Müezzinoğlu'ndan Yüce Divan açıklaması
Abone olSağlık Bakanı Müezzinoğlu, Yüce Divan konusunda Anayasa Mahkemesi'ne güvenemeyeceklerini söyledi.
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Anayasa
Mahkemesi'nin "art niyetli" olduğunu iddia etti. "Bana kast edene
kendimi teslim edemem" diyen Bakan Müezzinoğlu, kritik oylama
öncesi rengini belli etti.
TBMM’de AK Partili 4 eski bakan hakkındaki yolsuzluk
iddialarını araştırmak üzere kurulan komisyon, bu 4 bakanın Yüce
Divan’da yargılanması talebine karşı kararını yarın verecek.
Komisyonun kararı ne olursa olsun, Yüce Divan talebi bir de Meclis
Genel Kurulu’nda oylanacak.
"ÇÜRÜĞÜ KENDİZİ TEMİZLEYECEKTİR"
"ÇÜRÜĞÜ KENDİZİ TEMİZLEYECEKTİR"
Habertürk gazetesinden Kübra Par’a konuşan Sağlık Bakanı
Mehmet Müezzinoğlu, Anayasa Mahkemesi’nin kendilerine tuzak kuran
sistemin ana unsuru olduğunu öne sürerek, “Şimdi bize
düşen, çürük dişin dolgusunu yapmak ya da çekmek. AK Parti kendi
değerleriyle çürüğünü yine kendisi temizleyecektir. Ama ben bana
kastedene tekrar kendimi teslim etmem” dedi.
Müezzinoğlu’nun Kübra Par’ın bu konudaki sorularına verdiği
yanıtlar şöyle:
Meclis Soruşturma Komisyonu 5 Ocak’ta karar
verecek. Partide bu konuda farklı görüşler olduğunu biliyoruz. Siz
vicdanen ve siyaseten nasıl bakıyorsunuz?
AK Parti, doğruları merkeze alan ve yanlışlara tavrı olan bir
parti. Aksi takdirde bu günlere gelemezdi. Ama bu demek değildir ki
AK Parti içinde hiç kimse yanlış yapmaz, yapmadı. İl başkanlığı
yaptığım dönemde, yanlış yapma niyetiyle gelenlere müdahale ettik,
kapının önüne koyduk. AK Parti zaten bunu merkezdeki felsefesiyle
yapıyor.
Ama bu seferki daha zor bir
sınav…
Tabii bunlar kolay sınavlar değil. 12 yıllık iktidarın
belediyeleri var, bakanlıkları var, her yıl milyarlarca lirayı
harcayan ihale yapan binlerce insan var. Bu binlerce insanın hepsi
çok iyi, çok ideal dersem kendimi kandırmış olurum. Önemli olan
sistemin kendi kendini denetlemesi, yanlış yapanı kapının önüne
koyabilmesi veya hukuka teslim edebilmesi. Şimdi bir operasyon var.
Bu operasyon birilerinin yolsuzluk yapmasına karşı olsa bunun
arkasında kapı gibi dururum ama şu örneği veriyorum. Ben hekimimim.
Ağzımda 32 diş var. 32 dişten biri ikisi çürük olabilir. Diş
hekiminin görevi kurtarıyorsa dolgu yapmaktır, kurtarmıyorsa
çekmektir. Ama diş hekimi dişimi değil beynimi uyuşturmak, kalbimi
durdurmak beni yok etmek istiyorsa o diş hekimliği yapmıyor
demektir. Bu operasyon da böyle bir şey. Bir tarafta istihbarat,
bir tarafta Emniyet, bir tarafta yargı… Dert AK Parti’nin çürük
dişi meselesi değil, AK Parti’yi ve milli iradeyi yok etme… Şimdi
bize düşen, çürük dişin dolgusunu yapmak ya da çekmek. Keşke bunu
sistem yapsa ama ne yazık ki Türkiye ’de bunun medeni hukuksal
altyapısı kurulamadığı için sıkıntı çekiyoruz.
17 Aralık’ın üzerinden 1 yıl geçti, bahsettiğiniz
tehdit algısı ortadan kalktı. Şu anda AK Parti kendi değerleriyle
yüzleşmiyor mu?
Evet, AK Parti kendi değerleriyle çürüğünü yine kendisi
temizleyecektir. Bundan kimsenin tereddüdü olmasın. Ama art niyetli
olan bir sisteme kendisini teslim etmeyecektir.
Muallâk konuşuyorsunuz…
Hayır, net. Ben bana kastedene tekrar kendimi teslim
etmem!
Bundan “Yüce Divan’a göndermeyeceğiz ama o
arkadaşlarımızla kendi içimizde hesaplaşacağız” dediğinizi mi
anlamalıyım?
Yalnız o arkadaşlarla sınırlı da olmayabilir. Dünya kadar
belediyemiz var.
AK Parti yolsuzluklar konusunda bir iç
hesaplaşmaya mı gidecek yani?
AK Parti, kendi içindeki sistemi daha net görecek ve buna
fırsat vermeden kendi kendini temizleyen sistemi kurmalı. AK Parti
Genel Merkezi de yönetim anlayışı da bu olaylardan çok boyutlu
dersler çıkarır ve gereğini yapar ama birilerinin millete kurduğu
tuzağı AK Parti üzerinden uygulamasına da müsaade etmeyiz.
“Bana tuzak kuran sisteme kendimi teslim etmem”
diyorsunuz ama eğer Yüce Divan’a gönderilmezlerse, kamuoyu vicdanı
nasıl rahatlayacak?
Toplum vicdanı, Yüce Divan vicdanından çok daha değerli. Yüce
Divan’da aklananların toplum vicdanında aklanmadığı ya da Yüce
Divan’a gitmeyip toplum vicdanında temiz kaldığı örnekleri
biliyorum. Bu anlamda toplum vicdanını rahat ettirecek şekilde
gereğini yaparız. Ama geçtiğimiz 50 yılda onlarca kez topluma bedel
ödeten bir yapıya da teslim olmayız.
Yüce Divan’ı size tuzak kuran sistemin bir parçası
olarak mı görüyorsunuz?
Ana unsuru olarak görüyorum. Yüzde 47 oy almış bir parti
olarak Anayasa Mahkemesi’nden 2008’de bir oyla kurtulduk. Kurtulan
AK Parti değildi, milletin yüzde 47 oyla sorumluluk verdiği bir
siyasi partiydi. Ve bir oyla kurtuldu… Tam da kurtulmadı, maddi
ceza yedi. Kamu vicdanı bunu Yüce Divan olarak görebilir mi?
Kamuoyu bunu Yüce Divan’ın doğru kararı olarak algıladı mı? Öyle
algılasaydı yüzde 50 oy verir miydi? Millet iradesine tuzakların
farklı adresleridir bunlar.
Kısacası “AK Parti anayasa Mahkemesi’ne
güvenmiyor” diyebilir miyiz?
Neticede bu tuzakları AK Parti olarak biz çok yaşadık. Sütten
ağzımız yandı, yoğurdu üfleyerek yiyoruz. Birileri bunu
yadırgayabilir ama bizim millet adına canımız yandı. Daha önce de
bedelleri hep millet ödedi. Bu ülke 1960’lardaki dinamiklerini
devam ettirebilseydi bugün 2023’ü farklı planlarla hedeflerdik. 28
Şubat post modern darbesinde hâkimleri ve savcıları bir salona
dizdiler. O yüce mahkeme de gitti onların karşısında alkış tuttu.
Nerede milli irade? Nerede sandık? Dolayısıyla biz artık milletten
ve Allah’tan başka kimseden korkmuyoruz