Müftü’den çarpıcı Gezi analizi
Abone olSamsun İl Müftüsü Yrd. Doç. Dr. Hayrettin Öztürk, Gezi Parkı olaylarının çıkma nedeni "insanların ortak noktalarının olmaması" şeklinde aç...
Samsun İl Müftüsü Yrd. Doç. Dr. Hayrettin Öztürk, Gezi Parkı
olaylarının çıkma nedeni "insanların ortak noktalarının olmaması"
şeklinde açıkladı.
Samsun İl Müftülüğü’nde “1-7 Ekim Camiler ve Din Görevlileri
Haftası” nedeniyle panel düzenlendi. Panelde açılış konuşmasını
Samsun İl Müftüsü Yrd. Doç. Dr. Hayrettin Öztürk yaptı.
Konuşmasında Gezi Parkı olaylarına değinen Öztürk, “Türkiye’de Gezi
olayları oldu. Niye oldu? Çünkü ortak noktamız olmadığı için. Biz
insanlarla hangi ortak noktalarda buluşacağız? Buluşacağımız bir
ortak noktamız yoksa birbirimizi anlayamayacaksak nasıl
yanlışlıklarımızı düzelteceğiz. Öyleyse birbirimizi anlayabilmemiz
için ortak noktalarımız olmalı. Birbirimize yaklaşmalıyız”
dedi.
’’MEYHANELERİN DE MÜFTÜSÜYÜZ’’
Herkesin İmamı olduklarını söyleyen Öztürk, “Samsun’un müftüsü de
ilçe müftüleri de, bütün imamları da bütün evlerin, sokaktaki
çocukların, kahvelerin, spor tesislerin ve meyhanelerin de imamı
olduğu zaman bu toplumun nasıl yüceldiğini göreceğiz. Biz buna
talibiz. Biz herkesin imamıyız. Sadece camiye gelenlerin imamı
değiliz. Nuh Aleyhisselam 950 sene dağ tepe dolaştı 80 imamı oldu.
8’i de akrabasıydı. 72 cemaati vardı. Benim sigara içen bir imam
kardeşimin bile camisinde 100’den fazla cemaati var. Sigara
içtiğinden mi geliyorlar. Yok. Peygamberin ümmeti ve peygamberin
bereketinden dolayı geliyorlar” dedi.
“CAMİLERDE KÜTÜPHANE OLMAMALI”
Şeytanların başlarının koparıldığı yerlerde görev yaptıklarını
belirten Öztürk, “Bir camide kütüphane bile olmamalı. Kütüphane
imamdır. Bir camide kütüphane varsa, o imamın otoritesinden yüzde
20 eksilmiş demektir. İnsanlar gelip kitap mı okuyacaklar, hocaya
soru mu soracaklar. Hoca böyle bir donanımda olmalı ve kendini o
şekilde yetiştirmelidir. Miatlardan destek almamalıyız. Biz
desteğimizi Kur’an’dan almalıyız. Cemaatinize karşı yüz göz
olmamalısınız. Sandalyenize oturanlar 50 yıllık dost gibi
davranırlarsa orada görev yapmanız zorlaşır. Ama onlara sert de
davranmamalısınız. Kibir ve gurur da taşımamalısınız. Güneşle
yarışamayan imam, güneşle tayin edilmiş vakitlerin namazını
kıldıramaz. Sözümüz kalplere ulaşmalıdır. Kalbe ulaşmayan söz
tesirli değildir. Kavgalı bir ailede iyi bir çocuk yetişmez” diye
konuştu.
“GENELKURMAY BAŞKANININ 3 GÜN MEKTEBE GİTMESİ İHTİLALİ ÖNLEDİ”
Din görevlilerin nefret ettiren değil, sevdiren kişiler olması
gerektiğinin altını çizen Öztürk, “Bir Genelkurmay Başkanımız
anlatıyor. 3 gün hoca mektebine gitmiş. Hocasını o kadar çok sevmiş
ve iyi davranmış ki, belki bu durum bir ihtilali önledi. Öyle
hocalarda gördük ki bizim dönemimizde vardı. Dayak ata ata camiden
nefret ettiriyor ve o çocuk camiden ve cemaatten soğuyor. Bir nesli
kesip doğrayan hocalar yüzünden namaz düşmanı olan çocuklar oldu.
Peygamberimiz Medine’de içki içen bir adam gördü. ‘Peygamber
Medine’sinde nasıl içki içilir’ diye adamı dövmeye başladılar.
Peygamber hemen müdahale etti ve dedi ki onlara ‘Siz şeytana yardım
ediyorsunuz. Sizden kurtulunca bu sefer efkardan içecek. Şeytanın
yardımcıları olmayın’ dedi. Hoca dövme uzmanı değil, sevme uzmanı
olmalıdır” şeklinde konuştu.
“BASIN BENİ SEVMEZ, BEN DE BASINI SEVMEM”
Basının kendisini sevmediğini ve kendisinin de basını sevmediğini
ifade eden Öztürk, “Benim ‘Medyatik Müftü’ olduğum söyleniyor.
Çünkü basına çok malzeme verdiğim ifade ediliyor. Basın mensubu
arkadaşlar burada. Ne onlar benden hoşlanır ne de ben onlardan
hoşlanırım. Yani onları da ‘bir etkinliğim var, gelin’ diye
çağırmam. Ben sözümü net olarak söyleyen biriyim. Ama camiye
gidiyorum bir konuşma yapıyorum. Ertesi gün gazetelere bakıyorum
benim konuşmamın manşeti var. Gidiyorum bir yere bir konuşma
yapacağım bakıyorum oradalar. Bu aslında güzel bir şeydir. Eğer söz
kaynağından alınır ve doğru alınırsa, insanlara güzel ulaşırsa,
benim yapmış olduğum daveti ve tebliği basın mensubu kardeşlerim
yapmış olur. Bu da bu insanlığa büyük bir hizmet olur. Bazı basın
mensubu kardeşlerimin gerçekten dini terimler ve dini konular
konusunda çok eksiklikleri var. Mutlaka bu konularda kendilerini
yetiştirmelere gerekiyor. Bazen anlatıyorum, bakıyorum ertesi gün
gazete anlattığım bile yazılamamış. Ne anlattığım yazılmamışsa,
anlatmak istediğimi nasıl yazacak. Böyle sıkıntılarla da
karşılaşıyorum. Basın mensuplarımız da kendilerini dini konuda
lütfedip biraz hassasiyet gösterip yetiştirsinler” ifadelerini
kullandı.
“NANKÖRLÜK ETMİYORUM, TEŞEKKÜR EDİYORUM”
Samsun’da bir faaliyet başlattığını belirten Öztürk şöyle devam
etti: “Bu zamana kadar yapılmamış olan bir işi başlattım. Hangi
partiden olursa olsun, eğer bir hizmet yapmışsa her parti ve
belediye başkanı hizmet için seçilir ve onları halkın huzurunda
teşekkür ediyorum. Nankörlük etmiyorum. Bir ilin müftüsü olarak
bunu en fazla takdir etmem gereken benim. Yapılan hizmetleri
görmeyelim mi? O zaman o hizmetler bize gelir mi? O zaman hiç
kimseye teşekkür etmememiz gerekiyor. Parti pırtı ayrımı yapmadan
herkese teşekkür edin, insanlar sizi görsün. Ben ne a partisindenim
ne de b partisindenim. Ben Müslümanım.”
(İHA)