Mumcu türbanı konuştu
Abone olAnavatan lideri Erkan Mumcu, Mumcu, Bahçeşehir Üniversitesi Siyaset Okulu'nda ''Demokratikleşme'' konusunda ders verdi. Mumcu yine türbana değindi.
Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, başörtüsünün
anayasal bir sorun olmadığını ifade ederek, ''Ya bu sorunu
çözersiniz ya da çözümü tartışma konusu yapıp konuyu
sömürmezsiniz'' dedi. Mumcu, Bahçeşehir Üniversitesi Siyaset
Okulu'nda ''Demokratikleşme'' konusunda ders verdi.
Demokratikleşmenin, Türkiye'nin en önemli sorunu olduğunu belirten
Mumcu, demokrasi olmadan bugünkü dünyada gelişmenin olabilmesinin
mümkün olmadığını söyledi. Hukukun üstünlüğünün ön koşulunun
işleyen demokrasi olduğunu ifade eden Mumcu, bir ülkede
demokrasinin sadece temsili demokrasi olarak işleyemeyeceğini,
bunun geri kalmış bir demokratik yaklaşım olacağını söyledi. Mumcu,
''Türkiye bu zihniyeti dondurmuş bir ülke olarak görülüyor'' dedi.
Demokrasinin kurumsallaştırılması gerektiğinin altını çizen Mumcu,
hukuk devleti kavramının özünde devlet otoritesinin hukukla
sınırlandırılmasının yattığını, devlet otoritesinin ise
sınırlandırılmayı sevmediğini anlattı. Türk devlet geleneğini
anlamayı, Türkiye'de demokratikleşme sorununu çözmenin olmazsa
olmazı olarak tanımlayan Mumcu, devlet yönetiminde 500 yıllık
geleneğin sürdüğünü kaydetti. Mumcu, Türkiye'de çok partili hayatın
başlamasından bu yana sivil anayasa yapılmadığını ifade ederek,
Türkiye'de hala Avrupa'nın dayatması, özendirmesi veya baskısıyla
Anayasa değişiklikleri yapıldığını söyledi. Erkan Mumcu, ''Yapmamız
gereken, her şeyden önce bir sivil anayasadır. Türkiye, bir sivil
anayasayı demokratik güçleriyle çok geniş bir konsensusla mutlaka
gerçekleştirmelidir. Bu geniş uzlaşma ortamının sağlanamıyor olması
mazeret olarak görülemez'' diye konuştu. Türkiye'nin Avrupa
tarafından değişime saf, pür ve iyi niyetli olarak
özendirilmediğini, bunun daima başka siyasi amaçlara hizmet için
yapıldığını anlatan Mumcu, Kıbrıs meselesinin AB kriterlerinden
biri olarak kabul edilmesinin bu geleneğin yaşadığını gösterdiğini
kaydetti. Türkiye'de sivil toplumun devlet otoritesi etrafında uydu
sistem olarak tasarlandığını anlatan Mumcu, sivil kavramı olmadan
demokrasinin olamayacağını söyledi. -ULEMA TARTIŞMALARI- Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan'ın türban konusunda ulemanın görüşünün
alınmasına yönelik açıklamalarına da değinen Mumcu, şöyle konuştu:
''Başbakan'ın yaptığı topu taca atmaktır. AİHM, iç hukukta
üniversitelerde okuyan öğrencilerin kıyafetiyle ilgili bir konuda
düzenleme yapılmasına yönelik bir karar verdi ve bunun insan
haklarınaaykırı olmadığına işaret etti. Türkiye'nin böyle bir
kısıtlamayla ilgili bir sorunu varsa, bunu iç hukukunda çözmelidir.
Bu kararın insan hakları doktrini ile uyumlu olduğunu düşünüyor
değilim. Eğitimde kıyafet seçimini iç hukukun keyfine bırakmak
insan haklarına uygun görünmüyor. Başörtüsü Anayasal bir sorun
değildir. Başbakan, Anayasa'yı değiştirecek çoğunluğa sahip bir
partinin lideri. Bu gibi reformcu girişimleri destekleyecek
muhalefet de var. Ya bu sorunu çözer ya da çözümü tartışma konusu
yapıp konuyu sömürmezsiniz. Bu tartışmayı sürdürmek, aynı zamanda
kamuoyunda duyarsızlaşmaya yol açar. Oysa ki bu bir insan hakları
konusudur. Mesela, Aleviler de kendi kültürlerinde din eğitimi
talep ediyor. Bu talebi bir kişi de etse, bin kişi de etse, bunu
istemek haktır.'' Dünyadaki İslam toplumlarının binlerce sorunu
bulunduğunu, bazı kavramların nasıl yorumlanacağı konusunda bir
otoriteye ihtiyaç olduğunu anlatan Mumcu, şöyle devam etti: ''Bu
konudaki otorite ulemadır. Bir din otoritesi kurumu olmadığından
herkesin keyfine göre yorumladığı İslam gerçeğiyle karşı
karşıyayız. Böyle olunca bu bizim sorunumuz olmaktan çıkıyor.
Başbakan'a tavsiyem; eğer ulema konusunu tartışmaya açacaksa ki bu
siyasetin görevi değildir, bu şekilde açmalıdır. Emin olun bunu
yapar. Ama bunu ruhu çekilmiş, işportaya düşürülmüş hale getirerek
yapar. Göreceksiniz, hepiniz de buna tanık olacaksınız.'' Mumcu,
terör gözlüğünü aralayınca bölücülüğün, biraz daha aralayınca da
ayrılıkçı potansiyelin görüleceğini anlattı. -''LAFLA
MUHAFAZAKARLIK OLMAZ''- Erkan Mumcu, lafla muhafazakarlık
olmayacağını belirterek, ''Günde 5 vakit camiye giden muhafazakar
değildir. Konuyu biçimsel düzeyde kavrayana muhafazakar denmez''
dedi. Galataport projesine işaret eden Mumcu, bu projenin amacının
büyükbir meydan yaratmak olduğunu anlattı. Mumcu, bunun kendisinin
en büyük hayali olduğunu, yıllardır rüyalarına girdiğini, bu
projeye çok emek verdiğini kaydetti. 2.5 yıla yayılan ve halktan
gizlenen bir çalışmayla bu projenin amacından çıkarıldığını ifade
eden Mumcu, ''Böyle bir sürecin baş kahramanının muhafazakar
olduğuna kimse beni inandıramaz. Muhafazakar olan İstanbul'a böyle
bir kötülüğü yapmazdı'' diye konuştu. Mumcu, muhafazakarlığın bir
değere inanmak ve o değeri yaşamak olduğunu, muhafazakarmış gibi
görünmek olmadığını söyledi. ''Muhafazakarlığın içini çürüttüler''
diyen Mumcu, muhafazakarın, süreklilik içinde değişimi arayan adam
olduğunu, her namuslu entelektüelin de yapacağı tespitin bu
olduğunu anlattı. -KİMLİK TARTIŞMASI- Türkler ile Kürtlerin kardeş
olduğunu ifade eden Mumcu, insanları kimlik tartışması içinde
kızıştırmanın doğru olmadığını vurguladı. Mumcu, ''Ayıptır, bunu
yapmaya kimsenin hakkı yok. Biz milletiz, hala bir milletiz'' dedi.
Bu tartışmaların emperyalizmin ''böl-parçala-yönet'' sisteminin bir
parçası olduğunu anlatan Mumcu, ülkeyi yönetenlerin bunu iyi
okuması gerektiğini söyledi. Partilerin bağış almalarının
yasaklanmasını, hazine yardımının da hesabının sorulmasını isteyen
Mumcu, başkanlık sistemine geçilmesi gerektiğini kaydetti. Dünyada,
Türkiye dışında hiçbir ülkede yürütmenin yasamayı denetlemediğini
ifade eden Mumcu, ''Cumhurbaşkanını halka seçtirirseniz, yürütmenin
de yasamayı veto etmesine hak tanırsınız'' dedi.