Mülteciler katliamı gözyaşları içinde anlattılar
Abone olBursa’nın İnegöl ilçesine sığınan Suriyeli mülteciler, yaşadıkları katliamı göz yaşları içinde anlattı.<br/>Esed yönetiminin kimyasal silah ...
Bursa’nın İnegöl ilçesine sığınan Suriyeli mülteciler,
yaşadıkları katliamı göz yaşları içinde anlattı.
Esed yönetiminin kimyasal silah kullandığını anlatan Suriyeliler,
diğer ülkelerin kendi ülkesine müdahale etmesini istemezken, ancak
Türkiye’nin müdahale etmesine razı olacaklarını ifade etti. İHA
muhabiri, İNESMEK’te açılan Türkçe dil kursuna katılan bazı
Suriyelerle ülkelerinde yaşanan iç savaş hakkında röportaj yaptı.
Röportaj sırasında fotoğraf ve kameralarda gözükmek istemeyen
Suriyeliler, resimlerinin medyada yayımlanması halinde Suriye
yönetiminin kendi akrabalarına zarar vermesinden çekindiklerini
söyledi.
“GENÇLERİMİZ SİLAH KULLANMAK ZORUNDA KALDILAR”
Akili, “Biz şunu anladık; evlatlarımızı, eşlerimizi koruyacağız ya
da onlar öldürecek. Suçluları hapishanelerden çıkarıp, onlara para
vererek bizlerin arasına sokmaya başladılar. Bu şekilde ne mal ne
de can güvenliğimiz kaldı. İran’dan ve Lübnan’dan Hizbullah
teşkilatından insanlar getirilip, aramıza sokuldu. Bu işte iki
tarafında parmağı olduğunu düşünüyoruz. Yapacağımız tek şey kaldı;
kendimizi ailemizi nefsi müdafaa dışında hiçbir şey hissetmedik.
Aynı şekilde bu olaylar Şam’da da böyle oldu. Bizim gibi yaşlı
olanlar silah kullanmadılar ama gençlerimiz silah kullanmak zorunda
kaldılar” şeklinde konuştu.
“OĞLUNUN CENAZESİNE KATILAMADI”
Akili, “22 yaşında benim oğlum silah aldı ve savaşta öldü. 40
yaşındaki oğlum da yaralandı. Ağır yaralı olan oğlum biraz
iyileşti. Vücudunda şarapnel parçaları var. 30 yaşındaki oğlum
Suudi Arabistan’da çalışıyor. Şu andaki mücadeleye mali destek
veriyor. Oğlum öldürüldüğünde çok üzüldüm. Peygamber Efendimizin
sözü aklıma geldi, ‘gözler dolar, yaşarır, kalp mahzun olur ama
ağzımızdan Allah’ın razı olmadığı kelime çıkmaz’. Oğlum cennette
olur diye dua ediyoruz. Ben onun cenazesine çıkamadım. Cenazesine
katılamadım. Hükümet defnetti. Biz cihattan korkmuyoruz. Oğlum
şehit olduktan sonra ülkeden dışarı çıkmayı düşündüm” dedi.
“9-11 YAŞ ARASI ÇOCUKLARIMIZ BAĞIMSIZLIK, ÖZGÜRLÜK ŞEKLİNDE YAZILAR
YAZDI BU OLAYLAR ORTAYA ÇIKTI”
İmam olan Abdul Razzak Alsasa ise, “Yaklaşık 50 senedir bu kötü
durum vardı. Sabır ettik. Hepimiz işçi durumuna düştük. İnsanın
değeri kalmadı. Sabrettikçe bunun köle, hizmetçi pozisyonuna
döndüğünün farkına vardık. Güvenlik görevlisi ile tartıştığın an
hapis cezası alıyorduk. Dera ve Şam’da meydanda toplanmalar oldu.
Eylemler yapıldı. Uyanış oldu. Arap baharını destekleme konusunda
çocuklarımız Dera’da bir şeyler yazdı ve öyle patlak verdi. 9-11
yaş arası çocuklarımız bağımsızlık, özgürlük şeklinde yazılar yazdı
bu olaylar ortaya çıktı” dedi.
“HİÇBİRİMİZİN SAVAŞ OLACAK DİYE BİR DÜŞÜNCESİ YOKTU”
Alsasa, “Hiç birimizin savaş olacak diye bir düşüncesi yoktu.
Sadece bazı protestolar oldu. Bu protestoların ana teması da
adaletti. Savaş olsun diye bir niyetle yapılan protestolar
değildi.”.
“NAMUSA EL UZATILDI”
Alsasa, “Savaş sırasında en çok bizim için zor olan durum;
hanımlarımızı almalarıydı. Milyonlarca kadın alındı maalesef.
Namusa el uzatıldı. Kadınlara, babalarının, eşlerinin,
kardeşlerinin yanında tecavüz etmeleri… bu tecavüzden sonra
karnındaki bebeklerini nasıl yapılacağı ile ilgili sürekli dini bir
fetva arayışı içerisine girdiler. Çocuklarımız alıkonulunca, biz
çocuklarımızı istedik. Onlarda bize ‘çocuklarınızı unutun, gidin
eşlerinizi bir şekilde hamile bırakın, çocuk yapın. Buna gücünüz
yetmiyorsa biz hazırız’ diyerek, hakaret ettiler. Ölenlerin şehit
olduğunu düşünüyoruz. Allah şehitleri sever. Şehit olduğunu
düşündüğümüz için bir üzüntümüz yok. Malımızı ve canımızı bu yolda
kurban vermesek nasıl bu adil olmayan sistemden kurtulabiliriz? Her
şeyimizi bu sistem gitsin diye vermeye hazırız.”.
“BAŞBAKANI SEVDİKLERİ İÇİN TÜRKİYE’YE GELDİLER”
Munaf Akili, “Türkiye’ye gelmemizin ana sebebi Recep Tayyip Erdoğan
gibi başbakan olduğu içindir.
Abdul Razzak Alsasa, “Buradaki yöneticilerin ve vatandaşların iyi
olduğunu bildiğimiz için Türkiye’ye hicret etmemizin iyi olacağını
düşündük.
İç hastalıkları Uzmanı Dr. Duha Nayal, “Arap devletlerinin
Suriye’ye kapıları kapalıydı. O yüzden Türkiye’yi seçtik”.
İnşaat Mühendisi Rajaa Alsassa, “Türkiye, Haleb’e yakın bir yer.
Aynı zamanda Türkiye’deki vatandaşların ne kadar ihtiram ehli
olduğu, ne kadar ihtiyaç sahiplerine yardımcı olduklarını
bildiğimiz için Türkiye’ye geldik.
“TÜRKİYE DIŞINDA HERHANGİ BİR ÜLKENİN ÜLKEMİZE GİRMESİ BİZİ
RAHATSIZ EDER”
Alsasa, “Belli aşamalardan sonra her şeyimize müdahale olacak
olurlarsa, buna rıza göstermeyiz. Hiçbir devletin Suriye’ye
girmesine rıza göstermeyiz. Türkiye girerse ancak buna razı oluruz.
Arap Müslümanlar da dahil olmak üzere, çünkü onlar Amerika ile
hareket ettiğini düşünüyoruz. Türkiye dışında herhangi bir ülkenin
ülkemize girmesi bizi rahatsız eder.”.
“TÜRKİYE BİZİ MUHTEŞEM KARŞILADI”
Rajaa Alsassa, “Muhteşem bir karşılama oldu. Harika bir karşılama
desek bile az kalır. Lübnan’a hicret edenlerle Türkiye’ye göç
edenlerin arasında dağlar kadar fark var. Lübnan’da kötü bir
muamele var. Kimse kimseye yardım etmiyor. Ama Türkiye’de öyle
değil.
“KENDİ ÜLKEM GİBİ HİSSETİM”
Abdul Razzak Alsasa, “Ben buraya geldiğimiz zaman paramla ev aldım.
İhtiyaç duyduğumuz şey geçimimizi sağlamak. Kendi ülkem gibi burayı
hissetmeseydim burada ev almazdım. Evim de ev sahibimin üzerine.
Burayı kendi vatanım gibi biliyorum. Şu anda İnegöl’de bir elektrik
şirketinde çalışıyorum.”
“ESED HÜKÜMETİ KİMYASAL SİLAH KULLANDI”
Munaf Akili, “İki kere benim oğlum kimyasal silahtan zehirlendi ama
Allah öldürmedi, oğlum normal silahla öldürüldü. Humus, Şam ve
Halep’te kimyasal silah kullanıldı. Daha önceden de kullanıldı bu
kimyasal silah. Amaçları oradaki kimyasal silahları alıp İsrail’in
himayesine vermek.
“TÜRKİYE’Yİ UNUTMAYACAĞIZ”
Alsasa, “Savaş bittiğinde döneceğiz ve asla Türkiye’yi
unutmayacağız. Esed gittiği zaman hemen bir çırpı da her şey güllük
gülistanlık olacak diye bir şey yok”.
“TÜRKİYE VATANDAŞI OLMAK İSTİYORUM”
Akili ise, “Ben Türkiye vatandaşı olmak istiyorum. Gitsem de
ziyaret için gideceğim ama burada kalmak istiyorum. Şehit olan
oğlumdan, annemi ve babamı alıp Türkiye’ye hicret etmesini
istemiştim. Türkiye ve İnegöl’ü çok seviyoruz”.
“GERÇEKTEN İNSANIN VATANI APAYRI BİR ŞEY”
Duha Nayal, “Gerçekten insanın vatanı apayrı bir şey. Ondan dolayı
geri döneceğiz. Burada herhangi bir problemimiz yok”.
(İHA)