Muhtar ve Barlas, Turgut'a kızacak

Serdar Turgut, Sabah yazarları Reha Muhtar ve Mehmet Barlas arasında bir süredir yaşanan "Sigara" polemiğine değindi. Turgut "Sigaranın zararlı etkileri nelerdir?" sorusuyla başladığı yazının sonunda iki yazarında susmalarını söyledi.

Bu konuda uzman oldukları anlaşılan iki arkadaşın Sabah gazetesindeki tartışmaları pek ilginçti. Mehmet Barlas son zamanlarda zaten tuhaf davranışlar sergilemeye başladı. Genelde katiyen enteresan olmayan, büyük ihtimalle kendisine de hiç enteresan gelmeyen konularda bir tartışmaya katılma imkanı doğduğunda o fırsatı katiyen kaçırmıyor. Bir ara Emre Aköz ile tartışmıştı, şimdi de Reha Muhtar ile atışıyor. Gerçi Reha Muhtar da tartışılmayı hak ediyor. Çünkü 'sigarayı bırakmak penisime iyi geldi' türünden bir bakış açısına göre provakatif sayılabilecek açıklamalar yapıyor.

Ben sigarayı bırakmanın bu yararını daha önce pek duymamıştım ama bildiğim de şu ki; sigarayı bırakan her insan başlarda hızla şişmanlar. Fotoğraflarından gördüğüm kadarıyla Reha kardeş de bıraktıktan sonra hızla kilo almış ve bu şekilde giderse ileride bir Mutant Teenage Ninja Turtles filminde ninja rolünde makyaj yapılmadan oynayabilecek duruma hızla gelebilir.

Reha şişmanlamasını dert etmiyor büyük ihtimalle. Çünkü hayati organları eskisinden çok iyi çalışıyormuş kendi dediğine göre. Bu hayati organlar içinde baş sırada ise penis geliyor galiba. Cinsel performansının sigarayı bıraktıktan sonra nasıl da iyileştiğini anlatıp, yazıp duruyor Reha. Mehmet Barlas ise buna sinirleniyor. O bunu neden sinirlenecek bir konu olarak gördü bu da meçhul. Çünkü Reha Muhtar'ın cinsel performansının artması bir tek onunla sevişme işine girişecek kadınların problemidir bana kalırsa, onlar dışında da kimseyi alakadar etmemesi lazım bu meselenin... Gayet tabii ki sigara içmeyi sürdüren insan açısından bir insanın karşısına geçip kendisinin ne kadar da sıhhatli olduğunu anlatması da son derece sinir bozucu olmalı. Şimdi ben iddiaya girerim ki; Reha bir gün kendisini aşırı heyecanlandıran bir kadının üstündeyken kalp krizinden ölürse Mehmet Barlas buna çok gülecektir. Bu noktada yazıya kısa bir ara verip bir dil notu yazmak istiyorum ve hayır ben Hakkı Devrim'e özenmiyorum, ona özenmediğim gibi kendisine sinirlendiğim de söylenebilir ama bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Kadınlar hakkında konuşurken kullandığımız dil son derece erkek şovenist içerikli. Geçenlerde Cem Ceminay da Number One FM'deki şovunda bu konuya takmıştı bir ara. Sokakta kadın döven polisler hakkında konuşurken polisin taşıdığı silaha beylik tabanca denilmesinin fevkalade yanlış olduğunu ve bundan böyle bu tabancaya 'bayanlık' adı verilmesi gerektiğini söyledi. Ben de arkadaşım Cem'in önerisine yürekten katılıyorum. Bayanlık silahları ile etrafta dolaşan polisleri de Avrupa Birliği kriterleri açısından dikkatli olmaya davet ediyorum.

Evet notum burada bitti, diyeceğim o ki; açıkça söylemek gerekirse ben bir emekli bir penis uzmanı olarak sigarayı bırakmanın orta yaşlı erkekler üzerine ne tür etkisi olduğunu bilemiyorum, çünkü etkisi var dersem birinin ortaya çıkıp da sen hiç sigara içmedin de ne oldu ya diye sormasından korkuyorum, bazen de keşke sigara tiryakisi olsaydım da en azından kendimi haklı çıkaracak bir mazerete sahip olurdum diye düşünmüyorum. Bence Reha bu şekilde konuşmakla hiç de iyi yapmadı; çünkü kendisi hakkında beklentileri artırdı, bundan sonra hafif bir aksama olsa bile insanların dilinden kurtulamaz, insanlar 'sigara içmediği halde durum böyle bir de içiyor olsaydı kimbilir ne dramlar yaşanırdı' diye konuşabilirler. Bizim gibi orta yaşın darbelerini yemeye çoktan başlamış erkekler, bu gibi konularda yapabileceğimiz en iyi şeyin artık tamamen sessiz kalmak olduğunu görmeliyiz. Bilmem anlatabiliyor muyum Reha. Son sözüm de Mehmet Barlas'a. Senin de yapacağın en iyi şey sessiz kalmaktır, çünkü konuştuğunda insanlar sana 'ne olacak işte, kıskanıyordur büyük ihtimalle' diyeceklerdir, dolayısıyla ne kadar bilimsel olursan ol, kazanma ihtimalin hiç yok. Galiba ikinizin de bu konuda tamamen susmanız en iyi çözüm olacak.

YAZI:Serdar TURGUT
AKŞAM