Modern tıp kanseri yenecek
Abone olModern tıp özellikle son 10 yılda inanılmaz gelişmeler kaydediyor. Yakında kanseri yenmek mümkün olabilecek gibi gözüküyor. İşte kanser tedavisindeki son yenilikler.
Kanseri hiçbir tedavinin kökten çözmediğini vurgulayan uzmanlara
göre biraz daha sabretmeliyiz. Çünkü yakında kanseri yenmek mümkün
olabilecek gibi gözüküyor. İşte kanser tedavisindeki son
yenilikler… Modern tıp özellikle son 10 yılda inanılmaz gelişmeler
kaydediyor. MD Anderson’de 3 yıl süreyle alternatif kanser
tedavileri üzerine araştırmalar yapan Acıbadem Onkolojik ve
Nörolojik Bilimler Hastanesi Onkoloji Uzmanı Dr. Kerim Kaban,
“Kanser tedavisindeki yepyeni yaklaşımlar hasta ve hasta
yakınlarına umut veriyor” diyor. Bu yeni yaklaşımlar arasında
kanserde damar oluşumunu engelleyen ilaçların bulunması, moleküler
hedefli ve kanserin büyümesini, yayılmasını önleyen ve hatta kanser
hücresinin kendi kendisini yok etmesini sağlayan tedavilerin
geliştirilmesi bulunuyor. Ayrıca yüksek teknolojinin ameliyat
odasına girmesiyle tümörlere eskisine oranla daha başarılı bir
şekilde müdahale etmek mümkün olabiliyor. Her Hasta Farklı Acıbadem
Onkoloji ve Nörolojik Bilimler Hastanesi Onkoloji Uzmanı Dr. Kerim
Kaban tüm bu heyecan verici yeni yaklaşımlara karşın, kanserin çok
kompleks bir hastalık olduğunu vurguluyor. Henüz hiçbir tedavinin
tek başına kanseri kökten çözemediğini de ifade eden Kaban,
sözlerine şöyle devam ediyor: “Hangi hastanın yeni yaklaşımlardan
fayda görebileceği kararı ancak uzman bir onkolog tarafından
verilebilir. Çünkü her hasta ve hastada görülen kanser farklıdır.
Kanser tedavisi konusunda yeni yaklaşımlar araştırılıyor.
Yurtdışında yürütülen pek çok çalışma henüz klinik deney
safhasında. Bu çalışmaların yakın gelecekte başarılı sonuçlara
ulaşıp ulaşmayacağını zaman gösterecek. Dr. Kerim Kaban “Ancak
şimdiden akciğer, bağırsak, meme ve lenf bezleri kanserlerinde ve
bazı kan kanserlerinde yeni yaklaşımlarla etkili olan ilaçlar
kullanıma girdi” diyor ve bizi kanser tedavisindeki yenilikler
konusunda aydınlatıyor. 1. Kanseri Boğarak Öldürmek Tümörlerin
nasıl büyüdüğünü araştıran çalışmalar, ilginç sonuçları ortaya
koyuyor. Çalışmalar, bir tümörün büyüyebilmesi için en yakın
damardan en fazla 1 milimetre uzakta olması gerektiğini gösteriyor.
Kanser hücreleri ancak o zaman büyümeleri için gerekli olan oksijen
ve besin maddelerini alabiliyor. Tümörler büyüyebilmek için
yakınlarındaki damarlara yeni kılcal damarlar oluşturmaları için
sinyaller yollayarak, kendilerine ait yepyeni bir damar ağı
oluşturuyor. Bu sinyaller başarıyla engellenebilirse yeni damar
oluşumunun ve sonuçta kanserin büyümesinin durması bekleniyor.
Birçok kanser birbirinden farklı özellikte olduğu için farklı
tedavilere farklı yanıtlar veriyorlar. Ancak, kan damarları, bütün
kanserlerin ortak paydası. Bu nedenle, prensipte, kan damarlarının
oluşumunu başarıyla engelleyecek tedaviler bütün kanserlere karşı
başarılı olma şansı taşıyor. Ayrıca, erişkinlerde, yara iyileşmesi
ve kadınlarda üremeyle ilgili fonksiyonlar dışında yeni damar
oluşumu çok az olduğu için bu sınıf ilaçların yan etkilerinin daha
az olacağı tahmin ediliyor. Ancak tüm bu umut verici özelliklere
karşın, damar oluşumuna yönelik tedaviler henüz gelişimlerinin
erken aşamalarında olduğu belirtiliyor. Tümörler birçok farklı
mekanizmayla damar oluşumunu uyardıkları için, çoğu kez tek bir
kanalın bloke edilmesi yetmiyor. Çünkü bu, tümörü yavaşlatıyor ama
durdurmuyor. Uzmanlr yakın gelecekte birkaç kanalın aynı anda bloke
edilmesinin mümkün hale gelmesi ve beraberinde de kemoterapi ve
radyoterapi gibi geleneksel tedavilerin verilmesinin, bugünkünden
çok daha etkili tedaviler sağlayabileceğine dikkat çekiyor. 2.
Dondurarak Tedavi Etmek Dondurarak tedavi, kanser tedavisinde uzun
süreden beri kullanılan ve teknolojik gelişmeler sayesinde daha
etkili bir hale gelen bir metot. Bu yöntemin prensip olarak
ameliyattan büyük bir farkı yok. Genel kural olarak kanser
hastalarında ameliyat ancak kanser başka yerlere yayılmadıysa
yapılıyor. Eğer kanser vücutta başka yerlere yayılmışsa, genelde
kemoterapi denilen ve gözle görülebilen ya da görülemeyen tüm
kanser hücrelerini öldürmeyi amaçlayan tedavi veriliyor.Kanseri
dondurarak yok etmenin denendiği alanlardan biri de karaciğer gibi
yumuşak dokulardaki tümörler. Her ne kadar bu hastaların büyük
çoğunluğu ameliyatla tedavi edilebilse de bazı durumlarda kanseri
dondurarak tedavi seçeneğine gidiliyor. Peki dondurarak tedavi
hangi durumlarda gerekli oluyor? Siroz gibi karaciğer fonksiyonunu
bozan bir hastalık yüzünden ameliyat bir seçenek olarak
görülmüyorsa dondurarak tedavi bir alternatif olarak görülebiliyor.
Ancak karaciğerde yaygın olarak çok sayıda tümör odağı olduğu için
ameliyatın düşünülmediği durumlarda, şu an yaygın olarak kullanılan
teknolojiyle yapılacak dondurarak tedavinin faydalı olacağına dair
bir bulgu henüz yok. Yakın gelecekte yüksek teknoloji ile bunu daha
başarılı olarak yapmanın mümkün olabileceğine inanılıyor. Ameliyat
odasına hassas görüntüleme cihazlarının girmesiyle, karaciğerde
sadece tümörün odaklandığı noktaları hedef almak bugün için heyecan
verici bir araştırma konusu. 3. Kanser Aşıları Kanser aşılarının
temel amacı, vücudun bağışıklık sistemini kanser tedavisinde
kullanabilmek. Bunu başarabilmek için, kanser hücrelerinin farklı
genetik yapısından kaynaklanan ve “antijen” denilen bazı maddelerin
tanınması gerekiyor. Bunun için vücudun bağışıklık sistemi
uyarılıyor. Tümör antijenleri birçok kanserce paylaşılan genetik
mutasyonların ürünleri olabileceği gibi sadece bir hastanın
kanserinin kendine özgü antijenleri de olabiliyor. Örneğin, “ras”
ismi verilen bir genin mutasyonları baş-boyun ve pankreas
kanserlerinin büyük çoğunluğunda, ve genel olarak bütün kanserlerin
yüzde 30’a yakın bir kısmında görülüyor. Bu genin bozulması kanser
hücrelerinin kontrolsüz büyümesinde, hasar gördüklerinde normal
hücreler gibi intihar etmemelerinde (kendi kendilerini yok
etmeleri) ve büyümeyi durdurucu sinyalleri dinlememelerinde rol
oynuyor. Sık rastlanması, kanserin gelişiminde rol oynaması
nedeniyle bu genin ürettiği bozulmuş proteinler gelecekteki aşı
tedavileri için çekici bir hedef olarak değerlendiriliyor. Aşı
tedavisi bu konuda uzmanlaşmış sınırlı sayıda merkezde ve klinik
deneyler bünyesinde yapılabiliyor. 4. Kemik İliği ve Kök Hücre
Nakli Kemik iliğindeki kök hücreler, aldıkları sinyallere bağlı
olarak değişime uğrayan ve birçok değişik kan hücresini tek bir
kaynaktan oluşturan hücreler olarak tanımlanıyor. Bu hücreleri
damarlarda dolaşan kandan elde etmek ve hastalara vererek onların
vücutlarında kan yapılmasını sağlamak mümkün. Kanser hücreleriyle
kirlenme riskinin daha az olması kök hücre naklinin kanser
tedavisinde kullanılmasına olanak tanıyor. Nakil sırasında, daha
önceden toplanan kök hücreler hastaya damardan veriliyor ve bu
hücreler hastanın kemik iliğine yerleşerek kan yapmaya başlıyor.
Kemik iliği ve kök hücre nakli günümüzde birkaç ana nedenden ötürü
kullanılıyor. Tedaviye dirençli olan bazı kanserlerde yüksek doz
tedavi verebilmek bu nedenlerden biri. Çok yüksek dozlu tedavi,
çoğu kez kemik iliğindeki hücreleri de öldürdüğü için normalde
mümkün olmamakta. Ama tedavi sonrası hastaya ilik ya da kök hücre
nakli yapılırsa kemik iliği yeniden normal çalışmaya
başlayabiliyor. Diğer neden ise, hastanın kemik iliğinden köken
alan bazı kanserlerin yok edilmesi. Akut myelositik ve lenfositik
lösemi, kronik myelositik lösemi ve özellikle multiple myeloma gibi
bazı kan kanserlerinin ve bazı lenf kanserlerinin tedavisinde kök
hücre naklinin bugün artık kabul edilmiş bir yeri olduğu uzmanlar
trafından vurgulanıyor. Alternatif Tedavi İşe Yarıyor mu?
Alternatif tıp önemli bir tartışma konusu. Ancak pek çok kanser
hastası için ise umut kapısı. Kanser hastalarının umutla sarıldığı
alternatif tedaviler arasında ısırgan otu, köpek balığı kıkırdağı,
kaktüs suyu ve hatta kaplumbağa kanı bile var. Alternatif
tedavilerin kanser tedavisindeki etkilerini objektif olarak
belirleyen ve işlediği ispatlanmış standart tedavilerle kıyaslayan
çalışmalar yok denecek kadar az. Tıptaki ilaçlar gibi alternatif
tedavilerin de yan etkileri var. Başka ilaçların yan etkilerini
artırmaları mümkün. Uzmanlar alternatif tedavilerin kemoterapi ile
aynı anda uygulandığında bu tedavinin etkisini azaltabileceğini
söylüyor. Bu nedenle kemoterapiyle birlikte alternatif yöntemleri
deneyen hastaların bu durumu onkologlarıyla paylaşması gerekiyor.
Ayrıca denenmiş ve işlediği bilinen tedavi seçenekleri olan
hastaların alternatif tedavileri kullanmadan önce riskleri anlaması
gerekiyor. KAYNAK: www.acibadem.com.tr