MİT'in Taraf gazetesinden tuhaf ricası
Abone olTaraf'ın tepe ismi Yasemin Çongar Elizabeth kod adıyla dinlendiğini öğrenince MİT'i arayıp sormuş. Öyle bir yanıt var ki...
Yasemin Çongar, Elizabeth kod adıyla
dinlendiğini öğrenince MİT'i aramış.
MİT önce belgeleri istemiş...
Sonra "açıklama yapmayacağız" yanıtını vermiş.
Ama asıl bomba rica ettikleri şey...
Demiş ki MİT Basın Müşaviri;
"Sizden ricamız, bu belgelerin Emniyet tarafından
gazeteye ulaştırıldığını da haberinizde
yazmanız.”
EVET BİZİM ELEMANLAR
Yasemin Çongar bugün köşesinden Baransu'nun izlenmesi ve
kendilerinin dinlendiğinin ortaya çıkması mevzularında MİT ile
aralarında geçen diyaloğu aktarmış.
MİT tarafından kod isimlerle dinlendiklerini iddia eden Taraf yazarları Yasemin Çongar, Ahmet Altan ve Mehmet Baransu, saat 13:30da Çağlayan adliyesinde MİT'le ilgili suç duyurusunda bulunacak. |
İşte yazısından o bölümler;
"Baransu’dan telefonları dinlenenlerin isimlerini aldıktan sonra,
MİT’i aradım; son dönemde iletişime daha açık olma özeni gösteren
teşkilatın Basın Müşaviri Şenol Baltacıoğlu’na,
“Baransu’nun peşindekilerin MİT elemanı oldukları doğru
mu” diye sordum.
Cevap: “Evet, bizden olduklarını tahmin ediyorum ama
başka bir çalışma için bölgede
bulunuyorlardı.”
BİZİ DİNLİYOR
MUSUNUZ?
“Peki” dedim, “bizi dinliyor musunuz?
MİT’in Ahmet Altan, Mehmet Altan, Markar Esayan, Amberin Zaman ve
benim telefonlarımı dinlettiği doğru mu?” Baltacıoğlu bu
kez, MİT’in yasadışı dinleme yapmasının teknik ve hukuki açıdan
mümkün olmadığını söyledi; dinleme için gerekli koşulların oluşması
halinde “hedef kişilere ait” telefonlar için
mahkeme kararı talep edildiğini vurguladı ve “MİT olarak,
gazeteciler bizim için hedef kişi değildir. Kanun kimin hedef kişi
olduğunu belirler. Casuslukla ilgili faaliyeti olmayan bir insan,
MİT tarafından dinlenmez” dedi.
Ben bu kez, “Saydığım bu isimler için alınmış bir mahkeme kararı var mı” diye sordum; çok net bir ifadeyle, “Hayır, yok” dedi. Telefonu, konuyu belgeler üzerinden yeniden konuşmak üzere kapattık.
ENTERESAN RİCA
Baransu, ilgili mahkeme kararlarını getirdiğinde, Baltacıoğlu’nu
tekrar aradım; onun ricası üzerine, kararlardan bir-iki örneği MİT
karargâhına ilettim; iletirken de, kurumun şu iki sorumuzu
cevaplamasını istedim:
“Bir: MİT İstanbul Bölge Müdürlüğü’nün 2008 ve sonrasında bizler hakkında dinleme kararı aldırması, MİT Müsteşarı’nın bilgisi ve onayı dahilinde mi gerçekleşti? İki: Adıyla, sanıyla, imzasıyla açık gazetecilik yapan kişiler hakkında ‘suç işlenmesini önleme’ ve ‘terör faaliyeti’ gerekçesiyle ve gerçek kimliklerimiz mahkemeden gizlenmek suretiyle, MİT tarafından dinleme kararı aldırılmasını hukuken ve ahlaken nasıl açıklıyorsunuz?”
MİT Basın Müşaviri sağolsun, belgeler karargâhta incelendikten sonra aradı ve aynen şöyle dedi: “Bu konuda bir açıklamamız olmayacak. Ama sizden ricamız, bu belgelerin Emniyet tarafından gazeteye ulaştırıldığını da haberinizde yazmanız.”
Baltacıoğlu’nun bu tuhaf ricası, “devletteki kapışma” konusunda çok şey anlatıyordu aslında; ricanın çıkış noktasında ise belgeleri getiren Baransu’nun Emniyet’te ifade vermekten geliyor olması vardı sanırım.