MİT depreminin sırrı Uludere'de
Abone olEski MİT'çi Mahir Kaynak, Fidan'ın ifadeye çağrılmasını 'Hakan Fidan'ı tasfiye operasyonu' olarak değerlendirdi.
MİT Eski Daire Başkanı Prof. Dr. Mahir Kaynak, MİT
Müsteşarı Hakan Fidan, eski Müsteşar Emre Taner ve MİT Müsteşar
Yardımcısı Afet Güneş'in İstanbul özel yetkili Cumhuriyet Savcılığı
tarafından ifadeye çağrılmasını "Hakan Fidan'ı tasfiye operasyonu"
olarak değerlendirdi.
İstanbul özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'nın terör örgütü PKK'nın şehir yapılanması KCK soruşturması çerçevesinde şüpheli sıfatıyla MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski Müsteşar Emre Taner ve MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş'i ifadeye çağırmasını yarattığı etki devam ederken MİT eski Daire Başkanı Prof. Dr. Mahir Kaynak konuya ilişkin sorularını yanıtladı. Kaynak, "Evvela MİT Müsteşarı Fidan'ın neyle itham edildiğine bakmak lazım. Bunu "bu adam niçin yapar" diye soruyorum kendime. Bir işi yapmanız için bir beklentiniz olur. Ya Kürtsünüzdür, Kürtlere hizmet için yaparsınız, bu değil, ya da daha büyük bir mevki verilecektir, bu da değil, Büyük bir maddi imkan mı, onu da zannetmiyorum. İfadeye çağrılması için bir sebep bulamıyorum" dedi. Kaynak, MİT Müsteşarı'nın tasfiye edilmesini hedefleyen büyük bir güç bulunduğunu ve ifadeye çağırma işleminin Fidan'ı tasfiye operasyonu olduğunu savundu.
ULUDERE İSTİHBARATÇISI BULUNURSA FİDAN'I İSTEMEYEN DE BULUNUR
MİT'e yönelik ithamların sadece KCK'yla sınırlı olmadığını belirten Kaynak, "Uludere'de 34 kişinin hayatını kaybettiği saldırıda MİT'in istihbaratının yol açtığı söyleniyor. Eğer 34 kişinin öldürülmesinde rol oynayan bulunursa, Hakan Fidan'a da bu operasyonu yapan bulunur, operasyonları yapan güç aynıdır. Öncelikle onunun bulunması lazım" dedi.
Emniyet ve MİT arasında bir çekişme olduğunu söylemenin yanlış
olacağının altını çizen Kaynak, "Emniyetin içindeki bazı
kişilerle olabilir. Bazı kişiler bağlı oldukları başka bir güç
tarafından yönlendirilebilirler. MİT-Emniyet arasında bir çekişme
olduğunu zannetmiyorum. Ancak şahıslar bazında olabilir"
değerlendirmesinde bulundu.
Uludere'de 34 vatandaşın ölümüne neden olan olaya ilişkin istihbaratı verenin önemine dikkat çeken Kaynak, "İstihbaratı vereni bulamadık. Uludere işini örneğin İsrail yapmışsa Fidan operasyonunu da o yapmıştır" diyerek, Fidan'ın göreve gelmesinin ardından MİT'in operasyonlarını Türkiye dışında aktifleştirmeyi hedeflediğinin altını çizdi.
TÜRKİYE'NİN BÖLGESEL BİR GÜÇ OLMASI İSTENMİYOR
Türkiye'nin bölgesel bir güç olduğunun altını çizen Kaynak, "Türkiye'nin bölgesinde güçlenmesini istemeyen taraflar vardır, herkes Türkiye'nin böyle bir güç olmasını tasvip edecek değil. O güç Fidan'ı hedef almış olabilir. O güç MİT eskisi gibi kendi sınırları içerisinde kalsın dışarıya bakmasın istiyor olabilir" değerlendirmesinde bulundu.
MİT'in Türkiye çevresindeki ülkelerin iktidarları veya muhalifleri ile biraya geldiğini o ülkelere yönelik destekler sağladığını, tüm dünyada da istihbarat örgütlerinin bunu yaptığını belirten Kaynak, Türkiye'nin bunu yapmasını istemeyen güç odaklarının bulunduğuna dikkat çekti.
Emre Taner döneminde KCK'nın kamuoyunda çok da bilinmediğini vurgulayan Kaynak, "MİT yıpratmak ve etkisini sınırlandırmak istiyorlar. Bu aynı zamanda MİT'e yönelik de bir operasyondur. Birbirinin devamı olmayan, birbirinden çok farklı kaynakları olan iki insandır Fidan ve Taner. Bu Fidan'ı tasfiye operasyonunun yanı sıra MİT'e de yöneliktir. Teşkilatın tümüne yönelik bir kampanya var. Dışarıdaki güçler 'George veya Hans' olarak gelmezler, içeride kullandıkları yerli insanlar vardır. Bu operasyon bunlar aracılığıyla yapılıyor. Fidan'ın görevden alınması durumunda başka birinin gelmesi isteniyor olabilir. Demek ki bir güç başka dünya görüşü olan bir insan getirmek istiyor" diye konuştu.