Mükemmel eş olmak için
Abone olDüğün, balayı telaşı sona erdi. Artık eşinizle yeni evinizdesiniz,ya bundan sonrası..
Amerikalı yazar çift Linda ve Charlie Bloom, ‘Keşke Evlendiğim
Zaman Bunları Bilseydim’ başlıklı kitapta evlilikle ilgili 6
gerçeği şöyle sıralamış:
1- Birini ölesiye severken, aynı zamanda ondan öldüresiye nefret
etmek mümkündür.
2- Eğer eşiniz yanınızda olmayınca kendinizi mutlu
hissetmiyorsanız, onunla asla mutlu bir evlilik
sürdüremezsiniz.
3- Nerelerde hata yapıldığını araştırmak yerine, her şeyi doğru
yapmaya odaklanmak çok daha akıllıca bir davranış olur.
4- Cinsel birleşmenin kusursuzluğu evliliği mükemmel yapmaz, ama
doğrusu yararı da vardır.
5- Karşı cinsten bir yabancıdan hoşlanmak evliliği bitirmez, sadece
biraz zedeler.
6- Eğer eşiniz bir meseleyi önemli buluyorsa, onun gerçekten önemli
olduğuna inanmak zorundasınız.
Sırlar açıklanmalı mı?
Eşinizle, uzunca bir flört dönemi yaşamış olsanız da aynı çatı
altında evli bir çift kimliğine bürününce, birbirinizi çok da iyi
tanımadığınızı fark edeceksiniz. Eskilerin bir sözü vardır; ‘Erkek,
evinde pijamasını giyip koltuğuna oturmadıkça, onu yeterince
tanıyamazsın’ derler. Bu sözlere kulak vermek gerek. Evlendiğiniz
kişi, önceleri size hep olumlu yanlarıyla kendini gösterdi. Onun
özel alışkanlıklarını, birlikte yaşamaya başlamadan önce bilmeniz
biraz zor.
Yeni hayatınızın ilk günlerinde, birbirinize geçmişinizden söz
edeceksiniz. Çocukluk yılları, aileler, akrabalar, arkadaşlar bir
bir anlatılacak. Bu arada eşiniz belki ilk aşkınızı öğrenmek
isteyecek. Belki siz daha önceki duygusal ilişkilerinizi eşinize
anlatmaktan kaçınacaksınız. Tabii siz suskun kaldıkça eşinizin
merakı artacak ve sizi konuşmaya zorlayacak. Aynı durum sizin için
de geçerli. Eşinizin geçmişini ayrıntılarıyla öğrenmeye hak
kazandığınızı düşünecek ve soruları peş peşe sıralayacaksınız.
Geçmişin muhasebesi yapılırken kadın da erkek de çok dikkatli
olmalı. Kaçamak cevaplar yerine gerçekleri fazla ayrıntıya girmeden
anlatmalı. Hiçbir sır, karı kocanın arasına girmemeli. Belki bazı
gerçekleri gizleyerek o gün için durumu idare etmiş olabilirsiniz.
Ama eşinizin her şeyi başkalarından öğrenmesi ihtimalinin yüksek
olduğunu da unutmayın.
Kadının da erkeğin de geçmişte kalan yaşantısının yeni yaşantıya
gölge düşürmesi, mutluluğa darbe vurur. Bu nedenle kadının da
erkeğin de olgunluk gösterip, geçmişteki olayları önemsememesi iki
tarafın da lehinedir.
Şimdi gösteri zamanı
Yeni evli her genç kadın, ev yönetiminde usta olduğunu kocasına
kanıtlamak ister. Çalışan kadın da, evinde oturmayı tercih eden
kadın da aynı hevesle, ev yönetimine kendini adar. Daha önce de
belirttiğimiz gibi, yeni evli çiftler, bir süre yabancılık
çekerler. Bu dönemde kadın, eşinin sevdiğine inandığı yemekleri
sunmayı dener. Onun çayını kaç şekerli içtiğini, sofra
alışkanlıklarını bir çırpıda öğrenip sanki kırk yıllık evliymişler
gibi eşinin her isteğini o daha bir şey söylemeden yerine getirmeye
çalışır. Çocukluğunda her gün arkadaşlarıyla oynadığı ‘evcilik
oyunu’nu tekrarlar gibidir.
Erkek de kadından geri kalmaz. Eşinin yaktığı yemeği, ‘Çok lezzetli
olmuş’ diyerek yemeye çalışır. Evde yaptığı her düzenlemeyi
beğenmiş görünür. Eşinin isteklerini yerine getirmek için çaba
harcar.
Bir süre sonra kadın da erkek de bu evcilik oyunundan sıkılmaya
başlar. İlk şikayet kadından gelir: ‘Gün boyu onu memnun etmek için
çalışıp çabalıyorum. Eve bir karış suratla geliyor, bir tatlı sözle
gönlümü almayı denemiyor. Ben bu evin kölesi miyim?’
Erkeğin de kendi açısından şikayetleri peş peşe sıralanır: ‘Doğru
dürüst yemek pişirmesini öğrenemedi. Annemi kendine örnek alsa
ya... Akşamları, ben yorgun argın eve geliyorum. Hanımefendi
benimle hiç ilgilenmiyor. Bir köşeye çekilip oturuyor.’
Aslında yeni evli bir çiftin birbirinden bu kadar çabuk şikayete
başlaması pekala önlenebilir. Evliliği bir oyun diye düşünüp,
rolünü başarıyla oynamaya çalışmak, kısa zamanda bu başrol
oyuncularını yorgun düşürür. Kadın da erkek de mükemmel eş rolüne
kendilerini kaptırmak yerine doğal davransalar, kısa sürede
şikayete başlamazlar.
Evlilikte kadının da erkeğin de sorumlulukları eşit olarak
paylaşmayı baştan kabullenmeleri, çok şeyi değiştirir. Kadın,
sadece pişirdiği yemeklerle, ev içindeki düzenlemelerle yuvasının
mutluluğunu sağlayacağını düşünmemeli. Erkek de sadece evde her
işinin görülmesinin yeterli olacağına inanmamalı. Evlilik, aynı
zamanda bir ortaklıktır. Kadın, eşinin yemeği kadar düşünceleriyle,
sorunlarıyla ilgilenmeli. Karı-koca, birbirlerinin zevklerini
paylaşmalı. Evde, iki arkadaş gibi dertleşip, sorunları birlikte
çözmeli.
Aile büyükleri
Yeni evliler için önemli sorunların başında iki tarafın aileleri
geliyor. Özellikle kayınvalide-kayınpeder meselesi hiç ihmale
gelmez. Kayınvalidelerin gelinlerini sevemedikleri, damatlarını her
zaman el üstünde tuttukları söylenir. Kimi ailelerde bu sözleri
doğrulayan olaylar yaşanır... Kimilerinde ise gelin-kaynana,
herkesi kıskandıracak derecede mükemmel bir ittifak içine girerler.
Siz bütün bu anlatılanlara kulak vermeyin. Eşinizin ailesiyle
mesafeli ama olumlu bir ilişki başlatın. Eşinizin annesi, evinizde
size akıl vermeye, bazı düzenlemeler yapmaya kalkışırsa, eşinizin
bu tür değişikliklerden hoşlanmayacağını belirtip, kayınvalidenin
kalbini kırmadan meseleyi geçiştirin. Sizin anneniz, damadına
hükmetmeye kalkışırsa, onu da engellemek için elinizden geleni
yapın. Aile büyüklerinin size hükmetmelerine izin vermeyin. Bu
arada siz de, eşiniz de ‘bizim ev’ denildiği zaman yıllarınızı
geçirdiğiniz baba evini değil, yeni eşinizle birlikte kurduğunuz
yuvayı aklınıza getirin. Hiçbir erkek, eşinin ‘Bizim evde şu olur,
bu olur’ diye söz etmesinden hoşlanmaz. Ve tabii hiçbir kadın da
kocasının ‘Bizim aile’ diye kendi ailesini ön plana çıkarmasını
doğru bulmaz. Evliliğinizde mümkün olduğu kadar az sorun yaşamak
istiyorsanız, önce ev dediğiniz yerin, eşinizle paylaştığınız yuva
olduğunu aklınızın bir köşesine yazın.