Mühürsüz Kuran-ı Kerim almayın!
Abone olKur'an-ı kerim basmak ve satmak bu kadar kolay olmamalı, yüce kitabımızı ticarete alet edenler mutlaka durdurulmalı!
Sahaflar Derneği Başkanı Adil Sarmusak “piyasadaki
Kur'an-ı kerim ve meallerden çok rahatsızım” diyor
“şöyle ki adam oturuyor klavyenin başına yazıyor. Yayınevi
basıyor, kitapçılar satıyor herkes para kazanıyor. Eskiden
satıcılar Kur'an-ı kerimin fiyatı gibi bir kelimeden haya eder,
“hediyesi” gibi zarif bir tabir kullanılırlardı. Şimdi “Kur'an'da
indirim damping” pankartları asılıyor. Müşteriye diyoruz
ki bak kardeşim piyasada bir sürü korsan baskı var, sen onu alma,
bunu al. Kur'an-ı kerimin de korsanı mı olurmuş diyor bize
kızıyorlar. Korsandan kastım Mushafları tetkik heyetinin
mühürlemediği nüshalar... Şu anda yüz Kur'an-ı kerim satılıyorsa ne
yazık ki sekseni böyle...
MEALDEN GEÇİNİYORLAR
Son yıllarda mealli, yok kelime mealli Kur'anlar basıldı. Rengarenk
yazılarla donatılan mushaflar piyasayı sardı. Ki bunların hiçbiri
Mushafları Tetkik Heyetinden “olur” alamaz. Her
kelimenin altını çizmiş sarı, kırmızı, mavi renklerle boyamış, güya
kelimenin Türkçe karşılığını yazmışlar. Hepsi (mek)li (mak)lı
mastar. Kelimeler manayı karşılamıyor adeta google tercümelerine
benziyor. Velev ki o ayette geçen beş on kelimeyi biliyor olsanız
bile mana veremezseniz. Hele hele hüküm çıkarmaya kalkarsanız Allah
muhafaza! Geçen Hocaefendinin biri Kur'an-ı kerimi meallerden
anlayamayacağımızı güzelce anlattı. Cemaatten biri sinirlenmiş
geldi bana “bu hocanın adı ne şikayet edeceğim. Mealden
Kur'an-ı kerimi niye anlayamayacak mışız?” -İyi ama sen
ben, meallerden muradı ilahiyi anlayabilsek Kur'an-ı kerim nasıl
mucize olabilir ki? Bir kere Kur'an ona buna değil yüzü suyu
hürmetine kainatın yaratıldığı Resul-i Ekreme indirildi, o ayeti
Efendimiz (Sallallahü aleyhi ve sellem) nasıl tefsir ettiler acaba?
Kur'an-ı kerim kıyamete kadar her devre hitap edecek. Büyükler bir
fatiha suresini bir ramazan-ı şerif anlatıyor bitiremiyorlar.
Mealdeki üç beş kelime ile hangi sırra vakıf olabiliriz ki?
LATİNCE FURYASI
Sonra geliyor, Latincesini istiyorlar. Efendi Latince olmaz bak
şuraya yazıyorum dışişleri... Bir nokta koydum oldu diş işleri...
Tılar, zılar, sadlar, datlar, halar, hılar, ayınlar, gayınlar...
Arapçada üç tane “he” var ve üç tane ayrı
“se”. Halık “hı” ile yazılır
mesela... “Yaratan!” Ama sen Latinceden okursan
“berber” manasına gelir haşa. Bizden çıkıyor,
gidip başkasından alıyor... Var mı? Var... Derdi para olan alıyor
satıyor. Doğrusu gençler daha anlayışlı, yaşlılara söyleyince biz
harf devrimine karşıyız sanıyorlar. Ne alakası var, konumuz
Kur'an-ı kerimi doğru okumak. Tabelalardaki gazetelerdeki harfleri
mevzu etmiyoruz ki burada... Bakın yeryüzünde bir tane bile
Mushaf-ı şerif kalmasa hafızlarımız bir araya gelir yeniden
yazarlar. Kur'an-ı kerim kıyamete kadar bozulmayacak amenna...
Ancak yine de Kur'an-ı kerimin korunması hakkında bir kanun
çıkmaması esef verici. Bu ne ya? Rengarenk kelime kelime boyamalar,
kafalarına göre tercüme edip basmalar...
ESKİDEN MÜMKÜN MÜYDÜ?
1980'e kadar, Diyanet İşleri Başkanlığı Kur'an-ı kerimleri harf
harf satır satır tetkik ederdi. Bir hattat sadece bir sayfa yazar,
götürür inceletir. İki sayfa götürse hayır derler “o yarına!” Olur
ya dikkatleri dağılır, gözden kaçar. Neticede bütün sayfalar tek
tek kontrolden geçtikten sonra “basılabilir” izni çıkar. Bu arada
matbaa da kontrol altında tutulur, formalar saygı ile taşınır, her
mushaf tek tek mühürlenir. Tayyar Altıkulaç zamanında daha şümullü
bir Diyanet Teşkilat Kanunu hazırlandı. Cumhurbaşkanlığı bunu veto
etti. Meclis ilaveler yapıp geri yolladı. O zamanlar Çankaya'nın
ikinci defa geleni onaylama mecburiyeti var. O da tuttu Anayasa
Mahkemesine verdi. Mahkeme kanunu iptal etti.
Şimdi kanunun ne eskisi kaldı, ne de yenisi. Eski kanuna göre
Mushafları İnceleme Kurulunca tasdik edilmeyen Kur'an-ı kerimi
basan (doğru olsun, hatalı olsun) 2.5 yıl hapis yatardı ve elindeki
nüshalar müsadere edilirdi. Bugün hiçbir müeyyide yok, ciddi bir
boşluk var. Müessese lütfedip diyanete sunarsa onay alıyor,
alamazsa da fark etmiyor, işine bakıyor. Zaten bu kelime meallileri
filan götürüp kurula sunamazlar. Bu konuda yazılar yazmıştım.
Sonunda Diyanet İşleri Başkanlığı bir adım attı. Hattatlar,
bilgisayarcılar, akademisyenler bir araya toplandık. Konu geldi
dayandı bilgisayara. Klavye ile mushaf yazılabilir mi acaba? Halen
kullanılan Arap harflerinin fondları Hollandalı bir müsteşrik
tarafından hazırlanmış. Marmara Üniversitesinden gelen uzmanlara
göre bununla hüsnü hat mümkün olamaz asla. Düz yazı olarak
yazılıyor ama bize uygun değil. Eğer hattatlar ve programcılar bir
araya gelir de çalışırlarsa iki yıl gibi bir süre zarfında uygun
bir program hazırlamak mümkün.
BARİ KONTROLLÜ BASILSIN
Matbaa biliyorsunuz bize hayli geç girdi. İbrahim Müteferrika ile
1726 yılında... Niye? Çünkü 300 binden ziyade insan bu iş ile
geçiniyordu da ondan. Teknolojiye direnemiyorsun, gelip yerleşiyor
sonunda. Bugün bilgisayarın önüne geçmek kabil değil, ama kontrolü
de elden bırakmamalı. Nitekim Diyanet artık bilgisayarlarla dizilip
basılan nüshalarda hattın güzelliğine zarafetine bakmıyor. Doğru
okunuyor mu okunuyor. Öyleyse tamam. Malum Avrupa ressamlar
yetiştirmiş bizimkiler ise hattatlar müzehhipler. Yazı sanata
dönmüş adeta. Bu güzel geleneği devam ettirmezsek yazık olur valla.
“Kur'an-ı kerim Mekke-i Mükerreme'de nazil oldu,
İstanbul'da yazıldı, Kahire'de okundu” denirdi malum.
Korkarım artık Mekke'de nazil oldu klavye ile yazıldı denecek
bundan sonra.
KAZANÇ UĞRUNA
“Artık yeter. Bu mealler mutlaka engellenmeli”
diyen Sahhaflar Derneği Başkanı Adil Sarmusak, “Birileri
anlamıyor, anlamadıklarını yazıyorlar. Hele akademisyenler ulu orta
sallıyor. Kanunlar nezdinde hiçbir sorumlulukları yok zira. Hatta
bazı yayınevleri şu anda hayatta olmayan zatların isimlerini de
kullanıyor. Biz biliyoruz zikrolunan zat hayatında iken böyle bir
meal yazmadı ama bu tür sahtekarlıklar sürüp gidiyor. Kandır
kandırabildiğin kadar. Kur'an-ı kerimde bir tane Yasin-i şerif var
ama piyasada kırk tane... Mübinli Yasin, Dini mübinli Yasin, Mübin
dualı Yasin. Büyük dualı Yasin, Nurlu Yasin, Bağışlanma dualı
Yasin, Tevbe dualı Yasin, Şifalı dualı Yasin, 41 Yasin. 444 Dualı
Yasin... Zelzele Dualı Yasin, Hepsinin derdi para...” diye
konuştu