Muhalefet 5 generalin kırmızı çizgisine sahip çıkıyor
Abone olAK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, bazı siyasi partililerin yeni anayasanın ortaya çıkması için değil, çıkmaması için mücade...
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, bazı siyasi
partililerin yeni anayasanın ortaya çıkması için değil, çıkmaması
için mücadele ettiklerini söyledi.
AK Parti Siyasi ve Hukuk İşler Başkanlığı Samsun’daki AK Parti
Samsun İl Başkanlığında düzenlenen 12. Bölge Toplantısı’nı
düzenledi. AK Parti İl Başkanı Fuat Köktaş’ın açılış konuşmasından
sonra kürsüye çıkarak konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve
Siyasi ve Hukuk İşler Başkanı Mehmet Ali Şahin, “Son bölge
toplantımızı Samsun’da düzenliyoruz. Siyasi Hukuk İşler Başkanlığı
kardeşlerimiz sadece il başkanımıza veya ilçe başkanlarımıza
vekalet edilen bir makam değildir. Siyaset ve hukuk bizim demokrasi
anlayışımıza göre iki vazgeçilmez unsuru ve değeridir. AK Parti bu
iki değere sahip çıkmaktadır. İçini doldurmaktadır ve bu iki değere
sahip çıkan içini dolduran başka bir siyasi parti ve iktidarda
gelmemiştir. Çünkü biz siyaset yoluyla halkımıza hizmet etmeyi
görev etmeyi bilmiş ve bu amaçla göreve gelmiş insanlarız.
İnsanlara hizmet etmenin veya insanlara en hayırlısının insanlara
hizmet eden kişiler olduğuna inanıyoruz. Hukukun üstünlüğü ilkesine
inanan ve hukuk devletini getirmeye amaçlayan bir siyasi iktidar ve
partiyiz” dedi.
30 AĞUSTOS’U FARKLI BİR ANLAYIŞ İLE KUTLUYORUZ
30 Ağustos Zafer Bayramını Ankara’da çok farklı bir anlayış ve
anlamla kutladıklarını belirten Genel Başkan Yardımcısı Şahin, “
Zafer Bayramı ve Türk Silahlı Kuvvetler günleri hep Genel Kurmay
öncülüğünde ve ordu evlerinde kutlandı. Bu yıl ilk kez anayasanın
ilgili maddesine göre başkomutanlık sıfatını taşıyan ve bu görevini
de TBMM adına yapması gereken Cumhurbaşkanımız Abdullah gül
başkomutanlık göreviyle 30 Ağustos Zafer Bayramı törenlerini
Çankaya köşkünde yapmaya başladı. Bu Türkiye’de son yıllarda ak
parti iktidarıyla gelişmekte olan değişimin ve dönüşümün sivil
siyaset anlayışının Türkiye’de egemen olmasının en canlı
örneklerinden bir tanesidir” diye konuştu.
MUHALEFET 5 GENERALİN KIRMIZI ÇİZGİSİNE SAHİP ÇIKIYOR
12 Eylül’leri bundan sonra daha farklı bir şeklide
kutlayacaklarının altını çizen Şahin, “Benim bahsettiğim 12 Eylül
2010 tarihidir. Bundan sonra biz 12 Eylül 2010 tarihini de mutlaka
unutmayacağız. Çünkü o 12 Eylül 1980’deki darbenin ürünü olan
anayasanın 26 maddesinin değiştiği ve böylece Türkiye’deki esaret
rejiminin geri adım atmak durumda kaldığı ve sivil siyasetinin
adımlarının atıldığı bir tarihtir. 1982 anayasasının yani 1980
darbe ürünü anayasanın 26. maddesinin değiştirilmesi keyfiyeti bana
göre Türk siyasi tarihinin en önemli ve anlamlı adımlarından bir
tanesidir. Türkiye’deki vesayet rejimi geriletilmiştir.
Cumhurbaşkanımız bu yılki 30 Ağustos törenlerini Çankaya köşkünde
sivil bir anayasa ile gerçekleştirmişse 12 Eylül 2010 tarihinde
milletin onayından çıkan o anayasanın sonucunda bunu
gerçekleştirebilmiştir. Şu anda bu kardeşiniz yeni anayasa yapmak
amacıyla kurulmuş olan uzlaştırma komisyonunda üye olarak görev
yapmaktayım. 26 maddelik anayasa değişikliği önemliyi ama asla
yeterli değildi. O tarihte şuanda birlikte çalıştığımız siyasi
partilerin tamamı bu anayasa değişikliğine karşı çıkmışlardı.
Parlamentoda geceli gündüzlü muhalefet ederek bu değişiklik
geçmesin diye ne çabalar sarf ettiğini yakinen yaşayan bir
kardeşinizim. Referandum da o anayasa değişikliliğine ‘hayır’ demek
için o siyasi partilerin nasıl bir çalıştığı sarf ettikleri halen
hafızalarımızda. Ancak 12 Eylül 2010’da referandumda yüzde 58 oyla
bu halkımız ‘evet’ deyince ertesin gün ‘hayır’ diyen bu siyasi
partilerimizin tamamı Türkiye’nin yeni bir siyasi anayasaya
ihtiyacı olduğunu ve bu 1982 darbe ürünü anayasasının değişmeye
ihtiyacı olduğunu söylemeye başladı. Çünkü millet irade ortaya
koydu. Demiştir ki, Biz devleti önceleyen ve insan, vatandaş devlet
içindir anlayışını getiren, temel hak ve özgürlük alanlarını daha
da daraltan böyle bir anayasayı istemiyoruz sivil bir anlayış ile
yeni bir anayasa istiyoruz görüşünü ortaya koymuştu ve siyasi
partilerde milletin iradesine göre bizlerle birlikte mesafe almaya
karar vermişlerdir. 2011 seçimlerine doğru giderken bütün siyasi
partilerin seçim vaatlerinden bir tanesi yeni anayasa idi. Yeni
anayasa çalışmaları 2 yıla yaklaştı. Ama masada birlikte
çalıştığımız arkadaşlarımıza haksızlık etmem. Ancak bazı siyasi
partiler yeni bir anayasanın ortaya çıkması için değil çıkmaması
için mücadele ediyorlar. Bu Benim o masada 2 yıla yakın
tespitimdir. Bu tespitimi sadece burada söylemiyorum yüzlerine de
söylüyorum. Ancak daha 1982 anayasasında yapılması gereken
değişiklikler var. Masaya otururken ‘kırmızı çizgilerimiz var.
Mevcut anayasanın ilk 4 maddesine asla dokundurtmayız. Noktası,
virgülünü bile değiştirtmeyiz. Bir kelime bile değiştirmeyiz’ bile
deseniz. Siz buradan bir uzlaşmanın çıkmayacağını peşin bir şekilde
ortaya koymuş oluyorsunuz. Böyle deyince kafalarda şu soru işareti
belirir, ‘siz AK Parti olarak anayasanın Cumhuriyet olma vasfını mı
değiştirmek istiyorsunuz? Cumhuriyetin temel niteliklerini mi
değiştirmek istiyorsunuz?’ Hayır demokrasi, laiklik ve sosyal hukuk
devleti ilkelerini değiştirmek istemiyoruz. Bunların değiştirilemez
olduğu ile ilgili 4. maddeye gerek olmadığını söylüyoruz. Çünkü
Cumhuriyeti kuranlar 1970 anayasasında böyle bir madde ön
görmemişler. Cumhuriyet yeni kurulmuş, bir imparatorluğun üzerine
kurulmuş olan bir cumhuriyeti kuranlar değiştirilemez şeklinde bir
maddeye gerek görmemişler. 1961 anayasasını yapanlarda 27 Mayıs
1960 darbesini yapanlar veya yaptıranlar. Onlar bile böyle bir
maddeyi ön görmemişler. Hatta 1982 anayasasını yapan danışman
meclisi bile böyle bir değiştirilebilen bir madde yok çünkü artık
Cumhuriyet ve nitelikler millet tarafından benimsenmiş. Bunun
tartışılmasına bile ihtiyaç yoktur’ diye gerekçe yazdıkları halde 5
tane general bunu koymuştur. Şimdi CHP ve MHP diyor ki, ‘biz sonuna
kadar buna sahip çıkacağız. Bizim kırmızı çizgimizdir’ diyorlar.
Bizde onlara diyoruz ki, ‘o kırmızı çizgi sizin kırmızı çizginiz
olamaz o darbeci 5 tane generallerin kırmızı çizgisidir niye onlara
sahip çıkıyorsunuz’ diyoruz. Hatta CHP’sine şunu söylüyoruz,
‘CHP’yi kuran parti biziz’ diyorsunuz evet CHP’nin bu yönüyle
hazırlamış olduğu 1923 anayasasında bile böyle bir şey yok. Niye
siz kendi anayasanıza sahip çıkmıyorsunuz, darbecilerin anayasanıza
sahip çıkıyorsunuz”
ANAYASADA ‘SAYGILI’ VE ‘DAYALI’ KELİMELERİ DEĞİŞMELİ
Anayasa’dan ‘saygılı’ ve ‘dayalı” kelimelerinin değiştirilmesi
gerektiğini ifade eden Şahin, “’Türkiye, insan haklarına dayalı bir
Cumhuriyettir’ diyoruz. Ama anayasa ‘saygılı’ diyor. Saygılı ile
dayalı arasında fark vardır. Arkadaşlar diyoruz ‘bu saygılı
kelimesini çıkartalım ‘dayalı’ kelimesini koyalım’ diyoruz. Onlarda
‘haklısınız ama biz bunu kırmızı çizgi olarak ilan ettik bir
kelimeyi bile değiştiremeyiz’ Ne olacak saygılı kelimesi yerine
dayalı kelimesini yazsanız. Daha güçlendirmiş olmuyor musunuz? 1982
anayasası bu milleti ve ülkeyi devletin milletin bir ülkesi olarak
görüyor. Türkiye ‘devleti ülkesi ve devleti ile bölünmez bir
bütündür’ diyor. Yani ‘bu millet ve ülkede bu milletindir’ diyor.
Biz diyoruz ki, ‘hayır bu devlette ve ülkede bu millete aittir’
diyoruz. Milletin devleti ve milletin ülkesi anlamına gelen bir
değişiklik yapalım. ‘Türkiye devleti ülkenin millet olarak bölünmez
bir bütündür’ yazalım. Bu daha doğrudur. Hem 1920 anayasası hem de
1923 anayasası egemenliğin kayıtsız şartsız millete aittir olduğu
ve TBMM tarafından bu egemenliğin kullanılacağını düzenlemiştir.
Ama gerek 1961, gerek 1982 anayasası egemenliği bölüştürmüştür.
Yetkili organlar bölüştürülmüştür. Egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir. Millet bu egemenlik haklarını yetkili organları eliyle
kullanır. Bu yetkili organların bir tanesi TBMM aynı yetkilere
sahip Türk Silahlı Kuvvetleri, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay,
Danıştay gibi ne kadar devlet kurumu varsa hepside egemenlik
hakkını kullanıyor. O nedenle birileri darbe teşebbüsü kullanınca
‘niye böyle bir teşebbüste bulundun’ diye sorulduğunda ‘ben millet
adına egemenlik hakkına kullanıyorum’ diyor. Halbuki egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir. Millet egemenlik hakkını seçtiği
organların eliyle hakkıyla kullanır. Anayasaya bunun yasılması
lazım. İşte bizim önerimiz budur. Bu konuda özellikle CHP ve MHP
ile anlaşamıyoruz. AK Parti olarak mutlaka bu milletin beklentisine
uygun bir anayasa ortaya koyacağız. Ama mutlaka 2015 seçimlerine
doğru giderken, bizim her yönüyle millet tarafından bilinen sivil,
çağdaş bir anayasayı milletin önüne koyup ‘ey halkım ey millet
sizin için düşündüğümüz yeni anayasanız budur. Bunun için sizden
bunu parlamentodan geçirecek desteği istiyoruz’ diyeceğiz. Çünkü
Türkiye’nin buna ihtiyacı var. Halkımız 12 Eylül 2010 tarihinde
yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğunu referandumda göstermiştir”
Daha sonra toplantıda, AK Parti Siyasi ve Hukuk İşler Başkan
Yardımcısı Şamil Tayyar, “Darbeler ve Demokrasi”, Gençlik ve Spor
Bakanı Suat Kılıç, “Hükümet İcraatları”, AK Parti MKYK Üyesi
Prof.Dr. Yasin Aktay, “Türk Dış Politikasında Yeni Dinamikler”, AK
Parti Amasya Milletvekili Prof.Dr. Naci Bostancı’da
“Demokratikleşme ve Çözüm Süreci” konulu konuşma yaptı.
Toplantıya AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin ve
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın yanı sıra, Samsun Büyükşehir
Belediye Başkanı, Ak Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar,
MKYK Üyesi Prof.Dr. Yasin Aktay, Amasya Milletvekili Prof.Dr. Naci
Bostancı, Samsun Milletvekilleri, Mustafa Demir, Tülay Bakır, Ahmet
Yeni, Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, ilçe belediye
başkanları, Samsun İl Bakanı Fuat Köktaş, Sinop, Amasya, Çorum ve
Tokat İl Başkanları ve partililer katıldı.
(İHA)