Mumcu ağızlara biber sürecek
Abone olTürkiye'ye kalitesiz turist geliyor eleştirileri Turizm ve Kültür Bakanı Erkan Mumcu'yu kızdırdı. Turizm sektörü ile ilgili bilgi veren Mumcu eleştirilere karşı önlemini al
Turizm ve Kültür Bakanı Erkan Mumcu, ''Kalitesiz turist geliyor,
ucuz fiyat veriliyor) diye eleştiriler yapılıyor. Bundan sonra kim
böyle derse ağzına biber süreceğim'' dedi. Doğan Yayın Holding
(DYH) tarafından düzenlenen ''Anadolu'daki Avrupa'' toplantılarının
5'incisi, Antalya Talya Oteli'nde gerçekleştirildi. ''Marka
Güçtür'' konusunun ele alındığı toplantıda konuşan Mumcu,
Türkiye'nin markayı yeni keşfetmeye başladığını söyledi. Sosyalist
sistemin dağılmasından sonra tek kutuplu dünyanın yeniden iki
kutuba yöneldiğini anlatan Mumcu, şöyle konuştu: ''Dünyada şu anda
emek veren tabii sermaye ile satılabilir bilgi ve yapay sermaye
var. Dünya bu konuda keskin çizgilerle ayrılıyor. Yani markalar
dünyası ve isimsizler dünyası. Üzerinde emek verilmemiş ne varsa
orada... Ürüne özgün nitelik kazandırabiliyorsanız, güven taşıyıcı
vasıflar haline getirebiliyorsanız marka olmuşsunuzdur. Marka,
ürüne özgün kimlik yaratabilmektir. Bilginin kazanılması uzun bir
süreçtir. Turizmde de diğer alanlarda da markalarımızı
artırmalıyız. Turizmde işletmeler tek tek satılmaz. Stratejik
ortaklar bulmak zorundayız. Bir kentin, bir bölgenin adı
söylenmeli.'' Türkiye'nin turizmden elde ettiği gelirin;
Fransa'nın, İtalya'nın elde ettiği gelirle mukayese edilmemesi
gerektiğini vurgulayan Mumcu, şöyle devam etti: ''İspanya ve
Yunanistan ile mukayese etsin. Ama İtalya ya da Fransa ile mukayese
etmesin. İtalyanlar, turistler için bir şey üretmez. kendileri için
üretir. Birileri İtalya'ya, Fransa'ya gider. İtalyan ya da Fransız
gibi yaşamak için oralara gider. Biz de böyle işler yaparsak daha
çok kazanırız. Turizm, kocaman bir endüstri ve büyük bir ekonomi.
Bu bize yeni fırsatlar ve sıçramalar yaratıyor. Markalaşmayı
yapmamız gerekiyor. Markalaşmayı yapmak, istikrarlı şekilde
yürütebilmek için yeni destinasyonlar yaratmalıyız. Bunları
yapmazsak başarılı olamayız. (Kalitesiz turist geliyor, ucuz fiyat
veriliyor) diye eleştiriler yapılıyor. Bundan sonra kim böyle derse
ağzına biber süreceğim. (Her şey dahil) sisteminden şikayet
ediliyor. Bunları duyunca kan beynime sıçrıyor. Bu sistemin yerine
ne konulacak?'' Bakan Mumcu, Türkiye'nin güvenliği ve güvenirliği,
turizminin daha da ileri düzeye getirilmesi konularında medyanın
sorumlu bir tutum izlediğini, bu konularda da stratejik ortaklıklar
yaratılması gerektiğini belirterek, ''Marka, güven ve istikrar
yaratılması işidir. Bedeli ödenmeyen bir şey kalıcı ve sürekli
değildir'' diye konuştu. ANTALYA'NIN MARKALAŞMASI Antalya Valisi
Alaaddin Yüksel de başta Türk turizmi olmak üzere, ülkenin bazı
değerlerinin yurt dışında bir marka haline geldiğini söyledi.
Antalya'nın turizmde, İtalya, Fransa, İspanya ve Yunanistan'la
mücadele eder duruma geldiğini anlatan Yüksel, ''Yurt dışındaki
yabancılar Türkiye deyince, İstanbul'u, Galatasaray'ı ve Antalya'yı
biliyor'' dedi. Antalya Havaalanı'nda günde 500 yolcu uçağının iniş
ve kalkış yaptığını anımsatan Yüksel, şöyle devam etti:
''Antalya'nın markalaşmasını sürdüreceğiz. Turizm atağında dünyaya
'Antalya Ahlakı''nı tanıtacağız. Sürdürülebilir çevre anlayışını
devam ettireceğiz. Turizmin dünyadaki barış kültürünü geliştirmek
için üzerimize düşen görevi yapacağız. Antalya'da otellerin
havuzlarında İranlılarla Amerikalılar, Filistinlilerle İsrailliler
barış içinde ortak hareket ediyor. Artık yeni sloganımız,
(Antalya'yı gör, yaşadığını anla) olacak.'' DMY GRUP BAŞKANI
YALÇINDAĞ DYH Grup Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ da ''Anadolu'daki
Avrupa Toplantıları''yla, Anadolu'daki yatırımcılara cesaret vermek
istediklerini belirtti. Anadolu'da insan kaynağı, modern teknoloji
ve üretimin olduğunu kaydeden Yalçındağ, ''Anadolu'da her şey var.
Anadolu'nun sadece cesarete ihtiyacı var. Kaliteli ürünler var.
Marka olamadığı için değerinin altında satılıyor. Denizli'de
üretilen bir gömleği yurt dışında tanınmış bir yabancı firmaya 8
dolara satılıyor. O firma da ürünü 68 dolardan satıyor'' dedi.
Türkiye'nin dışarıda imajının hızla değiştiğini vurgulayan
Yalçındağ, sözlerini söyle tamamladı: ''Yurt dışında Galatasaray,
Sertap Erener, Fatih Terim, bir çok doktorumuz marka haline geldi.
Türkiye'nin tanınmasında, imajında bu insanların katkıları var.
Artık hedefimiz dünya markası haline gelmektir. bunan
inanmalıyız.'' Reklamcılar Derneği Başkanı Jeffi Medina ise marka
ve reklamın önemi üzerinde durdu. Ülke markasının önemine değinen
Medina, ''Fason üretimde başarılı olan Türkiye artık markalaşmak
zorundadır. Büyük markaların arkasındaki gizli kahramanlar olmaktan
çıkmalıyız. Türkiye'de kalite standartlaşıyor. İhracatımızda,
markalaşmış tüm ürünlerimize (Turquality From Turk) etiketini
yapıştırmalıyız. Bu bizim için çok büyük bir fırsat. Türk
zeytinyağı, İtalyan markası olarak satılmamalı'' diye konuştu.
VURAL ÖGER Öger Holding Yönetim Kurulu Başkanı Vural Öger ise
''aile markalaşması'' üzerinde görüşlerini anlattı. Öger'in adının
Almanya'da bir marka ve güven olduğunu belirten Vural Öger, şunları
söyledi: ''Almanya'da Öger olarak tanınma durumumuz yüzde 60
düzeyindedir. Aile markası olmak ve bunu sürdürmek oldukça güçtür.
Şu anda Almanya'da 11 bin 500 seyahat acentesiyle çalışıyoruz.
Marka olmamız sayesinde yaşanan krizleri kolayca atlattık.''