Muharrem İnce'den şok AK Parti iddiası!
Abone olCHP’li Muharrem İnce, Apo ile yürütülen pazarlıkların AKP’den istifalara neden olacacağını iddia etti.
Çözüm sürecinin tartışıldığı şu günlerde CHP'li Muhareem
İnce'den ilginç bir iddia geldi. İnce AK Parti'den 25-30 kişinin
istifa edeceğini açıkladı.
İnce İBB adaylığı iddialarını ve Mustafa Sarıgül’ün aday olup
olmayacağını da değerlendirdi.
İşte Muharrem İnce’nin Akşam gazetesine verdiği söyleşinin önemli
bölümleri;
BAŞBAKAN NE SÖYLEDİYSE TERSİNİ YAPTI
Şu ana kadar Başbakan ne söylediyse hep tersini yaptı. Başbakan
sürekli olarak ‘Öcalan’a ev hapsi yok’ diyor ancak bu inandırıcı
değil. Bunlar pazarlığı baştan yapmışlar, ne olacağını Başbakan
biliyor. Kamuoyunun tepkisinden korktuğu için kamuoyuna yalan
söylüyorlar. Biz başından beri ‘Şeffaf olun, muhalefeti kamuoyunu
bilgilendirin’ diyoruz ancak sözümüzü dinletemiyoruz. Türkiye bir
girdabın içinde. Bu çekilme olayında da silahlar susmuyor yalnızca
yer değiştğiriyor. Ortada bir tehdit var. Bu tehdite hükümet cevap
veremiyor. Bu bir barış değil, çözülme, pazarlık süreci. Hükümet
pazarlığa oturmuş ancak karşılığında ne verdiğini henüz bilmiyoruz.
Geri dönülmez bir sürece girildi. 30 yılda dünyaya PKK’nın terör
örgütü olduğunu anlatmaya çalıştık. Şimdi sil baştan yapıyoruz.
Bunun sonucunda bu sorun çözülmediği taktirde, Türkiye’yi çok zor
günler bekliyor. PKK’nın terör örgütü olduğunu en baştan anlatmamız
gerekecek? Ülke olarak zora gireceğiz. Adını bile doğru düzgün
koyamadılar. Kürt açılımı dediler, barış süreci dediler, çözüm
süreci dediler. Adı bile tam anlaşılmadı. Hukuki alt yapısı yok. Ve
önemlisi silahlar susmuyor yer değiştiriyor. Ayrıca toplumsal bir
uzlaşma da yok. İşin içinde MHP de CHP de yok. Terör gibi
konularda, sorunları çözerken, toplumun önemli bir kesiminin
desteğini almak lazım. Böyle bir destek yok. Hatta konuyu bakanlar
da bilmiyor. Hükümetten Hakan Fidan, Beşir Atalay, Efkan Atalay bir
de Abdullah Öcalan biliyor.Toplumun önemli bir kesimi süreçten
habersiz. İnşallah çözüm süreci neticeye ulaşır.
İBB ADAYLIĞI
İstanbul Büyükşehir Belediye adaylığı sıradan bir adaylık değil.
İstanbul Belediye Başkan adaylığı, sadece park, yol kanalizasyondan
ibaret değil. İBB adaylığı siyasetin bir kırılma noktası olacak.
Biz İstanbul’u aldığımız taktirde, insanlara bir moral gelecek.
Cumhuriyetçilerin, Atatürkçülerin, laik kesimin morali düzelecek.
Bir belediye başkanlığının ötesinde bir seçim bu. Kafamda İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı yok. Bu bir parti görevidir. Ben
üyelerle bir önseçim olmasını savunuyorum. Adayın, partiye kayıtlı
bütün üyelerle belirlenmesini istiyorum. Yapılan bir takım
anketlerde adım geçiyor ancak benim böyle bir talebim yok.
SARIGÜL’ÜN ADAYLIĞI
Sarıgül başarılı bir beediye başkanı. Partimizin üyesi değil. Adı
kulislerde konuşuluyor. Popüler bir isim olduğu için adının geçmesi
gayet doğal.
CHP’DE BÖLÜNME İDDİALARI
Parti içi konularla çikolata imalatı halka açık yapılmaz. Parti içi
konuları tartışmak doğru değil. Fakat CHP’de bir olayı bin yapan
medya, AKP’de olanları yazmaz. Çin gezisinde çok alışveriş
yaptığımız için, uçağın Trabzon’a acil iniş yaptığı yazıldı. Baştan
sona palavra bir haberdi. O alışverişi yapan gazetecilerin
kendisiydi. Bizim alışveriş yapmaya zamanımız bile olmadı. AKP’de
de yüzlerce istifa var. Bazı arkadaşlarımız bazı konularda daha
duyarlı sadece. Bölünme, ayrışma gibi birşey olmadı. Medya bu
şekilde yansıtıyor. Partiyi bölmek, parçalamak, çok başlıymış gibi
göstermek için özel olarak görevlendirilmiş köşeyazarları,
kalemşörler var. Tartışmalar oluyor tabi ki. CHP içinde
tartışmaların olması haber oluyor, AKP’de kimse konuşamayınca haber
olmuyor.
ŞAMİL TAYYAR’A CEVAP
Başka görevleri de var. Hakan Şükür’ün de Şamil Tayyar’ın da.
Televizyonlara katılıp para kazanmak, yorumcu olarak katılıp para
kazanmak gibi görevleri var. Hakan Şükür, haftalık 14 bin lira
alarak yorum yapıyor. Meclise uğradığı, kürsüye çıktığı yok. Süreci
sorsak ‘Ben bilmem büyüklerim bilir’ der. Milletvekili maaşını da
cebe atıyor. Ayda 70 bin lira gelir sağlıyor.
ONANÇ’I İSTİFAYA GÖTÜREN TARHAN ERDEM ANKETİ
Tarhan Erdem bizim partimizde Genel sekreterlik yapmış bir isim.
Ben o zaman il başkanıydım. Nasıl oluyor da böyle birisi yeminli
CHP düşmanı oluyor? Ben Tarhan Erdem’i ibretle izliyorum. Kendisi,
saygı duyduğum bir abimizdi. CHP’den ayrıldıktan sonra neden
yeminli CHP düşmanı olduğunu anlayabilmiş değilim. Onun CHP ile
ilgili değerlendirmeleri kasıtlı.
‘AK PARTİ’DE İSTİFA’ İDDİASI
AKP’de de istifa rüzgarları olacağına dair duyumlarım var. 25-30
kişi arasında milletvekili, partiden ayrılacak. AKP’den ayrılacak
milletvekilleri olacak. Bunları yazan gazete yok. CHP’de bunlar
konuşulsa haber olmuştu.
ERDOĞAN’A YANIT
Biz onun gibi beş yıldızlı otellerin salonlarında kurulmadık. CHP
damga puluyla kurulmuş bir parti değil. İçişleri Bakanlığı’na
dilekçeyle kurulmuş bir parti değil. Savaş meydanlarında kurulmuş
bir parti. CHP’yi kimse Erdoğan’ın dediği gibi parmağının ucunda
oynatamaz. Biz dünyanın en eski 10 partisinden biriyiz. Biz
kökleri, gelenekleri olan bir partiyiz. Zaman zaman başarısız
olduğumuz anlar olabilir ama bizim ilkelerimiz var. Bize şeriatçı
dediler, komünist dediler, kürtçü dediler,Silivri’de haksız
yargılamara karşı çıktığımızda bize darbeci diyorlar. İlkelerimiz
neyi gerektiyorsa onu yaparız. Geçmişte bize bunları diyenler ne
ise Başbakan Erdoğan da yalnızca onlardan birisi.
BAŞKANLIK SİSTEMİ
Türkiye’de başkanlık sistemi demek sultanlık sistemi demektir.
Başbakan Erdoğan’ın istediği bu. Yasama, yürütme, yargı zaten
emrinde. Kanun çıkaracak ve kimse onu denetleyemeyecek. Erdoğan
padişahlığını ilan etmek istiyor. Ama ben bu milletin dik
duracağını ve buna izin vermeyeceğini düşünüyorum. Başkanlık
sistemi Türkiye için bir felaket olur. Erdoğan zaten dikatatöryal
hevesleri olan birisi. Türkiye’yi geri dönülmez bir noktaya
çekebilir. Kimsenin can,mal güvenliği kalmaz. Mahkemeler AKP’nin
arka bahçesi olur. Sermaye, medya iktidarın emrinde olur.
CHP İKTİDAR OLSAYDI
Öncelikle terör nelerden besleniyor bunları çözmek lazım. Terör,
yoksulluktan, farklılıklardan, yolsuzluklardan,bölgeler arası
kalkınmışlık farklılıklarından besleniyor. Öncelikle bunları
çözmemiz lazım. Elinde silah olan bir güçle masaya oturulmaz. Bu
millete şunu anlatmak lazım; birbirimize 3 soru soracağız:
Birincisi; Beraber mi yaşayacağız? İkincisi; Yanyana mı
yaşayacağız? Üçüncüsü; İki devlet gibi ayrı ayrı mı yaşayacağız?
Bir takım olmazlarımız var. Eğer demokratikleşmeyle ilgili
eksiklikler varsa giderelim. Pek çoğu giderildi. Bunları konuşmaya
itirazım yok. Ama elinde silah olan bir örgütle görüşülmez.