Mumcu aşk cinayeti kurbanı mı?
Abone olKatledilen gazeteci Uğur Mumcu’nun kızı Özge, polisin annesine bu soruyu yönelttiğini ifade etti.
Datça’da düzenlenen ‘Babam neden öldürüldü anne?’ konulu panelde konuşan Uğur Mumcu’nun kızı Özge, suikasttan 6 yıl sonra polisin evlerine geldiğini ve annesine bu soruyu yönelttiğini anlattı.
Muğla’nın Datça ilçesinde düzenlenen, ‘2’nci Datça Edebiyat Günleri’ etkinlikleri kapsamındaki “Babam neden öldürüldü anne?” konulu panele konuşmacı olarak katılan Özge Mumcu, suikastın ardından yaşadıklarını anlattı. Babası öldürüldüğünde 11 yaşında olan Özge Mumcu, 1980’li yılların sonlarındaki suikastlar sırasında ise çok küçük olduğunu söyledi:
“Gençlik yıllarım bütünüyle anma törenleri içinde geçti. Belki de bu nedenle soğukkanlı durabiliyorum artık. Ama bir noktadan sonra dayanamıyorum. Mesela bu yıl, ‘Toplumsal Destek Platformu’ adı altında bu ailelerin birçoğu ile bir araya geldik. Meclis’e gittik, duruşmalara katılıyoruz. Adeta birbirimize örümcek ağı ile bağlanmış durumdayız. Sık sık bir araya geldikçe aileler birbirlerini daha iyi tanımaya başladı. Suikastlara kurban giden bütün bu insanların farklı özellikleri var. Gerçeğin peşinde olmaları dışında farklı özelliklerinin olduğunu gördüm. Suikast kurbanlarının aileleri adeta kendi kültürlerini oluşturdu. Çünkü, bizim kendi yaralarımız, toplumsal yaralarımız var. Evet, zorunlu bir şekilde kendi kültürümüz oluştu.”
Sinirden gülmeye başladım
Özge Mumcu, yaşadıklarını anlatırken çok enterans bir anısını da aktardı: “1999’da ‘Umut Operasyonu’ başladığında polis geldi. Anneme, ‘Güldal Hanım, acaba Uğur Bey aşk cinayetine kurban gitmiş olabilir mi?’ diye sordu. Kahve servisi yaparken bir anda sinirden gülmeye başladım. Yaşadıklarımız çok sinir bozucu değilmiş gibi, sinirimizi bozmak için devletin, devletin polisinin, devletin organlarının üzerimize gelmişliği de var. Bunlara karşı durmaya çalışıyoruz. Gücümüzün yettiği sürece de duracağız. Platform olarak birlikte hareket ediyor, birbirimizden güç alıyoruz. Birlikte adalet arayışı yolundayız. Bütün bu isimlerin bize bıraktıkları hiçbir şekilde yerde kalmamalı.”