Mumcudan hodri meydan
Abone olAnkara, Erdoğan'ın sözlerine kilitlendi. Mumcu, 'İktidar gölgelerle oynuyor. Hadi gelin gerçeği açıklayın' dedi.
Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, ''Hükümet ve iktidar
partisi, gittikçe su yüzüne çıkan başarısızlıklarını örtmek için
devlet ve siyaset arasında bir gerginlik yaratıyor'' dedi.
Mumcu, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, 23
Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla yapılan
törenler
sonucunda yaşanan tartışmalara değindi. Hiçbir şey için karamsar
olunmaması gerektiğini belirten Mumcu, ''Türkiye, imkanlarıyla,
zenginliğiyle büyük bir ülke, karşılaştığı bütün zorlukları aşacak
bir ülke. Sorunların hepsi doğru bir akılla çözülür'' diye konuştu.
TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın 23 Nisan'da Meclis Genel Kurulu'nda
yaptığı konuşmanın tartışılmaya başlandığını anımsatan Mumcu,
''aslında bu tartışmanın, yeni bir tartışma olmadığını'' ifade
etti.
Mumcu, tartışma konularını, uzun süredir partisinin grup
toplantılarında gündeme getirdiğini anlattı. Tartışmalarda yapılan
zamanlamaya dikkati çeken Mumcu, şöyle devam etti:
''Tartışmanın zamanı, niye şimdi? niye Başkanlığının 4.
yılında?
Bu sorunun cevabını, geçen hafta bu kürsüden verdim. Hükümet,
seçime
kaçmaya çalışıyor. Hükümet ve iktidar partisi, gittikçe su
yüzüne
çıkan başarısızlıklarını örtmek için devlet ve siyaset arasında
bir
gerginlik yaratıyor, bu gerginlikle kamplaşmayı hedefliyor.
Gördüğüm kadarıyla hükümet ve çevresi bugüne kadar iktidarın
bütün
nimetlerinden yararlandılar, üstelik bunların çoğu iktidarın
sunduğu
gayrimeşru nimetlerinden yararlandılar, 4 yılı heba ettiler.
Bunun
faturasını ödemeye yanaşmak istemiyorlar. Faturayı, belirsiz
adreslere
göndermeyi istiyorlar.''
Şikayet etmeye hakları yok
Meclis Başkanı,
Başbakan ve tartışmalara katılanlara, tartışmaların muhatabını
soran Mumcu, ''Meclis kürsüsü, bir ağlama duvarı değil. Oradan
konuşanların, ağlayıp yakınmaya, şikayet etmeye hakları yok. Meclis
kapısı, milletin ihtiyaçlarının görüldüğü kapıdır'' dedi.
Erkan Mumcu, 5-6 partili koalisyon hükümetlerinde partilerden
birinin durumdan şikayetçi olabileceğini, tek partili iktidarın
şikayet etmemesi gerektiğini ifade ederek, ''Ortada bir parti var.
Aldığı oylarla uyumlu olmasa bile Anayasa'yı değiştirecek mutlak
çoğunluğa sahip. Şikayet ediyor... Kimden şikayet ediyor
anlamadım'' diye konuştu. Bir yıldır ''Anayasa'yı değiştirelim''
dediklerini belirten Mumcu, bu teklifleri karşısında aldıkları
reaksiyonun ''derin bir suskunluk'' olduğunu söyledi. ''Bugün ne
oluyor da şikayet ediliyor? Türkiye, yeniden bir rejim ve laiklik
tartışmasının içine sürükleniyor, yeniden toplum kamplaşmaya
sürükleniyor'' diyen soran Mumcu, herkesin kendi sorumluluğunu
kabul etmesi gerektiğine işaret etti.
Gölge boksu yapmanın anlamı yok
Konuşmalarda,
''bazıları, birileri, kimileri'' gibi kelimeler kullanıldığına
değinen Mumcu, ''Gölge boksu yapmanın anlamı yok. Niye açık
konuşmuyorsunuz? Mutlak masuniyetle korunduğunuz bir yerden
konuşuyorsunuz. Üstelik Meclis Başkanı, Başbakan sıfatıyla
konuşuyorsunuz. Siz açık konuşamıyorsanız, millet ne yapsın.
Konuşmalarınızda neyi, kimi kastediyorsunuz? Adresi belli edin,
faturanın kime çıkacağını biz bilelim. Ne olur açık konuşursanız,
kıyamet mi kopar? Açık yürekli davranacak cesaretiniz,
samimiyetiniz yoksa niye ordasınız?'' diye sordu. Türkiye'nin temel
sorununun ''sistem sorunu'' olduğunu defalarca söylediklerini
belirten Mumcu, bunda korkacak, çekinecek bir şey olmadığını,
gerçeklerin söylenmesiyle kimseye zarar gelmeyeceğini ifade etti.
Türkiye'nin temel sorununun, geleneksel devlet kavramının,
toplumsal kültüre yansıma biçiminin değiştirilememesi olduğunu
kaydeden Mumcu, ''Osmanlı devlet kültürünü, Cumhuriyet devlet
kültürüne dönüştüremedik'' dedi.
Zümreler hiyerarşisi devam ediyor
Osmanlı'da
egemenlik sisteminin zümrelere dayandığını, Türkiye'de ise
egemenliğin millete dayandığını belirten Mumcu, şöyle devam etti:
''23 Nisan'da Atatürk bir devrim gerçekleştirdi. Egemenliğin
kaynağı olarak milleti tarif etti. Mustafa Kemal Atatürk,
'Egemenliğin sahibinin hanedan değil, millettir. Millet, bu
egemenlik hakkını Anayasa'da gösterilen kurumlar aracılığıyla
kullanır' dedi. Bu birden bire hayata geçmedi. 2. Dünya Savaşı'nda
çevremizde yaşanan hadiseler, Türkiye'yi içe kapanma sürecine
soktu. İnönücülük ortaya çıktı. Kimilerinin Atatürkçülük olarak
anlattığı şey, İnönücülükten başka bir şey değil. Bu, zümreler
hiyerarşisini, Atatürk devrimine karşı bir direnme tutumudur.
Konumunu muhafaza etme tutumudur.''
Atatürk'ün devrimlerinin henüz tamamlanamadığını kaydeden Mumcu,
''Türkiye'de, tarihten devam eden zümreler hiyerarşisi; seyfiye,
ilmiye, mülkiye, kalemiye, askerler, yargı, devlet bürokrasisi,
devlete borç verenler, sermayeyi paylaşanlar, yaşamaya devam
ediyor, yaşatılmaya gayret ediliyor. Kimse bunu gizlemeye
çalışmasın. Ne korkuyorsunuz, niye söyleyemiyorsunuz. Bu anayasa,
sivil demokratik bir anayasa değildir. Gelin bu anayasayı
değiştirelim. Sizden önceki 5 partili parlamento sizden daha
akıllıydı, daha verimliydi. Tek parti iktidarı, o dönem getirilen
uzlaşma kültürünü getiremiyor. Meclis uzlaşma komisyonları, 4 yıl
geçmiş halen kurulamıyor'' diye konuştu.