Müjde konuklarına ne yapıyor?

Abone ol

Müjde Ar NTV'deki programına katılanlara ne yapıyor. Kendi anlattı...

NTV’de ekrana gelen ''Haydi Gel Bizimle Ol'' programına sunucu olarak katılmasıyla, ortalığı yine toz duman etti. Her söylediği söz olay oldu. Bu kadın yıllar geçtikçe daha güzel, daha muhalif ve ağzından çıkanlar da daha lezzetli oluyor.

İşte Müjde Ar'ın söyledikleri:

ASLINDA TELEVİZYONU SEVMEM

Aslına bakarsan, ben bu televizyon işlerini sevmem, yaptığım her işte canım sıkıldı. Ayrı bir dünya, insan ilişkileri çok yıpratıcı, süratli ve çok çabuk değişiyor. Bugün ''Merhaba'' dediğiniz adam ertesi gün size selam vermiyor.
Sinemada ise kalıcı bir iş yapmanın heyecanı, zevki, emeği, yüreği var. O yüzden ben neredeyse TV defterini kapatmıştım. Neticede ben bir tiyatrocuyum, sinema oyuncusuyum, şarkı söyleyebiliyorum, kabereciyim, yazı yazabiliyorum, elim kalem tutuyor... Kendini methetmek gibi algılanmasın ama yapabilecek işlerim var. Bugüne kadar gelen bütün tekliflere bu yüzden ''Hayır'' dedim. NTV’nin havasından mıdır, suyundan mıdır, başka bir hava var. Burada kendimi ilk görüşmeye geldiğim gün evimde gibi hissetmiştim. Böyle olunca yaptığınız işe heyecanınız artıyor. Programın 15. dakikasında öyle bir mail yağdı ki, ilk reklam arasında kıyamet kopuyordu. İnsanlar bu işi sevdiler.


5 SAAT TOPLANTI YAPILIYOR

Bütün hafta medyayı takip ediyorum. Ayrıca dördümüz (Müjde Ar, Çiğdem Anad, Pınar Kür, Aysun Kayacı) en az beş saatlik bir toplantı yapıp konuşacaklarımızı belirliyoruz. Bu arada, insanlar arayıp, ''Bizi niye konuk etmiyorsunuz?'' demeye başladı.

Bugüne kadar dokuz program çektiniz. Hangisini söylemek içinizden geçiyor; ''Allah kahretsin, nereden kabul ettim?'', ya da ''Aman iyi ki çekiyoruz bu programı, bana çok iyi geldi?''

İKİNCİ PROGRAMA KONUK BULAMADIK

Biz daha ikinci programa konuk bulamadık. İlk Cem Yılmaz çıkmıştı, ''Sizinle o bile baş edemedi'' dediler. ''Bu bir sıkıştırma programı değil'' diye ikna etmeye çalıştık. Konuklardan bir ikisinin ciddi anlamda tedirginlikten dizleri titriyordu program sırasında.

DİZİ TİTREYENE NE YAPIYOR?

Ne yapacağım, masanın altından dizini tutuyorum.

HEP KOMİK MİYDİ?

Çocukluğumdan beri böyleyim. İlkokul ikinci sınıfta, sözlüye kalktım. Tek kelime edecek durumda değilim. Tesadüfen Aysel (Aysel Gürel annesi) de okula gelmiş, kapı aralığından bakıyormuş. Ben sanki biliyormuş gibi olayı bir anlatmaya başlamışım, bütün sınıf gülmekten yerlerde... Bu anlamda gerçek Müjde ile geç tanıştı halk. Oyuncu Müjde Ar başka. Gerçek Müjde bu, canlı yayında ekranda gördüğünüz.

YILLAR İLERLEDİKÇE...

Yaşlanmak değil, olgunlaşmak... Tabii yıllar geçtikçe söyleyeceklerinin artmasıyla birlikte, söylemlerinizin şekli de değişiyor. Çünkü siz değişiyorsunuz. Bir de, yaş ile birlikte ''İster beğensinler, ister beğenmesinler'' demeye başlıyorsunuz. 25-30 yaşlarında öyle değildim. Oyuncu Müjde olarak mücadele ettiğim çok şey oldu. Kadın olarak bu işi yapmak başlı başına bir zorluk, medya ile baş etmek ayrı bir mesele. Ama bir umursamazlık oluyor, o da 50’sinde geliyor.

ŞU ANDA 52 YAŞINDA

Ben bir yazı okumuştum. Kadınsal telaşların 50 yaş ile birlikte tamamen kaybolduğunu yazıyordu. İçimden dedim ki, ''Ulan böyle şey olur mu?'' 49’da var, 50’de yok. Çok doğru, müthiş bir rahatlık geliyor üstüne. Kim ne derse dersin, ''Şişmanlamışsın'', ''Sizi daha kötü gördük'' umrunda değil. Ben bu hayatta iyi bir insan olarak kalabildim mi, 50’me gelip sorduğum soru budur.

YA 10 YIL SONRA...

Sanırım hayatına biraz daha delirmiş olarak devam edecek. Ben annemin kızıyım. Delirirsem deliririm. Kime ne? Ben o tezgâhtan çıktım. Ama Aysel olmak kolay bir şey değil. Onun kadar delirebilmek çok zor. Onun kadar dolu, onun kadar donanımlı olmak lazım. Onunla o yarışa da giremem.

Kaynak: Milliyet

Günün Önemli Haberleri