Muhtar'ı zengin eden tünel sorusu
Abone olTürkiye yıllarca Reha Muhtar'ın "Tüneli kaçmak için mi kazdınız?" sorusuna güldü. Çoğu insan Muhtar'ı bilgisizlikle suçladı. Oysa Muhtar'ın sorudaki amacı farklıydı.
Show TV'de haber spikerliği yaparken ağır eleştirilere mağruz
kalan Reha Muhtar'a cezaevinden kaçan mahkumlara sorduğu "Tüneli
kaçmak için mi kazdınız?" herkes gülmüştü. Oysa Muhtar'ın bu sorusu
sadece bir oyundu. Bekir Hazar'a göre Muhtar, bu soruyla
olmuştu.
Çok sık karşılaştığım sorulardan biri; "Reha Muhtar, nasıl bir
adam?... Ekrandaki gibi mi?... Haber sunarken sorduğu saçma sapan
sorular, onun saflığından ve cahilliğinden mi kaynaklanıyor?...
Cezaevi kaçkınlarına, tüneli kaçmak için mi kazdınız derken akıl
yetmezliğini mi ortaya koyuyor?...." vs..vs...
Cahil mi diye sorulan adam yıllarca Atina'da dış politika
muhabirliği yaptı... İngilizce, Almanca, Yunanca biliyor. Siyasal
mezunu... Bir profesörün oğlu.
Alman basın enstitüsünün, ileride büyük gazeteci olabilir diye ışık
görüp daha çocukken alıp götürdüğü, bedava okutup eğittiği iki
adamdan biri... Diğeri de Ufuk Güldemir...
Adam bu... Potansiyeli de bu...
Peki neden tüneli kaçmak için mi kazdınız... Ve bunun gibi onlarca
saçma sapan sorular çıkardı ağzından?...
Bu bir tercih meselesi... Reha, İstanbul'da oturan 12 milyon
insanın yarısı gecekonduda yaşıyor diye düşündü. Bu gecekondu
yığınlarının, sinemaya, bara, diskoteğe, Laila'ya, beş yıldızlı
otele, tiyatroya, Bodrum'a, Marmaris'e, Miami'ye gidemediğini...
Şeyşeller adası sahilerinde çılgın geceler yaşayamadığını
düşündü... Gecekondu yerine apartmanlarda, villalarda oturanların
ise gücü nispetinde yukarıda saydıklarımızı coşkuyla yaşadığını
hesapladı. Kendine ona göre bir format seçti.
Gecekondu sakinlerinin gidemedikleri yerleri alıp ekran vasıtasıyla
evlerine götürdü. Hayatı doyumsuz yaşayanlara ise, gittikleri
yerleri bir kez daha hatırlatarak ekrana çekti. Reyting yaptı.
Reha televizyonu bir eğitim aracı olarak görmedi. Eğitmek devletin
işiydi. Ben devlet değilim dedi. Manavdan bir farkım yok diye
düşündü. "Manav en çok hangi meyve satıyorsa vitrinine onu koyuyor,
o halde ben de manavım" dedi. Manavın bu halkı ne kadar eğitme
hakkı varsa, benim de o kadar diye düşündü. Televizyonun eğlence
tarafını seçti... Saçma sapan soruları bilinçli olarak sordu,
sabahın köründe işine koşup gece yarıları eve gelen donuk ve asık
suratlı yorgun insanları haberlerle bile eğlendirdi. Zaman zaman
dozu aştı. Show Haber Merkezi'ne gelen telefonların yarısı küfür
oldu. Hıncal Uluç "Bana gelen telefonlardan yüzde 80'i küfür
değilse artık okunmuyorum demektir" şeklinde yazmıştı nasılsa...
İzlenen adama övgü ve sövgü yapılırdı. Normaldi. İzlenmeyene ne
diye küfür edilecekti?.
Reha böyle yaparsam, hem izlenirim, hem kazanırım diyerek tercihini
yaptı. Ben patronlara komşu mu olmalıyım, yoksa CNNTürk, NTV
spikerleri gibi 5-6 milyara talim edip apartmanda mı oturmalıyım
diye kendine sordu. Sonunda boğazda patronlarına komşu olup 3-5
milyon dolarlık yalıya taşındı. Bir de cebinde arta kalan
milyonlarca doları taşıdı... Patronlar gibi yaşamayı seçti, her
akşam boğazdaki yalısının alt katındaki kapalı yüzme havuzuna girip
ter attı. 150 metrekare apartman dairesine hayır dedi.
Tüneli kaçmak için mi kazdınız diye sorarken, cevabını tabii ki
biliyordu?..
Cahil değildi.. Tüccardı...Ve en önemlisi iyi bir oyuncuydu. Zaten
en büyük hayalinin de Holywood'da bir filmde oynamak olduğunu
hiçbir zaman saklamadı.
Evet Reha nasıl bir adam diye soranlara cevabım bu... Adamı
beğenirsiniz, beğenmezsiniz... Tercih sizin...
YAZI:Beker HAZAR