Mümtaz'er Türköne'den olay Erdoğan iddiası
Abone olZaman gazetesi yazarı Mümtaz'er Türköne, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın elindeki gücü Ahmet Davutoğlu'na kaptırdığını idida etti.
İNTERNETHABER.COM - Zaman
gazetesi yazarı Mümtaz'er Türköne, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan'la ilgili olay yaratacak bir yazı kaleme aldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Amerika'nın keşfiyle ilgili sözlerini eleştiren Mümtaz'er Türköne, "Erdoğan neden bu güç gösterisine ihtiyaç duyuyor? Sakin, ağır başlı, vakûr, saygın ve birleştirici bir cumhurbaşkanı olarak ağırlığını hissettirmek yerine çözücü, ayrıştırıcı ve fazlasıyla polemikçi bir role soyunuyor?" diye sorup şu yanıtı verdi:
Bu sorunun cevabı, siyasî gücün sessiz
sedasız el değiştirmesinde saklı. Erdoğan’ın elindeki güç, temmuz
güneşi görmüş kar gibi eriyor. Devlet gelenekleri ve bürokrasinin
doğal mekanizmaları gücü onun elinden alıp Davutoğlu’nun eline
veriyor. AK Parti teşkilatı bu gücün yeniden dağılması sürecini pür
dikkat takip ediyor. Herkes arkasını kolluyor ve elindeki sermayeyi
doğru ata oynamaya çalışıyor.
Mümtaz'er Türköne'nin 'Güç kimin elinde?'
başlıklı bugünkü yazısı
şöyle:
SAZANLAR
ATLAYINCA...
Erdoğan’ın Amerika’yı yeniden keşfe çıkması, dört dörtlük bir gündem oluşturma çalışması.
Başarısı, sağlam bir iletişim stratejisine dayanmasından geliyor. Önce iddianızı mümkün olduğu kadar keskin bir şekilde seslendiriyorsunuz. Her yerden karşılığı geliyor. Oltaya takılanlar kayığı sürüklemeye başlayınca, stratejinin baştan hesaplanmış ikinci adımı geliyor: “Müslümanların bu işi yapacağına inanmayan” özgüven yoksunu -bencileyin- köşe yazarları güruhundan cahillere savaş açarak cepheyi büyütmüş oluyor.
Eskilerin “efkâr-ı umumiye” dediği, kamuoyu tabirinin çoğu zaman
yanlış anlaşılan sağlam bir büyüsü vardır. Kamuoyu hiçbir zaman tek
değildir; mevcut olabilmesi için birden fazla fikrin tartışılması
gerekir. Tartışma yoksa, kamuoyu da yoktur. Politikacının başarısı,
çetrefil konuları basitleştirip herkesin üzerinde fikir
yürütebileceği hale getirip kendi savaşı için cephaneye
dönüştürmesi, yani kamuoyuna mal etmesidir. Erdoğan, yılların
tecrübesi ve becerikli danışmanları ile bu işi iyi yapıyor.
Sazanlar atlayınca, Cumhurbaşkanı zararsız ama verimli
tartışmalarla savaş meydanındaki cephesini büyütmüş oluyor.
ESKİDEN OLSA YER YERİNDEN
OYNARDI
Önceki gün söylediği “İmam-hatiplere giden yollardaki engelleri tek tek kaldırdık” lâfı kadar “İmam-hatip öğrencilerinin sayısı 15 kat arttı.” açıklaması da benzer bir gündem oluşturma teşebbüsü. Eskiden olsaydı yer yerinden oynardı; bugün yine de “15 kat artış” üzerinde söz söyleyecek tonlarca fikir sahibi ve onların takipçileri var.
Gerçek mesele ne “ABD’yi kim keşfetti?” tartışması, ne de zamansız ve gereksiz bir din eğitimi kavgası. Erdoğan bu gündemler üzerinden bize kendisini gösteriyor. Gündem belirleme gücü, bir siyasî güç gösterisidir. Arkanıza hemen taraftarlarınızı alır ve önünüzdeki siyasî alana yayılırsınız. Elinizin altında sizden işaret bekleyen dev medya gücü de, kullandığınız bu cephanenin menzilini artırmakla görevli. Önlerine bir gündem, yani cephane gelmeden Erdoğan’ın siyasî gücünü nasıl görünür kılacaklar?
“Müslümanların tarihte büyük işler yaptığına inanmak” veya
“devlet tekelindeki din eğitiminin yaygınlaştırılmasından yana
olmak”, tarafsız ve sorumsuz Cumhurbaşkanı ile hemefkâr olmanızın
“gündeme getiriliş vesilesi”ne dönüştüğü zaman işlem tamamlanıyor.
Durumu anlamak için Erdoğan’ın Amerika’yı değil, kendi gücünü
halkın yeniden keşfetmesine imkân hazırladığını fark etmek yeterli.
O güç sahibi bir adam, bilinmek ve tanınmak istiyor. Hepsi bu
kadar.
ERDOĞAN'IN ELİNDEKİ GÜÇ DAVUTOĞLU'NA
GEÇİYOR
Her zaman sorduğumuz soruyu sormak zorundayız: Neden? Erdoğan neden bu güç gösterisine ihtiyaç duyuyor? Sakin, ağır başlı, vakûr, saygın ve birleştirici bir cumhurbaşkanı olarak ağırlığını hissettirmek yerine çözücü, ayrıştırıcı ve fazlasıyla polemikçi bir role soyunuyor?
Bu sorunun cevabı, siyasî gücün sessiz sedasız el
değiştirmesinde saklı. Erdoğan’ın elindeki güç, temmuz güneşi
görmüş kar gibi eriyor. Devlet gelenekleri ve bürokrasinin doğal
mekanizmaları gücü onun elinden alıp Davutoğlu’nun eline veriyor.
AK Parti teşkilatı bu gücün yeniden dağılması sürecini pür dikkat
takip ediyor. Herkes arkasını kolluyor ve elindeki sermayeyi doğru
ata oynamaya çalışıyor. Erdoğan’ın gündem belirleme hamleleri
partinin iç kamuoyunu hedef alıyor. Ne dediği değil,
söylediklerinin ne kadar güç barındırdığı önemli. Bu kadar
eften-püften meselelerden gündem devşirmesi bu yüzden.
GÜÇ ARTIK ERDOĞAN'DA
DEĞİL
Gerçek siyasî güç nasıl ölçülür? Önümüzde seçimler var. İkbal hesapları yapanlar kime yakın olmalı? Erdoğan ve etrafındaki müteahhit senyörleri ve onları temsil eden parti içindeki klikler mi, yoksa Davutoğlu etrafında tahkimatı geliştirenler mi? Gökyüzünde iki güneş olmayacağına göre? Saatinizi ayarlayacağınız ve programınızı bağlayacağınız güneş hangisi olacak?
Önünü görmeye çalışanların karşısına “Amerika’yı yeniden keşfeden” birinin çıkması, mecazî olarak “evvel benim, ahir benim”; “benim keşfettiğim Amerika’yı yeniden keşfe çıkmayın” mesajından ibaret.
Peki bu güç gösterisinin doğru okuması nedir? Güç, gerçekten Erdoğan’ın elinde olsaydı böylesine yapay gündemler üzerinden güç gösterilerine ihtiyaç duymazdı. Demek ki güç artık Erdoğan’da değil.
Ak-Saray’da üretilecek benzer gündemlere, kaybolan gücü yeniden kazanma hamleleri olarak bakarsanız, siyasetteki güç dağılımının yeniden nasıl şekillendiğini takip etmiş olursunuz.