Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
“Kuduruk dönem” kavramı benim ağzımdan çıkmıyor.
Zaten çıksa, anında troller gırtlaklar beni.
Ama söyleyen “muhafazakâr kesimin” önde gelen kadınlarından
biri…
Sosyal medyada “Zeruj” adıyla tanınıyor. O isimle bir Instagram
hesabı var.
Gerçek adı Zehra Özkaymaz.
Muhafazakâr kesim için düzenlediği festivaller, geceler, davetlerle
tanınıyor.
Instagram’da sabah yatağından kalkıp hazırlanması ile ilgili bir
paylaşımı var.
“Hi Barbieler” diye haykırarak başlıyor.
Fonda Barbie filminin müziklerinden biri parça.
“Aqua’nın “Barbie Girl” şarkısı…
Şarkıya kendisi Türkçe sözler yazmış:
“Sen harbi bi kızsın, bu Barbi dünyada
Hadi kaldır kıçını, aldırt bıyıklarını
Harbi harbi ol bir Barbi…”
Böyle bir sosyal medya fenomeni işte…
Ama aynı zamanda çok gerçekçi…
İlgiyle izlediğim gazetecilerden Ayşe Baykal, onunla arada
bir mülakat yapıyor ve çok ilginç, cesur değerlendirmeler
okuyoruz.
Muhafazakâr bir kadın olduğu için dışardan bir insanın asla
söyleyemeyeceği tespitler yapıyor.
Zehra Hanım; kırklı yaşlarında iki çocuk annesi, İngiliz Dili ve
Edebiyatı mezunu bir kadın... İngilizce öğretmeni olarak iş
hayatına başlamış fakat sorumluluğu "ağır" diyerek, istifa
etmiş.
Bir süre turizm sektöründe hizmet vermiş, kadınlara özel partiler
düzenlemiş, renkli dünyası olan bir kadın.
11 yaşında örtünmüş. “Ablamlar o yaşlarda örtünmüşlerdi, ben
de vaktimin geldiğini düşünerek örtündüm.
Liseyi Kız Koleji’nde okudum… Üniversite yıllarımda
başörtüsü sorunuyla ve erkeklerle yüzleştim.”
Ayşe, mülakata son günlerin çok aktüel bir konusuyla girmiş.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, “Gerekirse kız okulları da
açabilmeliyiz” diye bir açıklama yapılınca ortalık karıştı. Tabii
ki bu bazıları tarafından eğitimde karma okullar kapatılıyor
biçiminde yorumlandı.
Ayşe bu konuyu, başını 11 yaşında başını örtmüş Zehra Özkaymaz’a
soruyor.
Aldığı cevap şaşırtıcı:
“Ben karma eğitimden tarafım. Çünkü karşı cinsi tanımadan, iletişim
kurmadan yetişmenin faturasını ağır ödedim. Erkekleri tanımadığım
için yanlış evlilik yaptım.”
Ben kendi payıma, bu tür meselelerde artık bu kadar cesur cevap
verebilme cesaretine sahip değilim.
İslamcılık adına trollük yapanlardan ve her an bir savcının çıkıp,
“Toplumun bir kesimin ötekinin üzerine” diye başlayan bir cümleyle
beni içeri aldırmasından korkuyorum.
Diyorum ya, bunu ancak 11 yaşında başını örtmüş ama bugün kazandığı
özgüvenle konuşabilen muhafazakâr kesimden bir kadın bu kadar cesur
biçimde cevaplandırabilirdi.
Verdiği cevap çok mantıklı değil mi…
Bir ikinci ilginç yaklaşımı da “muhafazakâr giyim tarzı ile”
ilgili…
“İslamî giyim ile muhafazakâr giyim aynı şeyler değil” diyor ve
kendi alanının muhafazakâr giyim tarzı olarak belirliyor.
Muhafazakâr giyim aslında ölçülü giyinmektir ve dünyada birçok
örneği vardır.
“Muhafazakâr giyime en güzel
örnek Kate Middleton’dur”
Ayşe Baykal soruyor:
“Muhafazakâr giyim, tesettürlü olmanın modernize edilmiş şekli
midir sizce?”
-“Ben 'modern' tanımlamasını doğru bulmuyorum. Muhafazakâr
giyinmeyi tercih eden kadınlar, tesettürü farklı yorumlayanlardan
oluşmuyor. Bugün birçok asilzadenin, sosyetenin, bürokratın da
tercih ettiği giyim tarzıdır. Etekte maksi boyu, elbisede truvakar
kolu tercih etmek gibi... Bence muhafazakâr giyime en güzel
örnek Kate Middleton’dur."
Çakma şampanyalı muhafazakâr partilerine… Umre After Party’lerine…Geçen yıl çok konuşulmuştu bu konu.
Bölüm Ayşe Baykal’ın şu sorusu ile açılıyor:
"Son günlerde başörtülü genç kızların alkolsüz şampanya patlatarak
eğlendiği görüntüler konuşuluyor. Bu eğlence anlayışını nasıl
değerlendiriyorsunuz?"
-“Alkolsüz şampanya kutlamasında bulunmadım. Bence sosyal medyanın
meşrulaştırdığı görsellerden etkileniyorlar. Eğlence olarak sunulan
görseller yani. Güzel şişeler, süslü bardaklar… Burada asıl
eleştirilmesi gereken şampanya patlatan kızlar değil bence. Demek
ki biz kendimize özgü bir eğlence anlayışı geliştirememişiz ki yeni
gençler eğlenceleri taklit ediyor."
-“Yakın zamanda tesettürlü kadına yüklenen misyonun içinde ‘Kadın dediğin eğlenmez” anlayışı da vardı. Annelerinin yaşadığı veya yaşamadığı her şeyi abartan bir zihniyetle karşı karşıyayız aslında… Eğlencemiz, makyajımız, tüketimimiz her şeyimiz abartılı."
Yanlış okumadınız, muhafazakâr kadının kuduruk dönemi
açılıyor
İşte tam bu noktada Ayşe Baykal’ın en hınzır sorusu
geliyor: “Yani aşırılıklara hazır olalım diyorsunuz?”
Zeruj’un cevabı şu:
“Ben bu dönemi 'kuduruk dönem' olarak tanımlıyorum. Ama atlatacağımıza inanıyorum. Şurada başörtülü kadının hem kendi cenahından hem karşı cenah tarafından özgürleştiği kaç yıl oldu ki… Bizim ebeveynlerimizin de bastırılmış duyguları var. Anne baba diyor ki, ‘Benim yaşayamadığım hayatı çocuğum yaşasın.’ Çocuğa değer öğretmezsen o çocuk da kalkar şampanya patlatır yani. Bir iki nesil sonra eğlence, moda, sanat anlayışımızın rayına oturacağını düşünüyorum.”
Bu mülakatı bir sosyolog gözüyle okuduğumda çıkardığım sonuç
şu:
Muhafazakar kesimin özellikle kadınları kıpır kıpır.
Ben önümüzdeki yıllarda en büyük hareketi ve itirazı oradan
bekliyorum.
Seküler kesim, yıllar boyunca başörtüsünü ve muhafazakâr giyim
tarzını kadının özgürlüğünü elinden alan bir şey olarak
görmüştü.
Nilüfer Göle gibi sosyolog ve siyaset bilimciler ise yıllar
boyunca başörtüsünün kadını özgürleştirici bir işlev göreceğini
söylemişti.
Galiba onlar haklı çıkıyor.
Muhafazakar Barbie kızların “Kuduruk dönemi” geçecek diyor
Seruj…
Geçecek ama muhafazakâr Ken’leri epey acıtacak…