Motor çalışıyor ama mesafe alamıyoruz
Abone olYeni anayasa çalışmalarına değinen TBMM Başkanı Cemil Çiçek, “Motor çalışıyor tamam, bir hararet var ama yeteri kadar mesafe alamıyoruz. Bel...
Yeni anayasa çalışmalarına değinen TBMM Başkanı Cemil Çiçek,
“Motor çalışıyor tamam, bir hararet var ama yeteri kadar mesafe
alamıyoruz. Belki üzerinde durulması gereken konu odur" dedi.
Meclis Başkanı Çiçek, Altındağ Belediyesi tarafından restore
edilerek müze ve kültür sanat merkezine dönüştürülen Ulucanlar
Cezaevi Müzesi’nin açılışını gerçekleştirdi. Meclis Başkanı Çiçek,
1 Ekim’de Anayasa gereği Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet
Meclisi’nin açılacağını ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 11’inci
Cumhurbaşkanı sıfatıyla son defa meclise hitap edeceğini ifade
etti.
"GELDİĞİMİZ NOKTA TATMİN EDİCİ DEĞİL"
Cumhurbaşkanı Gül’ün 11’inci cumhurbaşkanı sıfatıyla son defa
meclise hitap edeceği için 1 Ekim’de açılacak olan Meclis’in bundan
dolayı böyle bir tarihi öneminin olduğunu belirten Çiçek, şunları
söyledi:
“Normal çalışma programına göre meclis çalışmalarını sürdüreceğiz.
Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmaları meclis takvimi ile bağlantılı
değil. Çalışmalarına devam ediyor. Ancak geçmişte de söyledim
kırmızı ışıkta biraz mazot yakıyoruz, benzin yakıyoruz. Motor
çalışıyor tamam, bir hararet var ama yeteri kadar mesafe
alamıyoruz. Belki üzerinde durulması gereken konu odur. Yoksa
çalışıp çalışılmamasından ziyade, çalışılıyor ne netice elde
ediliyor. Bu çalışma temposuyla, bu şekliyle iş nereye kadar
gidecek bunu hep beraber siyasi partilerimizin değerlendirmesi
gerekiyor. Geldiğimiz nokta bizim açımızdan tatmin edici değil.
Komisyon olarak daha önce koyduğumuz hedefin çok gerisindeyiz. Onun
için de zamanla güneş batmak üzere, güneşin önemli bir kısmı da
battı gibi geliyor bana. Bu da komisyonun takdirlerine
sunulur.”
"SANKİ BUNLAR KENDİLİĞİNDEN OLDU"
Ulucanlar Cezaevi’nin sıradan bir açılış olmadığını belirten Meclis
Başkanı Çiçek, cezaevinin çok farlı bir anlamı olduğunu ifade
ederek, konuşmasına şöyle devam etti:
“Aslında burası sıradan bir yapı değil. Bu cezaevinin tarihi
aslında Türkiye’nin yakın tarihidir. Türkiye bu yakın tarihi
içerisinde hangi acıları yaşadıysa, hangi sıkıntıları çektiyse,
nelere şahit olduysa bunların hepsini bu çatı altında görmek
mümkün. Bu sadece fiziki mekân olarak değil. 1925 yılında inşa
edildiğine göre aynı zaman da içinde yaşanan olaylarla Türkiye’nin
tarihidir. Buranın içini ne kadar iyi okuyabilirsek, bugün sahip
olduklarımızın kıymetini değerini o kadar iyi anlarız. Çoğumuz
yaşadığı anın bize sağladığı fırsatları, imkânları, özgürlükleri
yeterince anlamıyor ve idrak edemiyor. Sanki bunlar kendiliğinden
oldu, kendiliğinden geldi. Sahip olduklarımızın gerisinde emek var,
gayret var ama ondan çok daha ötesi acılar var sıkıntılar var.
Burada belli bir süre kalmış çile çekmiş 2 tane Türk aydınının
duvarda nüshaları var. Eğer bunu iyi anlayabilirsek iyi okuyabilir,
iyi özümseyebilirsek bu açılışı, bu yapıyı daha iyi anlama
imkânımız olacak.”
(İHA)