Mumcu'nun oğlu o günü ilk kez anlattı!
Abone ol18 yıl önce katledilen gazeteci Uğur Mumcu'nun oğlu Özgür Mumcu, babasının ölüm günü yaşadıklarını ilk kez anlattı
18 yıl önce arabasına konulan bir bombanın patlaması
sonucu yaşamını yitiren gazeteci Uğur Mumcu'nun oğlu Radikal yazası
Özgür Mumcu o güne ilişkin ilk kez konuştu.
Babasının ölüm haberini nasıl aldı? Ona kötü haberi kim
verdi? Babasının arabasını görünce ne hissetti?
Radikal'den Ezgi Başaran'a konuşan Özgür Mumcu'nun ağzından o
gün Mumcuları'ndan evinde yaşanlar...
18. ölüm yıldönümünde Uğur Mumcu'nun oğlu Özgür Mumcu anlatıyor:
Babamın arabasının patlatıldığı yere başkası park edince
saygısızlık gibi gelirdi. Yolun o tarafından yürümezdim. O evi terk
etmek yenilmek olurdu, gitmedik.
O gün sana haber nasıl gelmişti?
Ben bir konserdeydim. Bizim gazeteden (Cumhuriyet) Mehmet Açıktan
ve Gencay Şaylan'ı gördüm bir anda konser alanında. "Gel bir trafik
kazası oldu, eve gidelim" dedi. Evin önüne geldiğimizde arabayı
gördüm, anladım hemen tabii. Öyle bir hurdanın içinden bir insanın
yaralı çıkması mümkün değil.
Annen neredeydi?
Evde beni bekliyordu, "Ben söylemek istiyorum"
dediği için yolda bana söylemediler. Kalabalıktı. Öldü mü diye
sorduğumu hatırlıyorum. Öldü dediler. Kime sordum, kim cevapladı
fikrim yok. Yaşadığım acı... Eminim babanız kalp krizinden de ölse,
patlatılarak da ölse evladın hissedeceği acı aynıdır. Aniden
ayrılmanın getirdiği haksızlık duygusu.
Acayip cenaze
O anda İstanbul'da başka bir evde hiç tanımadığı ama çok sevdiği
yazarı kaybetmiş aynı yaşlardaki bir doktor cenazeye gidebilmek
için Ankara bileti almakla meşguldü. O doktor da benim babamdı ve
ilk kez gözlerinin dolduğunu görmüştüm...
Öyle acayip bir cenazeydi biliyorum. O güne kadar görülmemiş bir
şey. Ben cenaze arabasının arkasındaydım. Hatırlıyorum bir anda
araba bozuldu. Yolda kaldık resmen. Tam da önümüzde yokuş var. Öyle
bir kalabalıktı ki, babamın içinde olduğu o koca arabayı 2
kilometre yokuş yukarı ittiler. Mezarlığa kadar. Çok tuhaf bir
cenazeydi.
Omuzlarında bir yük hissettin mi, daha iyi bir abi
olmalıyım, anneme destek olmalıyım gibi?
Babama yakışır davranmalıyım gibi biraz soyut hislere
kapılmışımdır. Şimdi dönüp baktığımda hayatımda somut olarak pek
birşeyin değişmediğini görüyorum. Of bir sigara içeyim bari, ne
güzel azaltmıştım.
MAVİ ARABAYA NE OLDU?
Bu mükemmel bir hikâye. Emniyet önce incelemek için aldı. Aradan
bir vakit geçti, "Gelin arabanızı alın" dediler.
Yerleri yokmuş, mevzuat böyleymiş. Emniyet bırakın cinayeti
çözememeyi ayrıca çok da duyarsız örnekte görüldüğü gibi.
Aldınız mı?
-Hayır. "Siz alın arabayı, münasip bir yere koyun"
dedik. Böyle davalarda genelde ölenlerin yakınlarıyla dalga geçilir
biliyor musun. Size verilen mesaj çok nettir: Bu işin peşini
bırakın, bizi uğraştırmayın. Neredeyse "ölenle
ölünmez" diyecekler yani.
Bu röportaj sırasında bunaldın değil mi?
Evet çünkü alışık değilim. Problem, duygularımı anlatmakta değil,
kamusal bir ortamda anlatmakta.
'Bombayı koyanlara değil emri verenlere
öfkeliyim'
Bir aile böyle bir cinayetin aydınlanması için ne kadar uğraşıyor,
nelerden feragat ediyor?
Biz yapabileceğimiz her şeyi yaptık. Önce bir vakıf kuruyorsun,
sonra cinayetle ilgili raporlar hazırlatıyorsun. Biz davaya müdahil
olduk ve yargılamanın daha ileriye ve derine inmesi için çalıştık.
En son da bu 24 Ocak'ta yargılama sürecindeki ihmal ve kasıtlarla
ilgili suç duyurusunda bulunduk. Bütün aileler olarak araştırma
komisyonu kurulması için uğraştık. CHP Meclise' bu konuda 4 kez
önerge verdi. DTP ve MHP destekledi ama AKP hepsini reddetti. Başka
da bir aile ne yapabilir bilmiyorum.