Mumcu ve Bayar aynı masada
Abone olHaziran'daki kongrede partiyi yenileyecek olan Erkan Mumcu, yelpazeyi geniş tutuyor. Erkan Mumcu, hafta sonunda Bayar ve birçok sürpriz isimle biraraya geldi.
İktidara alternatif olmak isteyen Mumcu önderliğindeki ANAP'ta
Haziran ayında yapılacak kongre telaşı başladı. DYP'de yaşanan
sancıları yaşamak istemeyen Mumcu, kamuoyunda bilinen isimlerle
dirsek temasında. Kapıyı kimseye kapatmayan Mumcu, Rumeli Türkleri
Kültür ve Dayanışma Derneği'nin toplantısında biraraya geldiği
siyasilere mesaj gönderdi. Halka ve Olaylara Tercüman yazarı Metin
Işık, yazısıyla katıldığı bu toplantıdan ilginç izlenimlerle
ayrıldı.
Yazı: Metin Işık
Haber:
-RUMELİ Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği'nin 38. Genel Kurul
toplantısına gelirken "günlük siyasetten uzak" bir pazar yazısı
yazmayı düşünüyordum, olamadı. Erkan Mumcu, Onur Öymen, Mehmet Ali
Bayar, Ali Talip Özdemir, Ali Müfit Gürtuna, Mehmet Pak, Lütfü
Türkkan'ın davetlileri arasındaki "muhalefet zincirini"
oluşturdu.
Erkan Mumcu ve Mehmet Ali Bayar Ankara'dan İstanbul'a aynı uçakta
geldi. Sonra aynı masayı paylaştı. Ali Talip Özdemir ve Ali Müfit
Gürtuna da Türkkan'ın davetlisi olarak aynı masadaydı.
Demokrat Parti'nin, "isim hakkını" bünyesine katan ANAP Genel
Başkanı Erkan Mumcu'nun, "Yelpazeyi geniş tuttum. Bütünleşme için
bir genel başkanın yapabileceği her fedakarlığa hazırım" sözleri
açık bir siyasi davettti. Muhataplar ise susmayı tercih etti, ancak
menfi konuşan da olmadı. Anlaşılan Erkan Mumcu ANAP'ı, DP'nin
"özgürlükçü" misyonuna oturtmayı hedefliyor.
Haziran'daki kongrede isim değişikliği dahil ANAP'ta "yelpaze
genişlemesi" süpriz olmamalı. Mumcu, aynı çağrıyı belki DYP Genel
Başkanı Mehmet Ağar'a da yöneltecek. Genel Başkanlığı bırakmadan,
eşit şartlarla mücadele şartıyla. Niye olmasın? Ağar, Nesrin Nas'a
ve ANAP'a aynı çağrıyı yapmadı mı?
Kulaklar, Ankara'daki DYP Büyük Kongresi'ndeydi. Yardımcısı Miraç
Akdoğan'ın Erkan Mumcu'ya telefonu ile DYP'li 4 milletvekilinin
istifası öğrenildi. DYP'den 7 il başkanının istifa edeceği
konuşuldu.
Anlaşılan Ağar'ın listesinde Demirel izi "tamamen" silinmişti.
Kongre öncesi dolaylı da olsa "dirsek temasında" bulunulan Tansu
Çiller ekibi de "son anda" tasfiye edilmişti.
Yani Mehmet Ağar kendi listesini yapmıştı. Anlaşılan DYP'de GİK'e
girenler değil, girmeyenler konuşulacaktı. Sıkı Çiller'ci Saffet
Kaya'nın, "bu iş olağanüstü kongreye gider" sözleri durumu
özetliyordu.
Özal'ın kötü kopyası
Gelelim dünkü Rumeli Türkleri Dayanışma Derneği Kongresine. ANAP
Genel Başkanı Erkan Mumcu'nun Atatürk'ün sözlerini örnek gösteren
konuşması duygusal, ama cılızdı. Düz bir ifadeyle Mumcu "dersine
daha iyi çalışarak" kürsüye gelmeliydi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'in Rumeli Türkleri için
"ışığı alnında ilk görenler" tanımlaması anlamlıydı. CHP'nin 6
okundan birisinin milliyetçilik olduğunu, "milliyetçi",Atatürk
Milliyetçisi olmaktan, "gocunmadıklarını" söyledi.
Mehmet Ali Bayar, Türkiye'nin Kafkasya, Kıbrıs, Hicaz'ın birer
Rumeli olduğunu belirtti. ABD'lilerin Carnegie isimli 100 yıllık
vakfının 1913 yılında hazırlanan raporunun 1993 yılında yeniden
yayınlandığını söyledi.
Bu raporda Dünya savaşlarına Osmanlı'nın özellikle Avrupa
tarafından dışarıdan enjekte edilen "saldırgan etnik milliyetçilik"
kavgalarıyla yıkılmasını gösterdi. Balkanlar ve Türkiye'deki
ayrımcılıktan en çok AB'nin zarar göreceği mesajını verdi.
İktidar kanadı ise her zamanki gibi kendi havasındaydı. Kemal
Unakıtan eşi Ahsen hanım ile birlikte çıktığı kürsüde Özal'vari bir
tiyatral tavır sergiledi. Özal'ı, "gazete sütunlarından" iyi
izlediği belliydi. Ama başarılı bir taklit değildi. Bayar'ın Avrupa
ve ABD'ye yönelik, "etnik milliyetçiliği teşvik etmeyin" mesajını,
Türkiye'deki bazı grupların, "etnik milliyetçilik çabaları" olarak
algıladı. Erdoğan'ın, "üç çeşit milliyetçiliğe karşıyız" tezini
savundu.
Lütfü Türkkan Kosova'da 700 yıldır kullanılan Türkçe'nin
yasaklandığını söyledi. Türk şehiri Prizern'de Türkçe yasaklanmış.
Kim konuşacaksa İngilizce serbest. Rahmetli Mehmet Niyazi
Özdemir'in "Boğaz'da rahat çay içebilmek için, Rumeli ile
ilgileneceksiniz" sözlerini aktardı. Bu sözler bana, "Balkanlar
İstanbul'dan başlar" tezini hatırlattı. Ne dersiniz? Öyle bir
halimiz var mı? Yazık.