Muhtırayı Demirel'e ulaşıtıramadı
Abone ol12 Mart muhtırasının 34. yıldönümü. Her yıl dönümlerinde darbe anıları yeniden canlanır. Darbe metninini okuyacak dönemin TRT spikerininin de bir anısı var.
Bugün 12 Mart Muhtırası’nın 34. yıldönümü. Türk Silahlı
Kuvvetleri’nin komuta kademesi, 1961 Anayasası’nın öngördüğü
reformları uygulayacak bir hükümet kurulması için siyasi hayata
müdahale etti. Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç ve üç kuvvet
komutanının imzasını taşıyan 12 Mart 1971 tarihli muhtıra metni,
Türk siyasi hayatında önemli değişikliklere yol açtı. Başbakan
Süleyman Demirel istifa ederek hükümetten ayrıldı. 12 Eylül 1980
darbesine giden yolun temelleri de o günlerde atıldı. Milyonlarca
kişinin hayatını değiştiren muhtıra metnini radyodan spiker Çetin
Çeki okudu. Darbe karşıtı, liberal görüşlü bir isimdi; ama
Ankara’daki radyo binasına en yakın o oturduğu için acilen işe
çağrıldı ve muhtırayı okumak zorunda kaldı. Çetin Çeki, askerler
radyoya gelip muhtıra verileceğini söylediklerinde, gizlice
Demirel’i aradıklarını; ancak bir türlü ulaşamadıklarını
belirtiyor. Darbelere niye soğuk baktığını ise şöyle anlatıyor:
“1964’te TRT’de eğitime başladığımda Radyoevi’nin duvarlarında,
Talat Aydemir’in darbe girişiminden kalma kurşun izleri vardı.
Yönetim, bilinçli ya da bilinçsiz duvarları tamir ettirmiyordu.
Kurşun izleri, başımızda sürekli ‘Demokles’in kılıcı’ gibi
sallanıyordu.” Çetin Çeki, 1965’ten 82’ye kadar TRT’de çalıştı. Şu
anda Efes Pilsen Spor Kulübü’nün asbaşkanlığını yürütüyor. 1982’de
spor haberleri müdürüyken, TRT’den ayrılıp Anadolu Grubu’na geçmiş.
Muhtıra döneminde yaşananları Zaman’a anlatan Çeki, o günlerin bir
daha yaşanmaması temennisinde bulunuyor. “60’lı yıllarda geleceğe
umutla bakması gereken bir nesil, siyasi çekişmelerin
olumsuzluklarını yüreğinde hissetti. Askerin müdahalesiyle
birlikte, sosyal demokrat bir iktidarın yönetime geleceğine
inanılıyordu; ama tam tersi oldu. Hatta, dönemin etkin
isimlerinden, Yön dergisini çıkaran Doğan Avcıoğlu, Genelkurmay
Başkanı Tağmaç’ı solcu zannediyormuş.” diyor. Muhtıra günü Çetin
Çeki evden özel olarak çağrılmış. Olağanüstü şeyler olacağını
hissettiklerini söylüyor: “Evim TRT’ye yakın diye çağırdılar beni.
Sadece birkaç km mesafedeydi. Haber müdürlüğüne gittiğimde acayip
bir şeyler olduğunu fark ettim. Haber Müdürü Doğan Kasaroğlu,
askerlerin muhtıra yapacağını söyledi. Benim üzerimde siyah bir
pantolon ve yeşil kazak vardı. “Komutanlar senin ağzından ihtilal
yapacaklar. Bu kıyafetle ortalıkta gözükme. Gayri ciddi görüntün
onları rahatsız eder.” dedi. Sonra muhtıra metni mumlu kağıda
yazıldı. Ben kontrol edip yanlışları düzelttim. Periyodik olarak
yayınlanan 13.00 haber bülteninde de hiçbir şey olmamış gibi
muhtıra metnini okudum.” Çeki, stüdyoya girmeden önce olaydan
haberi olmayan arkadaşlarına, “Birazdan darbe yapacağım.” diye
takılmış. Espri zanneden arkadaşları kahkaha atmış. Birkaç dakika
sonra Çeki’nin ihtilali haber veren sesini duyunca gerçeğin farkına
varmışlar. Çetin Çeki, muhtıra metnini okumadan önce askerlerden
habersiz Başbakan Demirel ve Özel Kalem Müdürü Muammer Ekonom’a
ulaşmaya çalıştıklarını; fakat bir türlü başaramadıklarını
kaydediyor. Muhtıranın ardından TRT’de işler değişmiş, radyonun
başına Orgeneral Musa Öğün geçmiş. Askerlerin gözetimi altında
yayın yapmanın zorluğuna dikkat çeken Çeki, şunları ifade ediyor:
“Sana biçtikleri elbisenin içinde hareket etmek zorundasın. Bir
keresinde sol örgütün silahları yakalanmış. Haber, TV’de
yayınlanacaktı. Montajını yaparken Musa Paşa geldi, haberin özel
bir şekilde verilmesini istedi. “Çeki, bu silahların isimlerini de
söyle. Bak bu Kalaşnikof, bu Tomson...” diye talimat verdi. Paşa,
Ersin Sağman isimli bir arkadaşımızı ‘aşırı solcu’ diye kovmuştu.
Sağman daha sonra reklamcı oldu, çok para kazandı. Musa Paşa’yı
nerede görse elini öpüp teşekkür ediyordu. “Paşam, beni iyi ki
kovdunuz. Yoksa hayatta bu kadar para kazanamazdım.’ diyordu.”
Çetin Çeki, askerliğini muhtıradan 1,5 yıl sonra Ankara’daki Foto
Film Merkezi’nde yapmış. Vatani görevi sırasında birçok ilginç olay
yaşamış: “Ben askerdeyken Genelkurmay 2. başkanı Adnan Ersöz’dü.
TRT’nin talebiyle izinli olarak haber okumaya devam ettim. İznimi
imzalayan Adnan Ersöz, bir gün yanında başka komutanlar varken,
beni TV’de haber okurken görmüş. ‘Bu adam askerlik yapmıyor muydu?’
diye sormuş. İznimi kendisinin imzaladığını unutmuş tabii. Sonra
foto film merkezine durumu öğrenmek için yazı göndermişler. Ama o
yazı ben terhis olduktan birkaç ay sonra ulaştı.” Önce AP bölündü,
sonra muhtıra geldi Türkiye, 1970 yılına yaklaşırken askerî
müdahalenin ayak seslerini duymaya başladı. 1969 seçimlerinden
Adalet Partisi tek başına iktidar çıktı. Ancak, DP’lilerin siyasal
haklarının iadesi konusundaki görüş ayrılığı büyük bir grubun
partiden ayrılmasıyla sonuçlandı. Aralarında Ferruh Bozbeyli,
Yüksel Menderes ve Sadettin Bilgiç’in de bulunduğu 69 milletvekili
ve senato üyesi Demokratik Parti’yi kurdu. Bu bölünme, hükümetin
Meclis’teki temsil oranını düşürdü. Öğrenci hareketleri de nitelik
değiştirmiş, çeşitli gruplar silahlı eylemlere başlamıştı. İşçi
eylemleri huzursuzluğun bir başka göstergesiydi. Ülkenin içinde
bulunduğu durum, AP’yi Demokrat Parti’nin devamı olarak gören ve
bir türlü kabullenmeyen orduyu da etkiledi. Silahlı Kuvvetler,
taleplerini yüksek sesle ifade etmeye başladı, ‘askerî müdahale’
söylentileri yaygınlaştı. Ve 12 Mart 1971’de Türk Silahlı
Kuvvetleri’nin üst yönetimi hükümete bir muhtıra verdi. Genelkurmay
Başkanı Memduh Tağmaç ile kuvvet komutanları Faruk Gürler (Kara),
Muhsin Batur (Hava) ve Celal Eyiceoğlu’nun (Deniz) imzasını taşıyan
muhtırada, Parlamento ve hükümetin, ülkeyi anarşi ortamına soktuğu
ileri sürülüyordu. Anayasanın öngördüğü reformların
gerçekleştirilmediği belirtilen muhtırada, partilerüstü bir
hükümetin kurulması isteniyordu. Aksi takdirde, Silahlı
Kuvvetler’in idareyi üzerine alacağı vurgulanıyordu. Muhtıra, aynı
gün radyodan yayınlandı. Bunun üzerine, Süleyman Demirel
başbakanlık görevinden istifa etti. Yeni hükümeti kurma görevi
CHP’li Nihat Erim’e verildi. 25 kişilik ‘partilerüstü’ kabinede AP
ve CHP’nin yanı sıra Meclis dışından da 14 bakan görev aldı. Emre
Soncan/Zaman