MİT'çi Eymür'den sarsıcı açıklamalar
Abone olMİT'in karakutusu Eymür, Süleyman Demirel hakkında anlattıkları gündem yaratacağa benziyor.
Öcalan'a yapılacak suikastin dönemin Genelkurmay
İstihbarat Başkanı Çetin Saner'in telefonda konuşması yüzünden
başarısız olduğunu açıkladı.
Demirel'in darbeden haber olmadığı yönündeki iddialara katılmayan Eymür, Süleyman Demirel'in ayrı özel bir istihbarat ağının olduğunu iddia etti.
MİT Kontrterör Merkezi Eski Başkanı Mehmet Eymür'ün (69) açıklamaları, adeta deprem etkisi yarattı. Yakın tarihe ışık tutan Eymür, yine çok özel açıklamalar yaptı. İşte Eymür'den bombalar:
MİT'in Süleyman Demirel'e darbeyi haber vermediği
açıklandı. Buna ne diyorsunuz?
Böyle şeyleri samimi bulmuyorum. Bunlar birazcık savunma için
söylenen şeyler. Yoksa sokaktaki adamın duyduğunu Başbakanlar
duymaz mı? Ayrıca Süleyman Demirel'in ayrı özel bir istihbarat ağı
vardı. Demirel'e hem teşkilat içinden, hem teşkilat dışından bilgi
verenler vardı. Süleyman Demirel, istihbaratçıdır yav. Yani Demirel
kendisine farklı kanallar ile bilgi ağı kurmuştu. Bu ağ, kendisine
yakın ve güvendiği kişilerden oluşturulmuştu.
Diğer başbakanların da böyle istihbarat ağı var mıydı?
Sizin de bir dönem Özer Çiller'in özel ekibinin başında olduğunuz
söyleniyordu. Doğru mu?
Bazı başbakanların Demirel'in ki gibi böyle bir bilgi ağı yoktur.
Örneğin Tansu Çiller'in MİT'i hiç ciddiye aldığını sanmıyorum. Beni
de o dönem, Aydınlıkçılar "Çiller-Özer Örgütü" diye hayali bir
örgütün üyesi yapmışlar, Özer Çiller ile ilişkilendirmişlerdi.
Ancak bunlar Aydınlıkçılar'ın uydurmasıdır. Biz Susurlukçuları
yazdık, onlar bizim raporu çevirip, "ÇillerÖzer Örgütü" yaptılar,
beni de Mehmet Ağar'ıda aynı örgütün üyesi yaptılar. Bahsettiğim
Aydınlıkta 2. MİT Raporu olarak bir kısmı yayınlanan rapor,
Susurluk'la ilgili. Ben hazırladım ve MİT Bölge Başkanlıkları'na
yolladım ancak Mikdat Alpay toplayıp imha etti. Bunu mahkemede de
belirttim ve bir kopyasını önümüzdeki günlerde sunacağım 2. MİT
Raporu hiç bir zaman ortaya çıkmadı.
MİT'in geçmişte ve günümüzdeki çalışmasını nasıl
buluyorsunuz?
Milli İstihbarat Teşkilatı'nın denetlenmesi lazım. Nasıl denetlenir
bunu bilemiyorum. Bunu tartışmak lazım. Tabii bu denetleyen kişiler
arasında da art niyetli kişiler olabilir. Olursa nasıl
denetlenecek. Belki bu çok güvenilir, denenmiş, bilinen, emekli
bürokratlar vasıtası ile olabilir. Bir denetim kurulması lazım.
Yani bir teşkilatın, hem yurt dışında hem yurt içinde etkin
çalışması gerekir. Devletin her türlü gizli faaliyetini bilen
teşkilatın başına verdiğin adam eğer düzgün bir adam değilse,
teşkilatı, dolayısıyla devleti çok maceraya götürür.
Size imkan verilseydi MİT nasıl bir teşkilat
olurdu?
Tabii yüzde yüz başarabilir miydik başaramaz mıydık onu şimdi
bilemiyorum ama, rahmetli İnönü'nün bir sözü vardı. İnönü, "Milli
bir şey yapamıyoruz. O kadar çok danışman var ki. Ben daha bir şeyi
konuşup harekete geçirmeden danışmanlar o konuyu Amerika'ya
bildiriyorlar" diye dert yanmıştı. Yani İnönü bu nedenle "Milli bir
politika yürütemiyoruz" diyordu.
Eğer müsteşar olsaydınız MİT için kafanızda bir proje
var mıydı? Örneğin 'MİT sadece dış istihbarat ile ilgilensin, iç
istihbarat ile ilgilenmesin' gibi.
Yok öyle bir şey MİT için geçerli değil. Yani ben MİT'in sadece dış
istihbarat ile ilgilenmesini yani iç istihbarat ile ilgilenmemesini
istemezdim. Çünkü Türkiye'de FBI modeli bir teşkilat yok. FBI (ABD
Federal Soruşturma Bürosu) alternatif bir kontrol mekanizmasıdır.
Bu model bizde yok. Bizim terörümüzün bir ucu dışarıda bir ucu
içerde.
Türkiye'de KGT (Kamu Güvenlik Teşkilatı) kuruldu. Bu FBI
modeli için mi oluşturuldu?
Bence KGT, ölü doğmuş bir teşkilat. Daha önce de buna benzer şeyler
İçişleri Bakanlığı bünyesinde kuruldu. Ancak başarılı olamadı.
KGT'nin de hiçbir fonksiyonu olmaz. Yani hiçbir gücü ve alt yapısı,
ayrıca yapılanması yok. Kısaca adı var kendisi yok. İki tane daire
kurarlar o kadar. Başkalarının verdiği bilgi neyse o kadar bilgi
sahibi olurlar.
MİT nasıl bir yapılanma içerisinde ve nasıl
olmalı?
"Bir takım modern yapılanmalar içinde" diye basına intikal eden
yazılardan ve arkadaşlardan duyuyorum. Yani yurt içinde ve yurt
dışında daha stratejik bir çalışma içerisinde şeklinde. Ancak bana
göre, MİT'in yurt dışındaki yapılanması, en çok Türkler'in yaşadığı
yerlerde olmalı. Halbuki bizim yurt dışındaki yapılanmamız zayıf.
Dikkat edilirse en çok Amerika'nın ilgisi sahasının olduğu yerlerde
yapılanma var. Bu yanlış. Bizim kendi ilgi sahamızın olduğu yerler
olması lazım. Yani MİT'in öncelikle Türkiye'nin çok kuvvetli olduğu
Almanya, İngiltere, Fransa ve Hollanda gibi ülkelerde
faaliyetlerinin olması lazım. MİT oralara bir iki kişi gönderiyor.
Belki Almanya'da bu birden fazladır. Onlar da göstermelik iş
yapıyorlar. Zayıfız yani. Buralarda daha çok MİT görevlilerinin
olması gerekiyor.
TSK'ya ajanlar nasıl sızıyor?
"TSK'ya sızan" demedim de, ben MİT'in üst düzeyine gelmiş birisi
olarak, Genelkurmay'da her yere giremiyorum. Görüşeceğim kişilerle
de randevu ile görüşüyorum. Ancak Amerikalılar öyle değil. Ben
mahkemede bunu söyleyince Oktay Yıldırım, "Bu beyefendi
Genelkurmay'da, nizamiyede kapıcı mıymış ki bunları biliyor" gibi
abuk subuk şeyler söyledi. Görüyorsunuz tarih tekerrürden
ibarettir. Barzani dönemin MİT Diyarbakır Bölge Başkanı Galip
Tuğcu'nun karşısında esas duruşta dururdu. Böyle fotoğrafları var
bizde. Dışişleri Bakanı gidiyor "Barzani mesajı aldı" diyor. Ne
mesajı yahu? "Kürdün kedisini bile vermem" diyen bir adam ne mesajı
alır ki. Barzani'den medet ummak yanlışlıktır.
ÖCALAN'I NEDEN ALAMADIK!
TSK'da "derin kulaklar" var mı?
Biz Öcalan'a karşı geçmişte bir ekip kurduk. İçerisinde askerler de
vardı. Operasyondan önce bir haber uçtu ve Öcalan'ı alamadık. Çünkü
Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı Çetin Saner Paşa, telefonda
aleni olarak operasyon ile ilgili konuşuyor. Bu konuşmayı da herkes
dinliyor. Çetin Saner neden açık açık konuşuyor? Bunu iyi anlamak
lazım.
* Eymür, başından geçen ilginç bir olayı da şöyle anlattı: "Bir operasyon için patlayıcı temin ettik. Ama ertesigün Cumhuriyet gazetesi 'MİT 1 ton patlayıcıyı ne yapacak' diye haber yayınlayınca, operasyon yarım kaldı."