Mümtaz'er Türköne'den erken seçim iddiası
Abone olZaman gazetesi yazarı Mümtaz'er Türköne, "Genel seçimlerin Nisan ayında yapılacağına dair kuvvetli bir beklenti var" dedi.
İNTERNETHABER.COM - Zaman
gazetesi yazarı Mümtaz'er Türköne, 2015 Haziran'da yapılması
planlanan genel seçimin öne alınacağını iddia
etti.
"Genel seçimlerin Nisan ayında yapılacağına dair kuvvetli bir beklenti var" diyen Mümtaz'er Türköne, "Bu beklenti, PKK ve Barış Süreci ile açıklanıyor.Genel seçimlerin nisan ayında yapılacağına dair kuvvetli bir beklenti var. Bu beklenti, PKK ve Barış Süreci ile açıklanıyor" diye yazdı.
Mümtaz'er Türköne'nin 'PKK’nın seçimi' başlıklı yazısı şöyle:
KIŞ BİTMEDEN SEÇİM YAPILIRSA...
Genel seçimlerin nisan ayında yapılacağına dair kuvvetli bir
beklenti var. Bu beklenti, PKK ve Barış Süreci ile
açıklanıyor.Genel seçimlerin nisan ayında yapılacağına dair
kuvvetli bir beklenti var. Bu beklenti, PKK ve Barış Süreci ile
açıklanıyor.
Kış ayları, PKK’nın eylem kapasitesini sınırlıyor. İşler yolunda
gitmez ve PKK ortalığı kan gölüne çevirmeye niyet ederse, kış
bitmeden yapılacak bir seçime AK Parti “her şey kontrol altında”
girmiş olacak. Bu öngörü pek doğru değil. Zira, kış ayları PKK’nın
dağdaki hareket imkânını sınırlıyor, şehirlerdekini değil. 6-7 Ekim
benzeri bir kitlesel kalkışma Zemheri’de bile mümkün. PKK,
sosyalist teorideki “denge” durumunu geride bıraktı. Niyetini
bozarsa Türkiye’nin altını-üstüne getirebilir. Onu engelleyen asıl
sebep, böyle bir niyetin kendisine hiçbir yarar sağlamaması. 6-7
Ekim, PKK’yı, asıl güçlü olduğu alanda, halk tabanında geriye
düşürdü. Seçime kadar yaralarını sarması ve kırılıp-dökülenleri
tamir etmesi lâzım. Birdenbire iyimser bir havaya bürünen Barış
Süreci ABD’nin PKK üzerindeki etkisinin ve doğal olarak bu etkinin
istikametini belirleyen bölge şartlarının eseri.
IŞİD KÜRTLERİ NASIL SAFLARINA DAHİL
ETTİ?
Bu faktörlerin dışında PKK’nın okuduğu “objektif şartlar” yeni
bir eylem dalgasını anlamsız kılıyor. PKK’nın eylem çağrısı,
Kürtleri temsil iddiasını kaybetmesine yol açacak. Kürtler sadece
bugün için değil, Türkiye ile çok uzun vadelerde ortak bir kaderi
paylaşacaklar. Selefî radikalizmin ürettiği şiddet dalgası gelip
geçici bir bela değil. Üstelik özellikle Kürtler için bir “iç
tehdit” niteliği taşıyor. PKK’nın Kürtlere uyguladığı örgütlü
şiddet, kendi anti-tezini üretiyor. Kobanî’ye saldıran IŞİD
militanlarının çoğunun Kürt orijinli olması, büyük ölçüde
Suriye’deki Kürt kantonlarında PKK’nın dar-sekter yönetim
anlayışının sonucu. PKK’nın PKK’lı olmayan Kürtleri temsil yeteneği
galiba hiçbir zaman olmayacak. Kürt sorunu çözülürken PKK,
çoğullaşan siyasî ortamın aktörlerinden sadece biri olacak; aksi
takdirde Türkiye’den çok Kürtlerin üzerine karabasan gibi çöken bir
PKK sorunu giderek büyüyecek. PKK’dan farklı düşünen Kürtler
kendilerini emniyette hissetmiş olsalardı, IŞİD Suriye’den bu kadar
çok Kürt savaşçıyı saflarına katabilir miydi?
ŞİDDET PKK'YI IŞİD'LE AYNI NOKTAYA
GETİRİYOR
Cihatçı selefi örgütlerin ürettiği amansız şiddet, kendi aralarındaki kanlı infazlar da eklenince “herkesin herkesle savaşı”na dönüşüyor. IŞİD, bir düzineye yaklaşan bu örgütler arasında sadece yıldızı parlayanların biri. Birbirine zıt iki dünya şekilleniyor. Bir tarafta herkesin herkesle savaştığı dipsiz bir şiddet bataklığı, öbür tarafta -yozlaşmış da olsa- bir arada barış içinde yaşamanın ortak paydalarının işlediği bir dünya. PKK hangi dünyaya ait? Şiddet yöntemi, doğal olarak PKK’yı IŞİD’le aynı dünyayı paylaşan bir aktör haline getiriyor. Üstelik Türkiye, PKK tehdidi yüzünden asıl IŞİD’le mücadele edeceği alanı tahkim etmekte gecikiyor.
Yakın ve orta vadede Türkiye’nin PKK eliyle genel bir çatışma
ortamına sürüklenmesi ihtimali mevcut değil. Tersine, müzakerelerde
Hükümet’in öne çıkarttığı “kamu düzeni” şartı, PKK’nın özerklik
denemelerini ve paralel sovyet kurumlarını sınırlayacak. Asayiş
birliklerinin, halk mahkemelerinin, vergi ve asker toplama
çabalarının bilindik para-militer çeteleşme dışında bölge halkında
bir karşılığının olmadığı yeteri kadar tecrübe edilmiş olmalı.
BARIŞ SÜRECİNİ PKK'NIN SEÇİMİ
BELİRLEYECEK
AK Parti iktidarı, Kürt sorununa el atmak ve çözmek zorundaydı. Bugün gelinen nokta, iktidar sahibi olmanın bir kefareti. Sorun oy dengelerini belirleyen bir faktör olmaktan çıkınca, süreç garanti altına alınmış oldu. Bölgesel dinamikler ve Amerika’nın aradığı uzlaşma, artık mevcut sürecin dış garantisi olarak devrede. Kozlar Hükümet’in elinde. Bugüne kadar bir yol haritası üzerinde uzlaşılmaması da, Hükümet’in elini güçlendiriyor.
Ortadoğu’daki hızlı değişim, PKK’nın örgütsel taleplerini baskı, tehdit ve şiddetle kabul ettirmesine fırsat vermeyecek. İstediğini almak için şiddet döneminin kapanması ve karşılıklı güvenin tesis edilmesi lâzım. Süreç PKK açısından Kandil’deki şeflerinin kof tehditleri ile değil, HDP’li politikacıların diyalog çabaları ile mesafe alıyor.
Seçimler nisanda olursa, PKK’nın bu gelişmede bir payı olmayacak. PKK’nın çoğulculuğa rıza göstermesi lâzım. Barış Süreci’ni de Hükümet değil, PKK’nın bu seçimi belirleyecek