Muharrem İnce'de Kılıçdaroğlu için şok ifşaatlar!
Abone olCHP liderliğine adaylığını koyan Muharrem İnce, Balçiçek İlter'e veridği röportajda birbirinden çarpıcı açıklamalarda bulundu, Kılıçdaroğlu için çok konuşulacak suçlamalar öne sürdü...
İNTERNETHABER.COM
CHP Genel Başkanlığı’na talip olan Yalova Milletvekili Muharrem
İnce, Habertürk'ten Balçiçek İlter'e yaptığı açıklamalarda
Kılıçdaroğlu'nu yine sert sözlerle eleştirdi.
CHP'nin kasetle dizayn edildiğini belirten İnce, Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığa nasıl getirildiğini anlattı. Önder Sav'ın Kılıçdaroğlu'nu Genel Başkan seçtiğini kaydeden İnce çarpıcı ifşaatlarda bulundu.
İşte İnce'nin dilinden Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkanlık hikayesi:
BUNU HİÇ ANLATMADIM, ANLATACAĞIM!
Hiç anlatmadım bunu, anlatacağım. Baykal istifa etti. Grup
toplantı salonuna gittik. Önder sav çıktı, partinin ikinci adamı o
ama çok kuvvetli. ''Kimse konuşmayacak, kendi göbeğimiz kendimiz
keseceğiz, bu partiyi selamete çıkaracağız.'' O anda, kendisi de
dahil kimi aday gösterseydi o genel başkandı. Ve Kılıçdaroğlu'nu
seçti. Bir iki gün geçti, yanına gittim. ''Abi niye beni
göstermedin, niye o?'' diye sordum.
-Gerçekten mi?
-Evet. O da 'çok popüler' dedi. O zaman dengir Mir Mehmet Fırat,
Melih Gökçek düelloları vardı ekranlarda. ''Bu popülerliğin partide
karşılığı vardı, partimi düşündüm'' diye cevap verdi.
-Yani yeni CHP başkanı politikası, vizyonu yüzünden değil
popülerliği yüzünden mi seçildi?
-Bakın Önder Sav o gün kimi isteseydi o olurdu diyorum.
TÜRBANLI VEKİLE YEŞİL IŞIK
Baykal'ın ben merkezci tavrına karın Kılıçdaroğlu'ndan daha
demokrat olduğunu savunan İnce, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çatı
aday olarak Ekmeleddin İhsanoğlu'nun kimler tarafından CHP'ye
dayatıldığının ise hala gizemini koruduğunu söyledi. Çözüm
sürecinde Öcalan'ın değil meclisin sorumluluk alması gerektiğini
kaydeden İnce, CHP'de türbanlı vekil önerisine ise yeşil ışık
yaktı.
İşte röportajdan çarpıcı bölümler:
CHP'YE ARADIĞI UMUDU
VEREBİLİRİM
-Ne oluyor CHP'de?
-Sessiz bir devrim olacağını görüyorum...
-Pek sessiz denemez. Yani siz sessiz
değilsiniz....
-Bakın, insanlara baskı kuruyorlar, il başkanları başta olmak
üzere... Zorla açıklamalar yaptırıyorlar. Ama delegeler arıyor,
destekliyor... Üstelik toplumun da isteği bu yönde... Bir umut
arayışı var. O umudu partiye verebilirim diye
düşünüyorum.
ULUSALCILARIN ADAYI
DEĞİLİM
-Uzunca bir süredir partidesiniz, 3 dönemdir vekilsiniz,
sizi CHP'ye yakınlaştıran kim oldu?
-Köyde çobanlık yapıyordum. 80 öncesi siyaset çok ileri düzeydeydi
bu köyde. Sağ sol kamplaşması... Abilerim vardıı. Kitaplar
verirlerdi... Ömer Seyfettin, Peyami Safa, Yaşar Kemal Nazım
Hikmet... Solcu yazarlar ağır bastı, o tarafa geçtim...
-Peki partide siz kimin adamısınız?
-Olmadım.Bir grubun adamı olmadım. Kendime fazla güvenirdim.
Ertuğrul Günaya da, Deniz Baykal'a da, Karayalçın'a da oy verdim.
Bir ekibin kamplaşmaış kemikleşmiş adamı olmadım. Hala da
değilim.
-Partinin ulusalcı kanadı başkaldırdı, siz de onların adayı
gözüküyorsunuz...
-Bu tanımlama kesinlikle doğru değil. Eğer 6 oktan biri olan
milliyetçilikse anlatılan, o zaman ''ulusçuluk'' olması lazım.
Böyle bir tanım yok. Ben Cumhuriyetçi, sosyal demokrat,
Atatürkçü'yüm. partinin yenileşmesine evet, başkalaşmasına hayır.
Ulusalcılık tanımını beni küçültmek daraltmak için uyduruyorlar...
Geçmişten beslenirim, ama geleceğe yönelik siyaset yaparım. 16 yıl
öğretmenlik yaptım ben... Gençlere önem veririm.
‘KASETLE CHP DİZAYN
EDİLDİ’
-CHP'den Deniz Baykal'ın gidişini nasıl
yorumluyorsunuz?
Deniz Bey bunu hak etmedi, donanımlı, birikimli, iyi bir siyasetçi.
Beni de Kemal Bey'i de siyasete o kazandırdı, milletvekili yaptı.
Hani Kılıçdaroğlu pişmanım diyor ya...
-Neye pişmanın diyor?
-Kendisini eleştiren bazı vekillere sizi ben vekil yaptım ama
pişmanım dedi. Baykal bir gün bile böyle demedi.
-İçinden düşünmüştür belki?
-A bak onu bilemem, belki. Kısacası Baykal'ın gidişi, böyle
ayrılması hoş olmadı.
-Siz ona muhalefet edenlerin içinde değil miydiniz? 31'ler
hareketi? Zülfü Livaneli?
-Evet. Kılıçdaroğlu da vardı. Ben o dönem yönetim anlayışına karşı
çıktım, o yönetimin bir parçası olmak istiyordum. Dogru bulmuyordum
yapılanları. Şu anda çok daha kötü oldu. 10 kat daha kötü oldu.
Daha sakin gözüküyor olmasına bakmayın, hiç paylaşımcı değil, hiç
ortak aklı kullanmıyor. Baykalı eleştiriyordum bugün bin beteri
var. Bakın, 2010 da Kılıçdaroğlu'nu genel başkan yapan kim? Önder
Sav...
ÖNDER SAV KİMİ İSTERSE O
SEÇİLECEKTİ
-Sahi niye destekledi onu sizce?
-(Uzun bir sessizlik) Hiç anlatmadım bunu, anlatacağım. Baykal
istifa etti. Grup toplantı salonuna gittik. Önder sav çıktı,
partinin ikinci adamı o ama çok kuvvetli. ''Kimse konuşmayacak,
kendi göbeğimiz kendimiz keseceğiz, bu partiyi selamete
çıkaracağız.'' O anda, kendisi de dahil kimi aday gösterseydi o
genel başkandı. Ve Kılıçdaroğlu'nu seçti. Bir iki gün geçti, yanına
gittim. ''Abi niye beni göstermedin, niye o?'' diye sordum.
-Gerçekten mi?
-Evet. O da 'çok popüler' dedi. O zaman dengir Mir Mehmet Fırat,
Melih Gökçek düelloları vardı ekranlarda. ''Bu popülerliğin partide
karşılığı vardı, partimi düşündüm'' diye cevap verdi.
-Yani yeni CHP başkanı politikası, vizyonu yüzünden değil
popülerliği yüzünden mi seçildi?
-Bakın Önder Sav o gün kimi isteseydi o olurdu diyorum.
-Bugün? Önder Sav?
-Eski Genel sekreterimiz.
-O dönem çok konuşuldu. Siyaset bazı eller tarafından
organize ediliyor diye. Baykal kasetle yollanıyor, ''Popüler'' diye
Kılıçdaroğlu getiriliyor. Nasıl okumalıyız?
-Bazı konular var ki anılarda kalmalı, konuşamam. Incitmek, kırmak
istemiyorum. CHP dizayn edildi ama evet. Bugün Baykal tek adamdı,
Kılıçdaroğlu demokrat, Muharrem ona karşı diyenlere gülüyorum, yok
öyle palavra...
‘KEMAL BEY SOLCULARI SEVMİYOR, SAĞCILARI
SEVİYOR!’
-Dilek Akagün Yılmaz Kılıçdaroğlu partiyi ''ılımlı
islamcılar''a yakınlaştırıyor diyor, sizce?
-Bakın, Kemal bey, sağcıları solculardan çok daha fazla seviyor.
Hatta solcuları sevmiyor.
-Neden?
-Solcuları sevmiyor, güvenmiyor, uzak duruyor, onların gücüne
inanmıyor, bunu da herkese hissettiriyor. Örneğin Ankara adayını
hala kabul edemiyorum ben. Yoklamalarda bile ben çıkıyordum. Bunu
bire bir görüştük. ''Partinin adayı yok gibi, ben burdayım'' dedim.
Hatta popüler isimleri de önemli yerlere, Emine Ülker Tarhan, Kamer
Genç, Gürsel Tekin, Umut Oran aday yapalım dedim. Ben Ankara'yı
kazanırdım.
-Ne cevap verdi Kemal Bey?
-Kazanmak gibi bir derdi yok ki...Her zamanki gibi cevapsızlık.
Susar, dinler, yorum yapmaz, durur öyle, kendi hesaplarını yapar,
kendine göre karar verir. Herkes biliyor bu huyunu zaten.
-Diktatör suçlaması ağır olmadı mı peki?
-Diktatör demedim, ''siz korku imparatorluğunu yıkacağım diye
geldiniz, blok liste merkez yoklaması konuşuluyor, bu yolla
diktatörlüğe gidersiniz dedim.
-Aynı şey. Siz uzun yıllar yan yana odalarda
çalıştınız...
-Kemal Abimin vicdanına sesleniyorum. ''Tıpış tıpış oy vermeye
gideceksiniz'' ne demek yahu?
O sabah karşıladım asansörde, düzeltin çok yanlış dedim, sonra
odada bir daha. Özür dileyin dedim. Sonra çıkıp ''Ben de tıpış
tıpış o vereceğim'' dedi... Seçmen kızdı, kırıldı.
‘KÖŞK ADAYIMIZI TV'DEN ÖĞRENDİM! KİM
DAYATTI BU ADAMI?’
-Baykal gidiyor, Kılıçdaroğlu geliyor, size göre göz göre
göre yapılan yanlışlar... Niye?
-Bu konuya girmek istemiyorum. Baykal'dan egemen güçlerin rahatsız
olduklarını biliyorum. Pek çok AKP'li Kılıçdaroğlu'nu destekliyor.
Yenemez çünkü iktidarı. İyi de iktidar umudu veremezsek, niye oy
versin bana? Bakın ben partinin grup başkanvekiliyim, televizyondan
öğrendim, Cumhurbaşkanı adayımızı.
-Tanıyor muydunuz?
-Hayır, bir kez karşılaşmışlığım var. İsmini ilk duyduğumda şunu
düşündüm. 81 il başkanı? Kim önerdi bu adamı? 130 vekil, 60 parti
meclisi üyesi... Kim dayattı?
BU SEÇİMİ ERDOĞAN'A HEDİYE
ETTİLER
-Kim?
-Hiçbiri değil, onu biliyorum. Bu seçimi Erdoğan'a hediye ettiler.
Artık siz düşünün küresel güçler... Bu lafı tamamlamayacağım,
söylenmez bu laf... Yine gittim yanlış yaptınız dedim. Öncesinde de
gittim. Emine Ülker Tarhan, Sezgin Tanrıkulu, Mehmet Bekaroğlu aday
yapalım, MHP'de Oktay Vural ya da Meral Akşener aday yapsın, ikinci
turda en çok oy alanı destekleyelim dedim. Ya matematik bilmiyorlar
ya da hediye ettiler. Birinci turda çatı aday matematik bilmeyenler
işidir.
-Ne cevap aldınız?
Dinledi her zamanki gibi. Genelde başbaşa konuşuruz, bunda tanıklar
da vardı.
-Niye İhsanoğlu ismini sevmediniz?
-Beyefendiliğne, entelektüel kişiliğine itiraz yok. Doku tutmaz
doku...
-Neden? Örneğin Mehmet Bekaroğlu tutar mı?
-Ben siyasi seçim taktiği,strateji için ''Bekaroğlu'' dedim, o da
tutmaz aslında. Ben katılımı arttırmak istiyordum. İhasanoğlu
dokusu tutmaz çünkü bu parti Atatürkle sorunu olmayan, laiklik
duyarlılığı yüksek bir partidir. Cumhuriyetçi, sol gelenek...
-Laiklik duyarlılığı dinden uzak parti algısı yaratmıyor
mu?
-Kesinlikle böyle bir algı var ve yok etmemiz lazım. Ama
duyarlılıkları harcamadan
Babam yeğenim subay, diploma törenine sokmadılar garnizona. Sakalı
var diye, bu laiklik değil. Babam takkesiyle sakalıyla partiye
gelmiş almamışlar AKP ajanı diye... Bu çok yanlış.
-Yıllarca CHP bu algıyı devam ettirdi, bundan beslendi, siz
de içindeydiniz.
-Asla böyle bir şey olmadı. Haksızlık olur, bunu biz yapmadık,
askerler yaptı.
-CHP askerin, devletin resmi partisi gibi davranmadı
mı?
-Neden öyle olalım canım? Asker partiyi kapatmış, Genel Başkan'ı
hapse atmış, mallarına el koymuş, Erdoğan'a ne yaptı bu
askerler?
-Peki 28 şubat dönemindeki CHP'nin rolü konusunda da içiniz
rahat o zaman?
-Evet insanlara baskı kuruldu, evet yanlışlıklar yapıldı. Bugün bin
kat daha beter değil mi?
ben dersane müdürüydüm öğrencileri fişelemmi istediler, kabul
etmedim. Doğru bulmuyorum muhtıraları, ihtilalleri, askerden medet
umuyor değilim. Erdoğanı siyaseten bizim yenmemiz gerekiyor.
"CHP'DE BAŞÖRTÜLÜ VEKİL
OLABİLMELİ"
-CHP sosyal demokrat olmasına rağmen, hak ve özgürlüklerin
verilmesini AK Partiye bıraktı deniliyor. Ne dersiniz? Örneğin
Meclis'te ''Başörtülü vekiller'' var artık. Ne
hissediyorsunuz?
-Bir kez o kürsüye çıkıp sigortasız çalışan, öldürülen kadınları,
kadınların haklarını konuşmadılar, hatta kürsüye bile çıkmadılar,
başörtü taksalar olur takmasalar.. Hırsızlıklara, yolsuzluklara
karşı çıkmak müslümanlığın gereği değil mi?
-Peki başörtüsü, özgürlükler açısından, CHP'nin laiklik
kavramına mı aykırı?
-Buralara takılmamak lazım.
-Cevap vermiyorsunuz
-Kardeşim partinin üyesi. Faal. Başı örtülü. Bu tür arkadaşlarımız
var.
-Kızkardeşiniz vekil olmasın mı yani CHP'den?
-Olabilmeli, kesinlikle evet! O yeteneği birirkimi varsa, sırf
başörtüsü var diye değil.
Göstermelik aday yapmam, örgüt isterse, iyiyse, baş örtülü de
olur.
-Katı laiklik anlayışını değiştirmekten yanasınız. ''Dinle
barışık olmak lazım'' diyorsunuz. Zaten aileniz de öyle. Bu ülkede
''Bu kadına haddini bildiriniz sahnesi yaşandı''
hatırlarsanız...
-O günün şartları öyleydi. Rahmetli Ecevit başka türlü
davranamazdı. Ortada bir meydan okuma vardı ve o meydan okumaya
başka yapacak şey yoktu. Acaba Demirel bugün olsa Deniz Gezmişlerin
idamını imzalar mıydı? Dün dündür, bugün bugün...
‘KURULTAYDA İKİ ADAY
OLUR’
-Kurultay nasıl geçer? Metin Feyzioğlu, Emine Ülker
Tarhan'ın da ismi geçiyor?
-İki adaylı olur bu Kurultay.
-Baykal-Sarıgül kurultayına benzer mi?
-Hayır. Şiddetten hiç hoşlanmam. Anamın bana vasiyeti. Siyasi
arenada, Mecliste vurduğunu görürsem hakkımı helal etmem dedi. Bir
kez çok sinirlendim, kendimden geçtim, onda bile anam geldi aklıma
şiddet göstermedim.
-Deniz Baykal arkanızda mı?
-Olursa sevinirim.
-Seçilemezseniz ne olur? Zor olmaz mı partide
kalmak?
-Niye zor olsun? Mücadeleye devam. Ben bu parti baraj altında
kaldığında il başkanıydım, daha kötü ne olabilir? Ama ben
biliyorum, seçileceğim.
KILIÇDAROĞLU BENİ
İSTEMEDİ
-Grup Başkanvekili bile zor seçildiniz ama... 4-5 turda
ancak...Yanılıyor muyum?
-100 civarında vekil odama geldi. Beni destekledi. Boynumuz
eğdirmiyorsun, AKP'nin canına okuyorsun dediler ama evet
haklısınız, sandıkta oy vermediler.
-Neden?
-Genel başkanının talimatıyla... Bunu ilk kez söylüyorum o beni
istemedi.
-Niye? Sizin deyiminizle ''AKP'ye kök söktüren adamı'' istemesin?
Popüler olmamı istemiyor, hissediyorum, ben onun yanında geziye
fazla gitmiyorum bana daha çok ilgi oluyor, ''Eyvah'' diyorum.
-Vekiller nasıl dinledi peki? Sevmiyorlar mı
sizi?
-Hayır, severler.
-Kıskanıyorlar mı?
-Onu söylemek bana düşmez ama bir MHPli vekil bile ayıp bu
Muharrem'e yaptığınız, böyle kıskançlık olur mu dedi.
'SUSTUĞU İÇİN DEMOKRAT
GÖRÜNÜYOR’
-Çizdiğiniz Kılıçdaroğlu portresi bizim algımızdan oldukça
farklı
-Baykalla çalıştım, katılımcı değil, ben merkezliydi, şimdi bin
beteri var. Ikisinin arasındaki tek fark Kılıçdaroğlu nedense
demokrat gibi biliniyor kamuoyunda...
-Neden?
-Susmasından herhalde, alakası yok demokratlıkla. Eskiden Kemal abi
böyle değildi. Vekilliğin ilk yıllarında odalarımız yanyanaydı.
Çalışkan dürüst bürokrasiyi bilen bir abi. Lider olduktan 1 yıl
sonra değişt. Herkesi dinler gözünün içine bakar ama yine bildiğni
okur.
-Konumlar değişince dostluklara ne oluyor
peki?
-Biz bir ülkenin yönetiminden söz ediyoruz. Çok ciddi sorunlar var,
böyle bir ortamda dostluklar falan sökmez, doğruları yapmak lazım.
Bu yapı devam ederse parti ancak 70-80 milletvekili çıkarır AKP
367'i geçer, Anayasa değişir. O zaman vay Türkiye!!
‘ÖCALAN OLMAMALI MECLİS’TE OLAN
OLMALI’
Çözüm süreciyle ilgili tek kısa soru. Sizce Öcalan bu
süreçte aktör olmalı mı?
-Hayır. Öcalan olmamalı. Siyasi sorumluluğu olan, Mecliste olan
olmalı. Tabii ki ben de barışı istiyorum. AKP CHP'nin bu süreçte
olmasını istermiş gibi gözüküyor ama aslında hem yaptıkları
hukuksuzluğa meşru zemin kazandırmak hem de işler kötü giderse
başarısızlığı paylaşmak için istiyor. Bu öyle bir mesele ki, oy
değil ülkenin çıkarlarını tercih ederim.