Mumcu Ahmet Hakan'ı kandırdı
Abone olİğnemeli yazılarıyla gündem oluşturan Ahmet Hakan bu kez çuvaldızı kendisine batırdı. Erkan Mumcu'ya umut bağlayan Ahmet Hakan kısa zamanda yanıldığını itiraf etti...
Aklına yatmadığı konularda gelecek tepkilere aldırmadan kalem
oynatan Ahmet Hakan, bu kez iğneyi kendisine batırdı. Erkan
Mumcu'nun istifa kararının ardından heyecanlandığını itiraf eden
Hürriyet yazarı, Mumcu'nun ANAP'a geçmesiyle hayal kırıklığına
uğradı. Hakan, "Ne kadar safmışım" dediği
yazısında önce Erkan Mumcu'yu ardından ANAP'ı yerin dibine
geçirdi:
- Erkan Mumcu’nun istifa haberini ilk duyduğumda ‘Mutlaka müthiş
bir planı vardır’ yorumunu yapmıştım.
Aslında basit bir akıl yürütmeyle olaya yaklaşmıştım.
Şöyle düşünüyordum:
Genç bir siyasetçi, tek başına hükümet olmuş güçlü bir partiyi ve
herkesin rüyalarını süsleyen bakanlık koltuğunu terk ediyorsa
mutlaka müthiş bir oyun planı kurmuştur.
Meğer ne kadar da safmışım.
***
Meğer Mumcu’nun, ‘ANAP Genel Başkanı’ sıfatını almak arzusundan
öteye gidemeyen bir hedefi varmış.
Demek bütün o gürültü ve patırtının sonunda gelinecek yer
burasıymış.
Gittiği yerde en küçük bir umut pırıltısı görsem gam
yemeyeceğim.
‘Genç ve akıllı politikacı o ışığın parlamasını sağlar’ diyerek hem
kendimi avutacağım, hem de ‘o kadar da saf değilimdir’ deme şansını
elde edeceğim.
Ama hayır.
İşte gittiği yer ortada:
ANAP adı verilen ve ağır imaj yıpranması nedeniyle komalık olmuş
bir parti.
Öyle bir yıpranmışlık içinde ki, adını duyduğumuzda ağzımızda buruk
ve kekremsi bir tat geliyor, gözümüz kararıyor, bir tuhaf
oluyoruz.
ANAP dendiğinde bırakın Özal’lı yılların transformasyon devrimini
filan, aklımıza Mesut Yılmaz’ın ‘demokratik duruşu’ bile
gelmiyor.
Miadını doldurmuş, bitmiş tükenmiş, suni teneffüsle bile yaşaması
imkansız hale gelmiş bir parti var karşımızda.
Değil Erkan Mumcu, dünyanın en büyük siyaset dehaları bile bu
partiyi diriltemez.
***
İstikrarsızlıklar, krizler, yolsuzluklar, beceriksizlikler,
güvensizlikler, iktidarsızlıklar üzerine oturan o eski siyasi yapı,
‘AKP’ adı verilen bir fırtınanın yıkımı altında kalmadı mı?
Kaldı.
AKP fırtınası yeni bir toplumsal ve siyasi yapının ortaya çıkmasına
neden olmadı mı?
Oldu.
Yıkımdan en büyük zararı, ideolojisi işlevsiz hale gelen ANAP
görmedi mi?
Gördü.
En büyük muhalefet partisi CHP, yeni dönemi anlamadığı ve
anlamlandıramadığı için AKP hálá rakipsiz görünmüyor mu?
Görünüyor.
Peki böyle bir ortamda ‘ANAP’ markası ne işe yarayacak?
Mumcu’nun ‘özgürlükçü demokrat’ söylemi, bu ‘komalık marka’ altında
kimi ikna edecek?
Ve tabii hepsinden daha önemlisi Erkan Mumcu, bunları benden daha
iyi bilmez mi?
Tabii ki bilir.
***
Peki öyleyse işin sırrı nerede?
Bence ‘işin sırrı’ için iki farklı olasılıktan söz edilebilir:
BİR: Mumcu, çok etkili ve derin çevrelerden ‘Sen bırak AKP’yi. Geç
bir partinin başına -ki bu ANAP da olur- biz senin arkandayız,
merak etme’ türünden bir söz aldı. Bu söze güveniyor.
İKİ: Yapacak başka bir şeyi yoktu ve ANAP’ın dirilebileceğine
inanmak zorunda kaldı. Yani kendine güveniyor.
Umarım işin bütün sırrı ikinci ihtimalde gizlidir.
Yazı: Ahmet Hakan
Kaynak: www.hurriyetim.com.tr