TGRT'de "Basın Odası"nda
konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman
Soylu'ya twitter'dan şöyle bir soru geldi:
- DP'nin parasını kişisel harcamaların için kullandın
mı?
"Hayır" dedi Soylu:
- Ben delikanlı bir adamım, ıspatlasınlar siyaseti
bırakırım. Bunu gündemde tutan zata soruyorum, 4,5 yıl boyunca
gariban bir öğretmeni taciz ettin mi etmedin mi?
CHP'li Muharrem İnce'den söz ediyordu Süleyman
Soylu...
Gülden'le (Kalecik) birlikte İnce'ye cevap hakkı doğduğunu, isterse
bu hakkını TGRT ekranından kullanabileceğini
söyledik.
Hem de iki kez...
***
Sabah ilk iş Nesrin'i
(Yılmaz) aradım ve Muharrem İnce'yi
aramasını istedim. Süleyman Soylu'nun suçlamalarına
karşı, söyleyecek bir sözü varsa, İnternethaber'de
yayımlayabileceğimizi söyledim. Üstümüze vazife
olmamasına rağmen, "cevap
hakkı" tanıyorduk kendisine!
Zira, TGRT'deki programın İnternethaber'le bir
ilgisi yoktu. Buna rağmen, Muharrem
İnce'yi "iyi niyet"le aradık
ve "cevap hakkı"nı kullanmasını
istedik.
Ancak, Muharrem İnce ne yazık ki, bizim
kadar "iyi
niyetli" değildi.
"Don siyaseti"ne bizi alet etmek
istedi!
Biz "cevap hakkı" dedik,
Muharrem İnce, Soylu'nun Adana'da bir otel
odasında yaptığı harcamaların belgesini gönderdi.
Soylu'nun iç çamaşırlarını partinin parasıyla
temizlikçiye gönderdiğini kanıtlayan (!) belgeler.
- Al sana cevap!
"Hayır" dedim!
Beyaz TV'de Muharrem İnce'yi "taciz"le suçlayan
öğretmenin açıklamalarını içeren videoya
da "hayır" demiştim
çünkü.
Belden aşağı yayına müsamaha
göstermemiştim.
Bunu da açık açık söyledim.
***
Vay sen misin bunu yapan!
"Siz bu belgeleri yayımlamazsanız, başka sitelere
servis ederiz" tadında ufak çaplı gözdağı ve
sonrasında, twitter'de parmakları
konuşturmaca. Gönderdiği belgeleri "arkadaşlık
hatırına" yayımlamadım (!) diye, takipçilerine
şikayet etti beni.
Oysa, Muharrem
Bey'in dediği haberi İnternethaber'de
2010 yılında yayımlandı. İnternet olmasaydı, İnce
bir yalan üstüme yapışacaktı.
"Don siyaseti"ne alet olmadık diye, bize
reva görülene bakın!
***
Muharrem İnce, öfkesine hakim olabilseydi eğer,
twitter'da yalan yanlış bilgilerle yapılan
şikayetin bir anlam ifade etmeyeceğini
görürdü.
Muharrem İnce, öfkesine esir
düşmeseydi eğer, RTÜK silahını
kullanmak yerine, konuşmayı tercih ederdi. Öfke
onu pençesine almasaydı avukatı aracılığı ile tehtidinde
bulunmazdı!
İnce'yi tacizle suçlayan
kadının
videosu, RTÜK'ten yasaklıymış.. O
videoyu da yayımlamadığımı söylediğimde, bana RTÜK'ün kararını
gönderdi.
Anlattım anlamadı!
Biz RTÜK'e bağlı değiliz.
RTÜK'ün yasakları bizi
bağlamıyor.
Bizim RTÜK'ümüz "ahlaklı
yayın"dır...
"Özel hayata saygı"dır
bizim RTÜK'ümüz!
***
Bir de şifreden söz
etti Muharrem İnce...
"Açıkla" dedim, "Herkes
duysun" dedim ama ses etmedi.
"Şıracı"sından emin olamadı galiba!