Mumcu'yu kaygılandıran gelişme
Abone olTerör olayları ve bölücü hareketin uzantıları Anavatan lideri Erkan Mumcu'yu kaygılandırmıyor. Mumcu'yu asıl kaygılandıran ise hükümetin konuya yaklayış biçimi.
Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, ''Yeni yüzüyle
karşımıza çıkan bölücülük hareketinin ve çeşitli uzantılarının
karşısında kaygı duyulması gereken şey; olayların kendisinden ve
mahiyetinden çok hükümetin olayları ele alış biçimidir'' dedi.
Mumcu, parti genel merkezinde Kızılay Genel Başkanı Tekin Küçükali
ve beraberindeki heyeti kabul etti. Küçükali, Mumcu'ya Kızılay'ın
çalışmaları hakkında bilgi vererek günün anısına bir plaket sundu.
Mumcu, Kızılay'ın tüm insanların hayatında yeri olduğunu
belirterek, siyasetin Kızılay'ın bağımsızlığına, gönüllülük esasına
uygun bir yaklaşım sergilemesi gerektiğini kaydetti. Kızılay'ın
sivil yapısının korunması ve devlet kurumu haline dönüştürülmemesi
gerektiğini söyleyen Mumcu, ''Kızılay'ın, siyasi propagandanın
aleti olmaması gerekir'' dedi. Küçükali, Kızılay'ın ABD'deki
felaket için yardım gönderip göndermeyeceğine ilişkin bir soru
üzerine, yardıma hazır olduklarını bildirdiklerini ve federasyondan
cevap beklediklerini ifade etti. -''BÖLÜCÜLÜK SORUNU''- Daha sonra
gazetecilerin sorularını yanıtlayan Mumcu, son günlerde meydana
gelen toplumsal olayları nasıl değerlendirdiğinin sorulması
üzerine, ''Yeni yüzüyle karşımıza çıkan bölücülük hareketinin ve
çeşitli uzantılarının karşısında kaygı duyulması gereken şey;
olayların kendisinden ve mahiyetinden çok hükümetin olayları ele
alış biçimidir'' dedi. Mumcu, şunları kaydetti: ''Türkiye'deki
sorunun kökeninde bölücülük vardır. Bölücü hareketin kullandığı
yegane yöntem terör değildir. Terörden başka yöntemleri de
kullanacağı, Türkiye'ye hem uluslararası ilişkileri üzerinden bir
açamaza sürükleyeceği hem de Türkiye'nin uluslararası
ilişkilerinde, bölücü hareketin kurguladığı bir mecraya girmesini
zorlayacak bir takım olaylar planlanmakta ve gelişmektedir. Ama
hükümet olup bitenin farkında değil. Basına yansıyanlara göre,
Başbakan olayları 3 Ekim'e doğru Türkiye'nin önünde AB'ye üyeliğini
engellemek amaçlı provokasyonlar olarak değerlendiriyor.
Provokasyonun kaynağı belli değil. Bu tespiti yapan kim? Başbakan.
Başbakan'ın görevi ne...? AB'nin bundan sonraki evrelerini de
hesaba alan bölücü örgüt faz değiştiriyor, yeni bir taktik
stratejik kademeye geçiyor. Türkiye ne yazık ki; ne devlet ne
hükümet olarak buna karşı strateji geliştirmekten aciz duruyor. Hiç
kimse refleksleriyle hareket etmesin. Ama önce hükümetin
refleksleriyle hareket etmekten, komplocu zihniyetle hareket
etmekten, olup bitenleri, Türkiye'nin kaderini ilgilendiren bir
mesele değil de kendi iktidarına karşı kurulmuş bir komplo gibi
algılamaktan vazgeçmesi gerekiyor. Olay derinlemesine etkiler
yaratabilecek olaydır. Hükümetin acizliğine bakın. Gazetede, bir
başbakan yardımcısı 'Orada o sivil polis ne yapıyordu?' diyor.
Herhalde bunun cevabını benden ya da gazete okurlarından bekliyor.
Bu soruyu biz soracağız. Bunun cevabını ülkeyi yönetenler
verecekler. Eğer tedbirlerini alamazsak önümüzdeki 10 yılları
alacak bir tehlike ile karşı karşıyayız.'' ''Bu hareketin birinci
hedefi Öcalan'a özgürlüktür'' diyen Mumcu, Türkiye'nin genel af
baskısı ile yüz yüze bırakılmak isteneceğini kaydetti. Mumcu,
''Önce bunu apaçık tespit edelim. Ondan sonra ülke olarak bir
strateji ortaya koyalım'' dedi. Hükümetin ''durumu sömürmekten öte
hiçbir niyeti olmadığını'' savunan Mumcu, ''Bunlar, DEHAP içinde
bir grubun öne geçme amacıyla provokasyonlarmış. Buna kargalar
güler. Bir ülkenin başbakanının ağzına bu gayri ciddi sözler
yakışmıyor ama kaygı verici olan şey; ülkenin kaderiyle ilgili bir
meselede bu kadar safdil, komplocu, gerçekten habersiz, ezbere
sözlerin söylenmiş olmasıdır. Ülkede önemli şeyler oluyor ve ne
yazık ki başka bir hülyanın sarhoşluğu içinde, Türkiye olup bitenin
fakında değil'' diye konuştu. -''DEKLARASYONA GEREK YOKTU''- Mumcu,
''Türkiye'nin ek protokol ile ilgili yayınladığı deklarasyona karşı
deklarasyon yayınlandı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusu
üzerine, şunları kaydetti: ''Bir kere deklarasyon yayınlamak
saçmalıktı. Türkiye'nin deklarasyon yayınlamasına gerek yoktu.
Hükümet iç politikanın baskısı altında gereksiz, anlamsız, hiçbir
işe yaramayacak bir deklarasyon yayınlayarak, kendine karşı bir
deklarasyon yayınlanmasını ve dolayısıyla deklarasyona imza atan
ülkeleri de o karşı deklarasyonun içeriğine mecbur bırakan bir alan
açtı. Buna hiç gerek yoktu. Türkiye süreç içerisinde çeşitli
diplomatik yolları kullanarak kendi alanını genişletebilirdi.
Kıbrıs Rum kesiminin, Türkiye'nin AB ile içine girdiği süreçte veto
kartlarını kullanarak müzakerenin her bir evresinde Türkiye'ye
yaptırım uygulatmaya çalışacağını ifade eden Mumcu, ''Bugün Türkiye
müzakerelere başlamayacağını söyleyecek olsa onu vazgeçirmeye, ikna
etmeye çalışacak olan taraf Kıbrıs Rum kesimi ve
Yunanistan'dır''