Mümtazer Türköne'den Gezi ve Kabataş itirafı!
Abone olKabataş'ta taciz iddialarını yorumlayan Mümtazer Türköne, bu iddialar nedeniyle Gezi sürecinde olaylara bakışının değiştiğini yazdı.
İNTERNETHABER.COM
Kabataş'ta taciz iddialarını koşesinde yorumlayan
Zaman yazarı Mümtazer Türköne
ilginç bir itirafta bulundu. Türköne, Kabataş'a dönük "hükümetin
iddialarının yalan olduğunun açık bir şekilde ispatlandığını"
savunduğu yazısında taciz iddiaları nedeniyle Gezi sürecinde
eylemlere olan sempatisinin bittiğini ve olaylara dönük yargısının
değiştiğini yazdı.
"Gezi eylemlerinde “Kabataş yalanı” ile aldatılanlardan biri de benim. Başta sempati ile yaklaştığım ve Hükümet’i “kötü yönetişim örneği” göstermekle eleştirdiğim bu olaylar hakkındaki yargımı bu “yalan” değiştirmişti." diyen Türköne, şöyle yazdı:
"KABATAŞ GEZİ'YE BAKIŞIMI DEĞİİTİRDİ"
Üstelik bu olay basit ve sıradan bir olay değil. Toplum devlet
ve medya gücü ile resmen kandırıldı. “Başörtülü bir kadın tacize
uğradı” kampanyası ile, Gezi olaylarının mahiyeti ve istikameti
değiştirildi. Bu sahtekârlıkla toplumu yüzleştirip sahipleri maşerî
vicdanda mahkûm olmadığı takdirde “Sümeyye suikastı” gibi, yeni
“Kabataş yalanları”na esir olmaya devam ederiz. Birilerini
yargılamıyorum, gerçeği öğrenme ve toplumu bilgilendirme hakkımı
savunuyorum. Gezi eylemlerinde “Kabataş yalanı” ile aldatılanlardan
biri de benim. Başta sempati ile yaklaştığım ve Hükümet’i “kötü
yönetişim örneği” göstermekle eleştirdiğim bu olaylar hakkındaki
yargımı bu “yalan” değiştirmişti.
Bu yalana hâlâ talimatla kulp aramak, kalem haysiyeti adına üzüntü
verici bir durum. Sürüdeki koyunlar benzer seslerle gürültü
çıkarttıkları zaman ortaya aslan sesi çıkmadığı gibi, aynı başlıkla
yazı yazınca yalanlar gerçeğe dönüşmüyor. İktidar himayesi de
yetmiyor. Devletin zirvesinde aynı yalana ve sahtekârlığa sahip
çıkmak da durumu değiştirmiyor. Kendi ürettikleri Kabataş
bataklığında kıvrananlar daha çok çamura-pisliğe bulanıyor.
MİDE BULANDIRAN BİR BAŞÖRTÜSÜ İSTİSMARI!
Kabataş yalanı, mide bulandırıcı bir başörtüsü istismarıydı.
Erdoğan’ın ve onun gibi Kabataş yalanına sarılanların derdi
başörtüsü mü? Bu ülkede başörtülü hanımların önemlice bir kısmına
“virüs”, “haşhaşî”, “alçak” diye hakaret etmek, “Kabataş
yalanı”ndaki iddialardan katbekat daha ürkütücü tacizler değil mi?
Doğrudan Cumhurbaşkanı, başörtülü kızların dünyasını karartmıyor
mu? Hani nerede başörtüsü?
MİLLETİN VİCDANI TACİZ EDİLDİ
“Kabataş olayı gerçek olmayabilir; ancak benzer çok olay yaşandı”
diye talimatla durumu kurtarmaya çalışanlar, Cumhurbaşkanı’nın
bugün hâlâ “bir anne, çocuğu ile Kabataş’ta tacize uğradı” ısrarına
ne diyorlar? Kabataş’ta tacize uğrayan bu milletin vicdanıydı.
Tacizcilerden hesap sormak hepimizin hakkı. Üstelik devlet ve
iktidar himayesinde korunan tacizcilere karşı dilimiz yine de çok
nezih.