattı.
HAYYAM GARİPOĞLU: KAÇIRMADIM
Münevver'in babası Süreyya Karabulut ve annesi Nagehan Karabulut'un
da hazır bulunduğu duruşmada, ilk olarak "suçluyu kaçırmak"la
suçlanan Hayyam Garipoğlu savunma yaptı. Adliye ve emniyetteki
ifadelerini tekrar eden Garipoğlu, "Benim ne kaçırma, ne de saklama
ile alakam olmadı. Bu olaydan, gece yarısı kız kardeşimin
telefonuyla haberim oldu. Şirket elemanları kendisine haber
vermişler. Ben emniyetle işbirliği yaparak Cem'in teslim olması
için bizzat çalıştım. Kendim de bu yönde kardeşimle görüşerek
telkinde bulundum. Hukukçu bir aileden geliyorum ve adaletin
tecelli etmesini istiyorum" dedi.
"TİCARİ RAKİPLERİMİZLE İLİŞKİDE"
Bir tek, Nida Garipoğlu'nun şoförü Ahmet Batur'un, kendisini
gördüğüne dair beyanı olduğunu söyleyen Hayyam Garipoğlu, "Siyah
aracımızı Beylikdüzü'nde gördüğünü söylüyor. Bizde yüzlerce araba
var, bunların büyük çoğunluğu adı geçen markadan. Ya kendisi yanlış
gördü, ya da ticari rakiplerimizle ilişkide. Ben olay günü
Beylikdüzü'ne kesinlikle gitmedim. Kardeşim Nida beni gece 23.00
sıralarında aradı. 'Ağabey evde misin' dedi ve telefonu kapandı.
Ben daha sonra kendisini iki defa aradım fakat ulaşamadım. Bunun
üzerine şoförü Ahmet Batur'u aradım. 'Kardeşim seninle mi beraber'
dedim. O da 'hayır, ben evdeyim' dedi. Arar diye bekledim ama
aramadı. Kız kardeşim olayı duyunca eşi ile birlikte bize gelmiş.
Onlar olay yerine gittiler ancak oradaki kalabalığı görünce eve
geri döndüler. Bu olayda adımın bile geçmesi çok üzücü. Ben Cem'in
teslimi için emniyetle birlikte çalıştım. Benim kardeşimle görüşmem
için emniyet cezaevinden özel izin aldı. Ben de Nida ile görüşüp
Cem'in teslim olması gerektiği konusunda telkinlerde bulundum"
dedi.
Garipoğlu, avukatına, 'Adli Tıp'a git, ne demek istiyorlar sor'
diye bir talimat verip vermediğinin sorulması üzerine, "Cem ile
ilgili Adli Tıp raporu elimize geldiğinde kız kardeşim Rusya'daydı.
Ben raporun dilinden hiçbir şey anlamadım. Kız kardeşimle internet
üzerinden görüşüyorduk. Raporun bir örneğini ona da gönderdim ama o
da anlamadı. Bunun üzerine avukatımız olan Ferdi Bey'e söylemeyi
düşündük ama sonradan söylemedik. Sonra bu işlerden anlayan birine
sorup öğrendik" diye konuştu. "Tehdit ettirmedim" Hayyam Garipoğlu,
avukatı aracılığıyla tutuklu sanık Ahmet Batur'u tehdit ettirdiği
iddialarını yalanladı. Avukatını cezaevine göndermediğini söyleyen
Garipoğlu, "Ben Ahmet Batur'la görüşmesi için göndermedim. Kendisi
gidip görüşmüş. Benim bilgim dahilinde değil. Sadece Ahmet Batur
değil, diğer sanıkları da ziyaret etmiş" ifadelerini kullandı.
ANNE GARİPOĞLU'NUN İFADESİ
Duruşmada daha sonra "suç delillerini gizlemek"le suçlanan anne
Tülay Makbule Garipoğlu ifade verdi. Zaman zaman konuşmakta
zorlanan Makbule Garipoğlu, bazı soruları mahkeme başkanına
tekrarlattı.
Önceki ifadelerini tekrarladığını belirten Garipoğlu, "Hakkımdaki
suçlamayı kesinlikle kabul etmiyorum. Ben o gün kızımla dışarıya
çıkmıştım. 19.00 sıralarında eve geldim. Kızımın İngilizce dersi
vardı. Eve hocası gelmişti. Saat 21.00 gibi öğretmen evden çıkarken
Cem'in oturma odasında olduğunu gördüm. Evde olduğunu o zaman fark
ettim. Normalde bizim eve kapıdan biri girdiğinde 'bip' sesi
duyulur. Ancak ben böyle bir ses duymadım. Oturma odasında bazı
izler gördüm. Silinmiş izlerdi. Cem'e 'içki mi içtin, kustun mu'
dedim. O da 'evet' dedi. İçki içmemesi yönünde nasihat ettim. Hatta
eşim 'yüzün niye asık' diye sordu. Ben de Cem'in içki içtiğinden
bahsettim. O da Cem'i alarak dışarıya gitti" dedi.
Garipoğlu, daha sonra eve polislerin geldiğini belirterek, "Büyük
oğlumu sordular. Yurt dışında dedim. Evde kimin olduğunu sordular.
Kimse olmadığını söyledim. Cinayet masasından geldiklerini
söylediler. Beni bir yerde oturttular ve evi didik didik aradılar.
Ne oldu diye sordum. 'Önemli bir şey olmasa gelmezdik' dediler.
Onlar geldikten 10 dakika sonra testere ve kanlı çamaşırları Cem'in
odasında poşet içinde bulduklarını söylediler" diye konuştu.
"Yemeği sordu herhalde evde olup olmadığımı kontrol etti" Mahkeme
başkanının, 'leke sildin mi?' sorusuna, "Ben kesinlikle leke falan
silmedim' karşılığını veren Tülay Makbule Garipoğlu, 'neden
silmedin' sorusunu üzerine, "Silinecek gibi değildi. Duvarla
süpürgelik arasında zaten silinmişti. Ufak bir iz kalmıştı.
Polisler geldiğinde başka lekeler de bulmuşlar. Kan izleri. Ben
hiçbir şey görmedim. Eve gittiğimde küçük kızımla yatak odasına
geçtim. Diğer kızım da öğretmenle ders çalıştı. Yatak odasında
çeşitli telefon görüşmelerim oldu. Eğer kan lekesi görmüş olsam
paniklemiş olmam gerekir, bu şekilde rahat konuşamazdım. Cem'le
olay günü 5 defa görüştüm.
İlk aradığımda yemeği sordu. Herhalde benim eve gelip gelmediğimi
kontrol etmek için aradı. Eve gittikten sonra Cem'i arayıp ne zaman
geleceğini sordum. 'Geliyorum' dedi. Cem, ben eve gittikten sonra
gelmiş" açıklamasında bulundu.
ANNESİYLE İLK KEZ KARŞILAŞTI
Bu sırada Cem Garipoğlu duruşma salonuna getirildi. Rahatsız olduğu
öğrenilen Cem Garipoğlu, olaydan sonra annesiyle ilk defa duruşma
salonunda karşı karşıya geldi. Bu sırada Karabulut Ailesi'nin
avukatı, Makbule Garipoğlu'na çeşitli sorular yöneltti.
Avukatın sorusu üzerine, olay günü Cem'in sarhoş olduğunu söyleyen
Makbule Garipoğlu, "Koku yoktu ama çok sessiz ve durgundu. Sarhoş
olduğunu düşündüm. Mutfakta içki içildiğine dair bir bardak yoktu.
Daha önce testere alındığını görmedim. Kuru sıkı tabancadan haberim
yoktu. Pasaportlar da yatak odasında her zamanki yerinde duruyordu"
dedi.
Garipoğlu, olaydan sonra neden yurtdışına gittiğinin sorulması
üzerine şunları söyledi: "Ben olaydan sonra 40 gün bekledim. Gazete
ve televizyon sürekli bu konuyu işliyordu. Cem yapmamıştır, ortaya
çıkar diye düşündüm. Nereye gitsek hep bu olay konuşuldu. Çok
sıkıntıdaydık. Kızları bari uzak tutayım diye düşündüm. Gitmeden
önce tekrar ifadeye çağırılmıştım. Oradaki polislere de yurtdışına
çıkacağımı söyledim. 'Bana çıkış yasağınız yok' dediler. Vize alıp
Rusya'ya gittik. Oradaki oğlumun yanında kaldık. Oradan da
Amerika'ya geçtik. Sadece duruşma için Amerika'dan buraya
geldim."
Bu sırada mahkeme başkanı Cem Garipoğlu'na söz verdi. Cem, "Ben
biraz rahatsızım. Karnım ağrıyor, revire gitmek istiyorum.
Cezaevinden bu nedenle geç geldim" dedi. Cem Garipoğlu'nun talebini
uygun gören mahkeme başkanı, duruşmaya ara verdi. Duruşma salonu
çıkışında gözyaşı döken tutuksuz sanık Tülay Makbule Garipoğlu'nu
gören Münevver'in annesi Nagehan Karabulut, "Senin değil benim
ağlamam lazım" diyerek tepkisini dile getirdi.