Kendimi
severim…
Ama tapmam!
Hatalarımı da
severim…
Ama tekrar
etmem!
Biri söylüyor diye yazmam,
birilerinden korktum diye de fikrimi söylemekten
vazgeçmem…
“Benim doğrularımdır tek
doğru” diye diretmem…
Doğruyu ararım, bulurum,
sonra söylerim…
Bazen bulduğum yanlış
çıkar, hiç çekinmeden özür de dilerim…
Çabuk yola gelirim ama
boyun eğmem…
İnatlaşırım
ama yanlışa doğru demem…
Doğrularıma da, laf olsun
diye, “yanlış” dedirtmem!
Kimsenin doğrusunu da
mutlu olsun diye sevmem!
Beni tanıyanlar
bilir…
Bir şeyden vazgeçtiysem
bir daha geri dönmem…
Belki bedenen dönerim de,
ruhen asla sahiplenmem…
Seviyorum diyorsam,
harbiden seviyorumdur, yalandan sevdiğimi söylemem…
Öyle herkese “Seni
seviyorum” falan demem…
Zaten çok sevdiklerime
“Seni seviyorum” demeyi, “İyi ki varsın” demeye tercih
etmem…
E bu durumda seviyorsam,
anlarsın!
Neyse…
Konuyu
uzatmadan…
Bazılarınız zil takıp
oynayacak, bazılarınız kınacıda kına bırakmayacak ama bir müddet
siyaset yazmayacağım…
Hah! Hemen klavyeye
saldırma!
Saçma sapan mailleri de
okumayacağım!
Yorumlara da
bakmayacağım!
Ruhumu sorguya
çekeceğim…
Gerekiyorsa cezasını
keseceğim ve veya ödüllendireceğim…
Beynimden geçen cümleleri
sıraya dizip, sizin beyninizden geçenlerle
karşılaştıracağım…
Tamam tamam…
Sadece tahminde
bulunacağım…
Yoksa ben beyin okumaktan
ne anlayacağım!
Âşık olacağım,
ayrılacağım, ağlayacağım, mutlu olacağım, kahkahalara
boğulacağım ama artık gına getiren, her
geçen gün çirkinleşen siyasete bir müddet ben dâhil
olmayacağım…
Ne halleri varsa görsünler
diyeceğim…
Hiçbirini izlemeyeceğim,
dinlemeyeceğim…
Yüreğimin sesine kulak
verip, onun götürdüğü yere gideceğim…
Size de, “Gelin benimle”
diyeceğim…
Ama asla ısrar
etmeyeceğim…
Bir müddet kalbimin ıslak
sokaklarında ıslık çalarak yürüyeceğim…
nsrnylmz@gmail.com