Muhtar'ı gülme krizine soktular
Abone olGözler Bület Ersoy'daydı. Herkes ne diyeceğini merak ediyordu. Ancak televizyonlar basın toplantısını canlı yayınlamadı. Bu durum Reha Muhtar'ı gülme krizine soktu.
Reha Muhtar Bülent Ersoy'un basın toplantısını canlı vermeyen
televizyonları ayıpladı. Ersoy'un açıklamalarının neden canlı
verilmediğine ilişkin gerekçeler Muhtar'ı gülme krizine soktu.
-Dün öğlen, aradılar:
"Reha bey, sizi canlı yayına almak istiyoruz."
"Hayırdır" dedim "Yine hangi dağda kurt öldü?.."
"Efendim bazı haber televizyonu yöneticileri, Bülent Ersoy'un,
bütün Türkiye'nin merakla beklediği basın toplantısını canlı
yayınlamadılar...
Dediler ki, "Canlı yayında ya yanlış bir laf ederse... Sorumluluğu
biz alamayız."
Öyle bir gülmeye başlamışım ki, telefonda yarım dakika geçti ben
hâlâ gülüyorum...
Sonunda arayan arkadaş da benimle beraber gülmeye başladı...
GÜLME KRİZİ...
Son zamanlarda bu kadar uzun, bu kadar içten gülme krizine
yakalanmamıştım...
Gülmemin nedeni, yarı aydınların ve yarı cahillerin de bulunduğu
Türkiye'de, Bülent Ersoy'un söylediklerinin magazin
sanılması...
Bakın çok bilmiş ulemalar!..
Bülent Ersoy, son konuşmalarıyla, Türkiye'nin resmini neredeyse tam
olarak çizdi...
Ne diyor Bülent Ersoy:
"Ben, çalıştığım gazinodan ayrılmaya karar verince, erkekten kadına
döndüğümü söyleyip, sahneye çıkma yasağı koydurdular..."
Çok ünlü bir sanatçı, fizyolojik durumu dolayısıyla ameliyat olup
kadınlığı seçiyor...
Siz ise ameliyatla kadın olan sanatçının sahneye çıkmasını
yasaklıyorsunuz!..
Ne zaman yapıyorsunuz bunu?..
Ülkede demokrasinin olmadığı bir dönemde!..
Yani kimsenin sesini doğru düzgün çıkaramayacağı, "Hop dedik"
diyemeyeceği bir zamanda...
Şimdi sormak isterim, o çok bilmiş ulemaya: İnsan haklarının
böylesine ayaklar altına alınması mı magazin?..
AMELİYAT VE YASAK
Bülent Ersoy'u ameliyat eden doktorlar herhalde, Bülent Hanım'ın
fizyolojik durumunu incelediler...
Bolu Dağı'nın efesi Köroğlu'nu ameliyatla kadın yapmıyorlar!..
Fizyolojik durumu gerektirdiği için, Bülent Hanım'a yapıyorlar bu
ameliyatı...
Peki, bu insana "sahneye çıkamazsın" diye kimler nasıl fetva
veriyor?..
Gammazlama olmasa, her MGK kararı, tartışmasız kabul edilmek
zorunda olmasa bunu yapabilecek misiniz?..
Bu olay, Türkiye'nin en temel insan hakları uygulamaları bakımından
bir dönemine ışık tutmuyor da neye ışık tutuyor?.. Magazine
mi?..
Kendi dışlanmış ünlü bir ses sanatçısı, kendisi gibi dışlanmış ünlü
bir siyasetçiye avukat olduğu için gidiyorsa ve ondan, mağdur
edildiği en temel insan hakkını geri almak için talepte bulunuyorsa
bunun neresi magazin, onu söyler misiniz?..
Parti yöneticiliği yapan o siyasetçi, siyasi hayattan
uzaklaştırılmış ve avukatlığa dönmek zorunda kalmışsa, bunun neresi
magazin?..
40 yılın siyasetçisi Deniz Baykal, kendisinin de yasaklı olduğu
günlerde, ameliyatla kadınlığı seçtiği için, sahne hakkı elinden
alınan bir kadını savunmaya kalktıysa bunun neresi suç, neresi
magazin?..
Ben, Deniz Baykal'ın yüreklice çıkıp, "Elinden sanat yapma hakkı
alınmış sanatçıyı benim gibi kendi elinden siyaset yapma hakkı
alınmış bir avukat savunmayacaktı da kim savunacaktı..." demesini
beklerdim...
Sosyal demokratlığa yakışan ve alkışlanacak olan esas bu
davranıştı...
Deniz Baykal'la Bülent Ersoy yazıhanede görüştüler mi görüşmediler
mi?..
Benim için bunun hiçbir önemi yok...
Deniz Baykal o sırada avukatlık yapıyor, siyaset yapamıyor.
Bu dava için, 1 milyon dolar da ister 100 milyon dolar da...
İşine gelen verir, gelmeyen vermez...
Nitekim Bülent Ersoy vermedi.
AYIP... AYIP...
Bu canlı yayını yapmayanlardan bazıları ne diyorlar:
"Biz Bülent Ersoy'un canlı yayında ne söyleyeceğini bilemezdik...
Söyleyen kadar, yayınlayan da sorumlu... Onun için bunu göze
alamazdık..."
Vah vah vah!..
Sanırsınız Bekaa Vadisi'nden Apo'nun basın toplantısını
yayınlıyorlar.
İnsan utanır bunu söylerken.
Canlı yayın yaptığınız kişi, Türkiye'de 30 yıldır sahnelerde olan
Bülent Ersoy.
Onun, canlı yayında bir şeyler söylemesinden korkuyorsunuz öyle
mi.
Onun için sorumluluk almıyorsunuz.
Bilemiyorum ki, o sorumluluğu almayanlar, geçmiş yıllarda,
çalıştıkları kurumlarda Apo'nun konuşmalarını yayınlamışlar
mıydı?..
Bilmem. Bilemem.
İSHAL NEDENİYLE...
Bildiğim, Bülent Ersoy'un canlı yayınını tehlikeli ve magazin
bulmuşlar.
Bu çok bilmiş ulema takımı, Bülent Ersoy'un durumundan çok daha
özel ve cinsel bir eylem olan Monica Lewinski'nin oral, pardon Oval
Ofis maceralarını, aylarca, canlı yayınlayan Amerikalı
meslektaşları ile ilgili ne düşünüyor acaba?..
Yoksa Monica'nın oral durumları, Bülent Ersoy'un elinden alınan
kadınlık hakkından daha mı ciddi ve saygın?..
İçerinden birileri, acaba geçmişte çalışmış mıdır BBC'de ne
dersiniz...
O BBC, Lady Diana'nın yatak maceralarını yayınlamak için 750 bin
pound verdiği sırada, neredeydiler acaba?..
12 Mart'ta sevgili Uğur Mumcu, yanlış hatırlamıyorsam Mukbil
Özyörük isimli bir üniversite hocasından söz ederdi...
Hoca 12 Mart askeri rejimi öncesi, Türkiye'de devrim yapacak
toplantılara katılmakta...
Darbe olup, mahkemeye çıkınca hakim soruyor:
- Siz de orada bulunuyormuşsunuz.. Konuşulanları duymadınız
mı?..
- Hayır Hakim Bey. Üzerinize afiyet ben o gün ishal olmuştum.
Sürekli tuvalete gidip, bağırsaklarımı boşaltıyordum. Toplantıda
konuşanları, ishal nedeniyle duyamadım efendim...