Muhteşem Yüzyıl'da bu hafta ölüm var!

Hürrem Sultan, Firuze olduğunu düşündüğü masum bir cariyeyi öldürmeye teşebbüs ediyor. Diğer taraftan Sultan Süleyman, Firuze’nin gözdeler katına çıkmasını emrediyor. Doğu seferinde başarılara imza atan İbrahim Paşa ise kibrine yenik düşüyor ve gelen belgeleri “Serasker Sultan” olarak imzalamaya başlıyor. İskender Çelebi, İbrahim Paşa’nın bu açığını Sultan Süleyman’a ulaştırıyor. Mustafa, Manisa’dan ayrılıyor ve saltanat vekili olarak İstanbul’a geliyor.

Hürrem, Süleyman’la halvete giren cariyeyi yakaladığını sanmaktadır. Ancak son anda yetişen Afife, duruma müdahale eder ve cariyeyi korumaya alır. Hürrem kendisine karşı oynanan bu oyunun farkında değildir. Bu yüzden o cariyeden kurtulmanın yollarını arar.

Süleyman, Doğu seferine çıkmak üzere son hazırlıkları yapar. Süleyman, gitmeden Afife’yi çağırtır ve Firuze’nin gözdeler katına alınmasını emreder. Hatice, Mahidevran ve Afife, Firuze’nin ifşa olmaması için yeni bir plan kurarlar.

Hürrem’i üzecek başka bir olaysa oğlu Cihangir’in rahatsızlığıdır. Cihangir ağrılar içinde kıvranırken bir kişi dışında kimse derdine şifa bulamaz. Bu kişi Firuze’den başkası değildir. Hürrem bilmeden kendi düşmanını dairesine alır.

Mustafa, İstanbul’a doğru yola çıkmadan Helena’yı ziyaret eder. Helena’ya asker olduğunu ve sefere katılacağını söyler. Helena buna çok üzülür. Bu ayrılık ikili arasındaki aşkın da gün yüzüne çıkmasına neden olacaktır.
 
Doğu seferinde olan İbrahim ise, Van kalesini alır ve Şah Tahmasb’la karşılaşmak için Tebriz’e yürümeye karar verir. Bunun üzerine askerler huzursuzlanır ve Süleyman’ın ordunun başında olmasını ister. Sultan Süleyman ise yola çıkmış ve Konya’ya varmıştır. Süleyman, Mevlevi türbelerini ziyaret eder. Bu sırada İskender’in, İbrahim Paşa’nın kibrini ve hatalı kararlarını anlatan mektubu Süleyman’a ulaşır.

Hürrem, Firuze’nin aradığı cariye olduğunu fark edebilecek mi? İbrahim Paşa ve Süleyman arasındaki bağlar kopacak mı?