Mucize'nin Aziz'i Mert Turak ilk kez konuştu!
Abone olMert Turak Mahsun Kırmızıgül'ün son filmi Mucize de Aziz karakteri ile gösterdiği performans izleyiciden tam not aldı. Başarılı oyuncu Hürriyet'den Ayşe Arman'a verdiği röportajda samimi açıklamalarda bulundu.
Mert Turak Mahsun Kırmızıgül'ün son
filmi Mucize de Aziz karakteri ile gösterdiği performans
izleyiciden tam not aldı. Başarılı oyuncu Hürriyet'den Ayşe Arman'a
verdiği röportajda samimi açıklamalarda bulundu. İşte o röportajdan
önemli satır başları...
YAPTIĞIM İŞE AŞIĞIM
Ben 7 yaşından beri kendimi oynayarak ifade ediyorum. Söz konusu 'oynamaksa' akan sular duruyor. Namusum gibi oluyor o roller. İstiyorum ki kimi canlandırıyorsam, o gerçekten size gelsin, ruhunuza değsin...Yetenek için 'bilinçsiz yeterlilik' denir ya, belki de öyle. Her şeyi bilerek yapmıyoruz. Sadece ben yaptığım işe âşığım onu biliyorum. 11 kere konservatuvar sınavına girmiş bir adam duruyor karşında.
Hayatımda oyuncu olmaktan daha çok istediğim hiçbir şey olmadı.2 yıl önce, "Seninle süper bir film yapacağız Mert! Sana başrol oynatacağım" dedi. Bütün yapımcılar böyle sözler verir ya, çok üstünde durmadım.Sonra baktım ki iş ciddi.
Ama Mahsun Kırmızıgül, senaryoyu asla hemen vermez, yine öyle
yaptı. "Hâlâ üzerinde çalışıyorum! Olacak, yapacağız,
sen merak etme Mert!" dedi durdu. Zaman daralmaya
başladı.
Dedim ki, "Abi bu Aziz'in hastalığı ne? Ben hastalığını bile bilmiyorum." Ayağa kalktı ve "Bak" dedi, "Benim arkadaşım böyle biri Mert! Sen o olacaksın!" Aziz'i kısa bir canlandırdı.
Ben de 28 saniyelik bir görüntü kaydettim cebime. Zaman geçiyor, arıyorum, "Eve gel çalışalım" diyor ama hep meşgul. Ben anladım ki bunu tek başıma başarmak zorundayım. Türkiye'nin en iyi nörologlarını buldum. Randevu aldım. Aziz'in rahatsızlığı 'serebral palsi'yle ilgili Allah ne verdiyse sordum.
"O BİR OYUNCU DEĞİL ŞİZOFREN"
En büyük şansım, Türkiye'nin en önemli jokeylerinden Sinan Apa'yla çalışmak oldu. Dünya tatlısı, bir buçuk metre bir adam. "Daha önce ata bindiniz mi?" dedi, "Hayır!" dedim. "Hımmm" dedi, "Bizim 28 günümüz var!" Ama çok sakindi. "Gelin atınıza bakalım" dedi, gittik. O da ilk defa tanışacakmış Piaf'la, şahane bir Arap atı.
İçeri girdik. Dedi ki, "Biz onun alanındayız şu an. Yeni tanışıyoruz. Haydi yavaş yavaş onun erkini, egosunu kabul edelim." Biz diz çöktük, Piaf yanına. Burnumun dibinde kocaman bir at. Ve macera başladı...
Sinan Hoca o kadar müthiş bir hocaydı ve Piaf o kadar halden anlayan bir attı ki, bence acıdı bana, sıkı bir ikili olduk. Sekizinci derste, engel atlamaya başlamıştım. Bir süre sonra baktım ki aaa ben Piaf gibi hareket ediyorum. Onun enerjisini yansıtıyorum. Aziz herkesten daha yakındı ata. Ben de öyle oldum. En iyi rol arkadaşımdı. Sırdaşımdı. 2 buçuk ay çalıştık Kars'ta. Haftada bir gün dinlenebiliyorduk. Bir keresinde yine yukarı köye çıktım, saat sabah 8 filan, 2500 rakımdayız. "Biraz Piaf'a bineyim" dedim. Onunla her gün gittiğimiz bir yol var. O yolu ezberlemiş. Fakat nasıl bir sis var o gün, sadece 2 metre önünü belki görüyorsun. Birden dörtnala koşmaya başladı. Sisin içine koşuyoruz. Ömrüm boyunca o sahneyi hiç unutmayacağım. Ona o kadar güveniyordum ki, korkamadım bile. Ve ne yaptı dersiniz? Uçurumun kenarına kadar geldi ve durdu. Öyle sessizce durdu. Hani doğanın büyüklüğünü hissedersin ya, ben de işte o zaman Piaf'ın büyüklüğünü hissettim. Anladım ki isteseydi bütün film boyunca zorluk çıkarırdı, çıkarmadı. O da bu filmin çekilmesini istedi.
ÖNCE DÜŞMAN YARATMALIYIM, SONRA ONU ALT ETMEK İÇİN OYNAMALIYIM
Benim bir ateşe ihtiyacım var. Bu, ilişkide de böyle, 'Mucize'nin setinde de. Düşman yaratmalıyım önce ve onu alt etmek için oynamalıyım. Bir gerilim yaratmalıyım, onun için oynamalıyım.Tabii ki en çok kendimle savaşırım. "Ne oldu yoruldun mu?" derim. "Kapris mi yapıyorsun? Zoruna mı gitti?" Kendimle çok uğraşan bir adamım...
MAHSUN'UN SİNEMASINI TARTIŞMAK BİLE SAÇMA
Mahsun Kırmızıgül sinemasını kabul etmeyen bir kesim var ama bunu tartışmak bile saçma. Başarısı ortada. Takdir etmek gerekiyor. Senaryosunu da yazıyor, filmini de çekiyor. İşini çok ciddiye alıyor. Kimseyi kırdığını görmedim sette. Saygılı ve tutkulu. Sonuna kadar aynı sevgili için savaştık. Benim için yönetmen ve oyuncu, aynı sevgili için düello eden iki silahşordur aslında. Ve bu anlamda o da bırakmadı kendi tarafını, ben de bırakmadım.Bu lafları ciddiye bile almamak gerekiyor. Bir kere herkes çok profesyoneldi.
Soykut Turan bence sadece bir görüntü yönetmeni değil, bir sanatçı. Çok iyi bir ekiptik. Bu arada benim en çok duyduğum soru şu: "Mahsun Kırmızıgül kendi mi çekiyor abi?" Bir türlü onun çektiğine inanmıyorlar. Evet, kendi çekiyor. Diyorum ki "Aynen sizin gibi, benim gibi konuşuyor. Buraya 40 istiyorum, buraya 85!" Kraşendo biliyor, koro kullanmayı biliyor, çünkü farsi biliyor, çünkü bir müzisyen ve bir dünyası var. Ama ben hâlâ açıkyüreklilikle şunu söylüyorum: Beni kendi düşüne daha çok ortak etseydi, çok daha başka bir film olabilirdi.