Mücadelemizi çok daha güçlü bir şekilde sürdüreceğiz”
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, “30 yıldır neredeyse her gün acı haberler alırken, acı kayıplar yaşarken, bölücü terör nedeniyle son 4 aydır ...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “30 yıldır neredeyse her gün acı
haberler alırken, acı kayıplar yaşarken, bölücü terör nedeniyle son
4 aydır olay yaşamıyor, kayıp vermiyoruz. Bugün Türkiye’de terörün
bitirilmesi noktasında umutlar çoğalmış durumda” dedi. Terörsüz
ortamda mücadelelerine devam edeceklerini ifade eden Erdoğan,
“Terörsüz, şiddetsiz, korkusuz bir ortamda, güvenli bir ortamda
kalkınma mücadelemizi çok daha güçlü bir şekilde sürdüreceğiz”
şeklinde konuştu.
ABD gezisi kapsamında bugün Brookings Enstitü’de konuşma yapan
Başbakan Erdoğan, ekonomi alanında yaptığı açıklamada, “Bakınız
göreve geldiğimizde Türkiye’nin dış borcu milli gelire oran
itibariyle yüzde 74’tü. Ama şuanda Türkiye’nin dış borcu yüzde 36.
Buraya geldik. Fakat Türkiye’de ekonomiden bihaber bir muhalefet
var. Ve bu siyasi muhalefet hep borcumuzun yükseldiğinden bahseder.
Borcumuzun yükseldiğinden bahsederken de borcun miktarına bakar.
Yani milli gelire orana kıyasla değerlendirmeyi yapmaz. ‘Bak borcu
miktarı şu kadardı, şuraya yükseldi.’ Borç yiğidin kamçısıdır,
yiğit olmayanın değil. Dolayısıyla eğer senin milli gelirin
fazlaysa orada tabii ki senin borcun da daha artabilir ama oran ne
buna bakacaksın. Oran itibariyle baktığın zaman, yüzde 74’ten yüzde
36’ya düşmüşsün. Burada böyle bir güç söz konusu. Tabi çıtayı hep
yukarı çektik çekmeye de devam ediyoruz. Enflasyona bakıyorsunuz
yüzde 30’du şuanda enflasyon yüzde 7’lere kadar düştü ve
kararlılıkla bu süreci devam ettiriyoruz. Tabi enflasyonda da
hedefimiz bunu yüzde 4’e çekebilmek. 10,5 yıl önce Türkiye’de
ekonomik krizler hep konuşuldu. Siyasi istikrarsızlık, koalisyon
hükümetleri konuşuldu. Biz gelene kadar Türkiye’de iktidarların
ömrü 16 aydı. Düşünebiliyor musunuz 16 ay. Tek partili dönemi
konuşmuyorum tabi, çok partili dönemde. Şimdi 16 ay bir iktidarın
ömrü olursa o ülkede siyasi istikrar olur mu, olmaz. Mali istikrar
olur mu, o da olmaz. Ve biz AK Parti iktidarları döneminde iki
sihirli kelimeye çok dikkat ettik. Bunun bir tanesi güvendir bir
tanesi istikrardır. Eğer bir ülkede güven yoksa istikrar da olmaz.
Ve bu güven-istikrar tablosu içerisinde hükümet olarak adımlarımızı
attık. Ve devleti ekonomiden artık yatırımlar vesaire bunlardan
çekmek suretiyle tamamıyla özel sektörü bu işin içerisine teşvik
ettik ve devlet kendi elindeki fabrikalarını yoğun bir şekilde
özelleştirme kapsamı içerisinde özel sektöre devretti. Yerli,
uluslararası sermaye hiçbir ayrıma tabi tutmadan bunu başardık.
Türkiye’de artık ekonomik büyüme dev çılgın projeler, sosyal
güvence, yeni rekorlar, AR-GE merkezleri, innovasyon, yatırım,
turizm hep konuşuluyor. Bakın şimdi önümüzde önemli bir yatırım
daha var. Çok önemli bu. Nedir o; Karadeniz’i Marmara’ya bağlayan
bir ‘Kanal İstanbul’ projesi var. Bu da çılgın projelerimizden bir
tanesi. 42 kilometre uzunluğunda bir kanal bu. Panama, Süveyş
bunların hepsini sollayacak bu kanal. Ve bir de projenin gerek
kalitesi gerekse mimari noktadaki estetiği itibariyle de çok farklı
bir proje olarak bunu yapıyoruz. Çünkü bu projeyi yaparken iki şeyi
hedefliyoruz. Bir, İstanbul’umuzun o altın gerdanlığı olan
Boğazımızı bir çevre hassasiyeti içerisinde 150 bin ton, 200 bin
tonluk dev tankerlerin geçişinden kurtarmamız gerekir diyoruz ve
onun için bu adımı atıyoruz. Ve Boğaz artık bunlardan kurtulması
lazım çünkü sekiz tane çok keskin virajı olan bir yapıdır Boğaz.
Orada herhangi bir dümen kilitlenmesinde, herhangi bir kazada
altından kalkılamaz felaketleri yaşayabiliriz. Çünkü bundan önce
Boğaz’ın önemli bir noktasında ki geniş bir bölgeydi, orada bir
Romen tankeri alev aldı ve 7-7,5 ay o yanmıştır. Çok ciddi
sıkıntılar yaşatmıştır İstanbul’umuza. Bunları biz yaşamak
istemiyoruz. Milyonda bir ihtimal dahi olsa bunları yaşamak
istemiyoruz. Onun için Kanal İstanbul’a büyük önem veriyoruz ve
şuanda bu ihaleyle alakalı olarak da hazırlıklarımızı yaptık ve
ihale içinde inanıyorum ki çok ciddi katılım olacak ve bu katılımla
birlikte bunu da yine BOT sistemiyle yapacağız. Açıkçası artık
Türkiye Türkiye’yi değil, dünya Türkiye’yi konuşuyor. Böyle bir
noktadayız. Ve Türkiye kaydettiği başarılarla hem bölgesinde hem
dünyada takdirle, ilgiyle izleniyor” dedi.
Her zaman halkın huzuru için hareket ettiklerini ifade eden
Erdoğan, “Burada Türkiye için, bölge için son derece önemli bir
sürece de kısaca değinmek istiyorum. Yola çıkarken biz halkımıza üç
önemli vaat de bulunduk. Bunlardan bir tanesi yolsuzlukla
mücadeleydi, bir tanesi yoksullukla mücadeleydi, bir tanesi de
yasaklarla mücadeleydi. Biz bunu Türkçe ifadesiyle ‘Üç Y ile
mücadele’ demiştik ve bu mücadeleyi de büyük ölçüde kazandık.
Burada özellikle attığımız bu adımlarda şimdi yeni bir önemli adımı
atıyoruz ki bu da ‘Çözüm süreci’ adını verdiğimiz adımdır. Bu süreç
gerçekten çok çok önemli, hayati diyebileceğim bir süreçtir. Çözüm
Süreci adını verdiğimiz süreçte, Türkiye’de siyaseti, sosyal
yaşamı, özellikle de ekonomiyi kökten değiştirecek, yenileyecek bir
sürecin adımını atıyoruz. Ancak bu süreç daha çok bölgemizin
barışına, istikrarına huzur ve refahına katkı sunacak bir süreçtir.
Türkiye son 30 yılını terörle geçirdi. Bölücü terör 30 yıl içinde
maalesef 40 binden fazla cana, 350 milyar dolar civarında maddi
kayba neden oldu. Terör Türkiye’ye ağır bedeller ödettiği kadar
bölgenin huzuruna, güvenliğine de ağır darbeler vurdu. AK Parti
olarak terör meselesinin çözümü noktasında tam bir kararlılık
içinde olduk. 10,5 yıl boyunca her boyutuyla en kararlı şekilde
terörle mücadele ettik. Bizden önceki hükümetler de, biz de bu
mücadeleyi verdik. Terörle mücadele ederken terörü doğuran ve
besleyen nedenlerin de üzerine gittik. 10 yıllarca ihmal edilen
Doğu ve Güneydoğu Bölgemize büyük yatırımlar yaptık. Demokratik
reformlar gerçekleştirdik. Ayrımcılığı, ret, inkar ve asimilasyon
politikalarını sona erdirdik. Daha önce bir bölgesel ayrımcılığın
var olduğunu görmemezlikten gelemezdik. Bu bir vakaydı. Ama biz
yola çıkarken 3 şey söyledik bununla ilgili de. Dedik ki; ‘Biz
etnik milliyetçiliği ayaklarımızın altına alıyoruz. Biz bölgesel
milliyetçiliği ayaklarımızın altına alıyoruz. Biz dinsel
milliyetçiliği ayaklarımızın altına alıyoruz. Etnik milliyetçilik
yapmayacağız. 76 milyon vatandaşımız bizim için birdir. Ve hepsine
aynı mesafedeyiz. Bölgesel milliyetçilik de yapmayacağız.
Türkiye’nin tüm bölgeleri 780 bin kilometrekaresiyle İstanbul neyse
Van odur, Hakkari odur. Sinop neyse aynı şekilde Hatay da odur.’ Ve
biz Cumhuriyet tarihinde görülmeyen yatırımları bu bölgelere alt
yapısıyla, üst yapısıyla bu dönem de yaptık. Ve bu yatırımlar aynı
kararlılıkla hala devam ediyor. Ve bölgede esen şimdi bir bahar
havası var. Demokratikleşme havası terörün elindeki tüm bahaneleri
yok etti ve devlet millet kucaklaşmasını sağladı” diye konuştu.
Akil insanlar hakkında da konuşan Erdoğan, “Şuanda farklı bir
uygulamayla 63 akil insan şuanda Türkiye’yi dolaşıyor. Yani bunlar
Türkiye’nin en akıllılarıdır diye ne kendileri böyle bir iddianın
içinde, ne biz böyle bir iddianın içindeyiz. Böyle bir şey söz
konusu değil. Bu 63 vefakar dost bir ortak paydada buluştular.
Neydi o özellikle bu terör ülkemizi nasıl kurtarırız? Ülkemize bir
barış havasını nasıl egemen kılarız? Huzur içinde vatandaşımız gece
gündüz sokağa nasıl rahatlıkla çıkabilir? Ve artık esnaf her gün ya
da gün aşırı kepenk indir, kepenk kaldır böyle militer bir
yaklaşımdan nasıl kurtulur bunun gayreti içerisinde yola çıktılar.
Ve halkı ikna için gayret etmiyorlar. Tam aksine halk ne düşünüyor
bunu dinliyorlar. Bunlar içerisinde akademisyeni var, bunlar
içerisinde medya mensubu var, bunlar içerisinde sanatkarlar var,
bunlar içerisinde sporcusu var vesaire iş adamı var. Ama onlar bu
ortak payda içerisinde bu mücadeleye girdiler ve şu anda Türkiye’de
7 ayrı grup, her biri 9’ar kişiden oluşmak üzere sağ olsunlar
Türkiye’yi dolaşıyorlar. Şu anda yaklaşık 35, 36 günü doldurdular
ve kalan 2 aylık bir süre bu iş için verdik ve kalan süreyi de
bitirdikten sonra nihai raporlarını hazırlayacaklar ve bu rapor
üzerinden biz de adımımızı hükümet olarak atacağız. 30 yıldır
neredeyse her gün acı haberler alırken, acı kayıplar yaşarken,
bölücü terör nedeniyle son 4 aydır olay yaşamıyor, kayıp
vermiyoruz. Suriye’deki kanlı çatışmalar nedeniyle Türkiye’de zaman
zaman alçakça saldırı girişimleri oluyor ancak bunda büyüyen
Türkiye’ye yönelik olarak farklı mecralardan geldiğini de gayet iyi
biliyoruz. Bugün Türkiye’de terörün bitirilmesi noktasında umutlar
çoğalmış durumda. Birliğimiz, kardeşliğimiz çok daha kuvvetlenmiş
durumda. Sadece 4 ay olmasına rağmen Türkiye’nin kalkınmasına
yönelik çok güçlü umutlar oluştu. Terörsüz, şiddetsiz, korkusuz bir
ortamda, güvenli bir ortamda kalkınma mücadelemizi çok daha güçlü
bir şekilde sürdüreceğiz. Yine aynı şekilde bu süreç içerisinde
sosyal ve demokratik sorunları ele alacak bunları da toplumsal
mutabakatla çözüme kavuşturacağız. Bu yeni sürecin sabotaj ve
tahriklere açık bir süreç olduğunu bu nedenle temkinle,
hassasiyetle hareket ettiğimizi burada hatırlatmak isterim. Zira
çalkantılı, istikrarsız, bir coğrafya içinde güçlü bir Türkiye’den
rahatsızlık duyanların olduğunu da burada özellikle hatırlatmak
isterim. Bu çevrelerin terörün bitmesi aşamasında tahrikler
yapabileceğini de biliyor, tedbirlerimizi ona göre alıyoruz”
dedi.
Türkiye’nin 2023 hedefine de değinen Erdoğan, “Değerli dostlarım
2023 hedefine doğru hızla ilerleyen Türkiye’nin bu yeni dinamizmi
ve geniş ufku Avrupa’dan Ortadoğu’ya bütün dünyada yakından
izleniyor. Bu büyük değişim AK Parti’nin yeni siyaset felsefesinin
milletin emrindeki devlet anlayışının, insan hak ve hürriyetlerine
verdiği değerin, insan merkezli politika anlayışının ve bütün
dünyayı kucaklayan küresel bakış açısının somut bir göstergesidir.
Türkiye bugün artık her bakımda etrafındaki gelişmelerin merkezinde
yer alıyor. Yakın bölgemize baktığımızda demokratik talepleri
uğruna sokaklara dökülen halkların gözünde Türkiye’nin bir ilham
kaynağı olduğunu görüyoruz. Bizim tek amacımız bölgenin kalıcı
istikrara kavuşmasıdır. Bizim model ihracı diye bir derdimiz asla
yoktur. Ama ilham kaynağı olabilir. Ülkemiz 2023 yılında dünyanın
en büyük 10 ekonomisi arasına girecekse bunu içerisinde yer aldığı
bölge ile birlikte yapacaktır. İşte dün Sayın Obama’yla yaptığımız,
görüntülerde de özellikle gerek bölgesel sorunlar, gerek
uluslararası sorunları değerlendirdiğimiz görüşmelerde tabi bir
diğer en önemli görüşme başlığımız da Türkiye-ABD arasındaki
ekonomik ilişkilerin çok daha ileri noktaya ulaştırılabilmesiydi.
Bizim model ortak olarak Sayın Obama’nın da Türkiye’yi ilk
ziyaretinde kullanmış olduğu bu ifadeyle stratejik ortaklığımızın
yanında bu model ortaklığın şüphesiz ki her 2 ülkeye kazandıracağı
çok şeyler var. Bizim geleceğe ve ülkemize ilişkin net bir
vizyonumuz ve hedeflerimizi elde edecek gücümüz var. Son 10 yıldır
sürdürdüğümüz çalışmalar ve bütün bunların sonucunda çevremizdeki
fırtınalara rağmen ufka baktığımızda geleceğimizi net bir şekilde
görebiliyoruz. Bu yolda millet olarak beraberce yürüyoruz.
Kararlıyız, sorunlarını çözmüş lider Türkiye hedefimize mutlaka
ulaşacağımıza inanıyoruz. Bölgemizde ve dünyada barış
çabalarımızdan asla vazgeçmeyecek, barışa katkı sağlayan bir ülke
olmaya devam edeceğiz. Demokrasiyi, insan haklarını, insanca yaşam
şartlarını güçlü şekilde savunmaya devam edeceğiz. Millet olarak
her zaman mazlumun yanında olduk, zalimin karşısında durduk. Bugün
de iç ve dış politikamızda sadece hak ve adaleti savunuyor sadece
bunun için mücadele ediyoruz. Türkiye yeryüzündeki her ülke için,
her halk için tamamen insan hakları, demokrasi ve adalet odaklı
tavır belirleyen bir ülkedir. Bu ilkelerimizden hiç
vazgeçmeyeceğiz. Güçlü lider bir Türkiye’nin bölge içinde, dünya
içinde büyük bir imkan olduğuna inanıyoruz bu hedefler
doğrultusunda mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz. Ben bu
düşüncelerle sözlerime son verirken bu güzel buluşmayı sağladığınız
için özellikle Brookings Enstitüsü’ne ve katılımınız dolayısıyla da
sizlere teşekkür ediyorum ve bundan sonrasını da değerli
moderatörümüze bırakıyorum” şeklinde konuştu