Morglar insan cesedi ile dolu
Abone olŞimdiye kadar ölü sayısının Irak genelinde hesaplanmasına çalışılıyor. Ancak kesin bir rakam elde edilemiyor.
Her gün kan görmeye alışan ve her sabah patlama veya silahlı
çatışma haberleriyle uyanan Irak'ta morglar, kurşun delikleriyle
dolu, parçalanmış cesetlerle doluyor. Baas Partisi döneminde üstü
örtülü cinayetlerden şikayet eden ve yakınlarını toplu mezarlarda
arayan Irak halkı, artık koalisyon kuvvetleri ile direnişçiler
arasındaki çatışmalara, bombalı eylemlere ve aşiretler arasındaki
mücadeleye şahit oluyor, işgal kuvvetlerinin taahhüt ettiği huzur
dolu günlerin bir an önce gelmesini bekliyor. Bağdat, Kerbela,
Kerkük ve Tikrit'teki morg tutanaklarına göre, savaşın
başlangıcından bu yana çıkan çatışmalar ve düzenlenen bombalı
eylemler, 5 binden fazla Iraklı sivilin ölümüne yol açarken, Batılı
bazı sivil toplum örgütleri, ölü sayısını en az 10 bin olarak
gösteriyor. Associated Press'in araştırmasına göre ise, işgalin ilk
12 ayında, sadece Bağdat ve 3 ilde 5 binden fazla Iraklı öldürüldü.
Yine morg istatistiklerine göre, savaş öncesi şiddet olaylarında
ölen kişi sayısının, barış getirmesi beklenen işgal sonrası ölüm
sayısından az olduğu göze çarpıyor. Şii lider Mukteda Sadr'ın isyan
bayrağını çekmesinin ardından Necef ve Felluce'de sokağa dökülen
yanlıları ile koalisyon kuvvetleri arasında Nisan ayından bu yana
çıkan çatışmalarda kaç kişinin öldüğü ise tam olarak bilinmiyor.
Ölü sayısının Irak genelinde hesaplanmasına çalışıldığında da kesin
bir rakam elde edilemiyor. Amerikan ordusu, işgal yönetimi ve
Geçici Yönetim Konseyi, gerekli bilgiye sahip olunmadığını
belirterek, sivil ölüm bilançosu veremiyor. Associated Press'in
araştırması, ABD Başkanı George Bush'un ana muharebenin bittiğini
açıkladığı 1 Mayıs 2003'ten 30 Nisan 2004'e kadar, Bağdat, Kerbela,
Kerkük ve Tikrit'te 5 bin 558 kişinin şiddet olaylarında öldüğünü
gösteriyor. Devrik lider Saddam Hüseyin'in 23 yıllık iktidarı
süresince en az 300 bin kişinin güvenlik güçlerince öldürüldüğü ve
toplu mezarlara gömüldüğü düşünüldüğünde, Irak halkının mevcut
durumu, geçmişle kıyaslanamayacak derecede kabullendiği
görülüyor.