Misyonerlik yapan bakan kim?
Abone olBaşbakanlık eski Müsteşarı Yaşar Yazıcıoğlu, Türkiye'de hızla yayılan misyonerlik çalışmalarının arkasında, çok önemli bir bakanın olduğunu iddia etti.
Başbakanlık eski Müsteşarı Yaşar Yazıcıoğlu, Türkiye'nin bugün
büyük bir kuşatma altında olduğunu, Osmanlı'nın son dönemlerini
yaşayan bir görüntü sergilediğini öne sürerek, Amerika Birleşik
Devletleri'nin (ABD) uygulamaya koyduğu Büyük Ortadoğu Projesi'nin
(BOP) arkasında tüm İslam ülkelerini egemenliğine almak amacını
taşıdığını söyledi. Kamu-Sen Ordu Şubesi'nin davetlisi olarak
konferans vermek üzere Ordu'ya gelen ve ANAP eski Genel Başkanı
Mesut Yılmaz'ın Başbakanlığı döneminde Başbakanlık Müsteşarı olan
Yaşar Yazıcıoğlu, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Dünya tarihinin 3
bin 660 yılda büyük siyasi, coğrafi ve fiziki değişimlere
uğradığının ispatlandığını, yeni bir 3 bin 660. yılın ise günümüzün
21. yüzyılı olduğunu kaydeden Yazıcıoğlu, bugün ABD'nin küresel
emperyalizmi sonucu dünyanın ve dolayısıyla Türkiye'nin tarihi
günler yaşadığını anlattı. ABD'nin değişim politikaları adı altında
uygulamaya çalıştığı Yeni Dünya Düzeni'nin aslında mikro
milliyetçilik politikaları empoze edilerek, yeni dünya atlası
oluşturulması anlamına geldiğini ifade eden Yazıcıoğlu, "Yeni dünya
düzeninde Müslümanlar, yıldırma politikalarıyla karşı karşıyadır.
Yeni dünya düzeni, yeni dünya atlası demektir. Dünya coğrafyasında
200'den fazla ülke varsa bu 2 bin ülkeye çıkabilir. ABD'nin en
fazla 20 yıl petrol rezervi kaldı. Varlığını sürdürebilmek için
enerjiye ihtiyacı var. Büyük Ortadoğu Projesi, Fas'tan başlayarak
Çin'e kadar uzanan bir bölgeyi kapsamaktadır. Bu coğrafyada 22
İslam ülkesi bulunmaktadır. ABD, bu coğrafyada siyasi, idari ve
doğal zenginliklerin paylaşımı ile egemenliğini güçlendirmeyi
amaçlamaktadır. ABD'nin amacı bu bölgeye el koyabilmektir. Bunu da
demokratikleşme ve insan hakları adı altında yapıyor. Irak'taki
işkencelere bakarsak insan hakları konusunda ne derece samimi
olduğu belli oluyor. BOP'un bizi ilgilendiren tarafı Türkiye
üzerinde oynanan oyunlardır. Bir Irak işgal edilmiş ve kuzeyde bir
Kürt devleti fiilen kurulmuştur. Zaman içinde ABD Kürt devletini
tanıyacaktır. O zaman Türkiye'de iç ve dış karışıklıkların
başlayacağından kimsenin şüphesi olmasın. Olay büyük boyutlara
yükselecektir" dedi. "ABD, TÜRKİYE'Yİ KUŞATIYOR" Türkiye'nin
stratejik açıdan kuşatıldığını iddia eden Başbakanlık eski
Müsteşarı Yaşar Yazıcıoğlu, bu kuşatmayı özellikle ABD'nin
yaptığını söyledi. Yazıcıoğlu, "Güneyde Irak'la başımız dertte.
Buradan baskı altındayız. ABD, kuzeyde Azerbaycan ve diğer Türk
Cumhuriyetleri'nde, Gürcistan'da üsler kuruyor. Bizi buradan da
baskı altına alıyor. Balkanlar'da, Polonya'da, Romanya ve
Bulgaristan'da çok ciddi üsler kuruyor. ABD, Kıbrıs'ta da dünyanın
en üstün haberleşme ağını kuruyor. Ege sorununda karasuları ve hava
geçiş alanları kontrol altına alınıyor. Dikkat edin, ABD bunları
değişim adı altında yapıyor" diye konuştu. Türkiye'nin bugünkü
şartlarıyla Osmanlı'nın son döneminin benzerlikler arz ettiğini,
Avrupa Birliği (AB) kriterleri, uyum yasaları ile Osmanlı'nın son
dönemlerindeki Tanzimat ve Islahat fermanlarının örtüştüğünü ileri
süren Yazıcıoğlu, şöyle konuştu: "Osmanlının yıkılmasına baktığınız
zaman Avrupa'nın dayatmalarını görürüz. Bu dayatmaların en önemli
örnekleri 1839 ve 1856 Tanzimat ve Islahat fermanlarıdır. Tanzimat
ve Islahat fermanları ile AB uyum yasalarını karşılaştırdığınızda
pek bir fark olmadığını görürsünüz. Azınlıklara siyasi, etnik ve
ticari özgürlükler verilmesi Osmanlı'nın yıkılmasına kadar gidiyor.
Azınlıklar meselesinde ne kadar etnik ve mezhep farklılıkları varsa
hep ortaya çıkarıldı ve Osmanlı parçalandı, bölündü. AB'nin
dayatmalarına baktığınızda bu uygulamaları görüyoruz. Sadece
strateji ve oynanan oyunların örtüsü değişti." "İNGİLİZCE RESMİ DİL
YAPILMAYA ÇALIŞILIYOR" Türkçe'nin de tehlike altında olduğunu
vurgulayan, 2001 yılında İngilizce'nin ana okullarında bile
okutulmaya başlandığına işaret eden Başbakanlık eski Müsteşarı
Yaşar Yazıcıoğlu, "AB'ye üye olabilmek için kendi kültür
varlığınızı ortadan kaldırıyorsunuz. Türkiye'de Türkçe'nin kalkması
ve İngilizce'nin resmi dil olabilmesi için ciddi bir mücadele
yapılıyor. 2001 yılında çıkarılan kanunla İngilizce dili ana
okullarına kadar indi. Yani, liseyi bitirinceye kadar İngilizce
okuyacağız. Kaymakamlar her sene İngilizce kurs alırlar. Yani iyi
anlaşılırsa her şeyi idareden başlatıyorlar. Osmanlı'da da Bab-ı
Ali memurlarına aynısı yapılmıştı. Sadece 1913 yılında Anadolu'da
456 misyoner okulu varken, Osmanlı'nın kendi okul sayısı 326 idi.
Osmanlı'da yaşanan şimdi de yaşanıyor" şeklinde konuştu.
Yazıcıoğlu, Atatürk'ün ölümüne kadar tek karış toprağın dış güçlere
verilmediği halde, Atatürk'ten sonra çıkarılan yasalarla toprak
verildiğini, hatta Güneydoğu Anadolu Kalkınma Projesi (GAP)
kapsamında olan toprakların İsrail'e satıldığını veya
kiralandığını, biraz stratejik bakıldığında bu bölgenin İsrail'in
"Nil'den Fırat'a Vaadedilmiş Topraklar" olduğunun anlaşılacağını da
söyledi. "MİSYONER FAALİYETLERİNİN ARKASINDA SOROS VAR"
Türkiye'deki misyoner hareketleri hakkında bilgiler veren
Yazıcıoğlu, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Yazıcıoğlu, Türkiye'deki
misyoner ve vakıf faaliyetlerinin arkasında Macar Yahudisi ve borsa
spekülatörü George Soros'un olduğunu açıkladı. Özellikle Karadeniz
Bölgesi'nde misyoner faaliyetlerinin ciddi biçimde arttığına dikkat
çeken Yazıcıoğlu, sadece kendi memleketi Trabzon-Çaykara'da 60
kadar üniversiteli gencin Hıristiyan yapıldığına dikkat çekti.
Çevre ve Çalışma eski Bakanı İmren Aykut'u isim vermeden eleştiren
Yazıcıoğlu, Soros'tan maddi yardım alan vakıfların Türkiye'de
ekonomik, sosyal ve siyasi platformlarda raporlar hazırlayarak, bu
raporlardaki görüş ve düşünceleri Türk bürokrasisine ve toplumuna
empoze etmeye çalıştığını ifade ederek, şöyle devam etti: "George
Soros'un arkasında İsrail vardır. Soros vakıfları da en fazla İslam
ülkelerinde bulunmaktadır. Bu vakıflar, bulundukları ülkelerde
insan hakları, demokratikleşme adı altında ekonomik, sosyal, siyasi
ve kültürel alanda projeler hazırlıyorlar. Siyasi iradelerine,
bürokratlarına empoze ediyorlar. Yerel yönetimlere kadar iniyorlar.
Soros vakıflarının Türkiye'de desteklediği 7-8 sivil toplum örgütü
bulunuyor. Bu örgütler yılda 5 milyon dolar yardım alıyorlar.
Mesela Türkiye Ekonomik Sosyal Etütleri Vakfı 1 milyon 300 bin
dolar, Liberal Düşünce Topluluğu 115 bin 500 dolar, Toplumsal
Soruları Araştırma Vakfı (TOSAV) 92 bin 250 dolar, ANSEV 184 bin
dolar, Stratejik Araştırma Vakfı 193 bin dolar, Türk Demokrasi
Vakfı 106 bin dolar, Arı Kulübü 177 bin 500 dolar, Milli Demokrasi
Vakfı 804 bin dolar, İnsan Hakları Derneği 215 bin dolar yardım
aldığı belirtiliyor. Bu vakıflar kanalıyla Türkiye'nin sosyal,
ekonomik, siyasi ve insan hakları düşüncelerini empoze ediyorlar.
Mesela Çevre Stratejik Araştırmalar Vakfı (ÇESAV), kutsal
topraklarda kiliseler diye bir harita çıkarıyor. Bu haritayı her
yere dağıttılar. Bu vakfın başında da eskiden Çevre ve Çalışma
Bakanlığı yapmış bir bayan bulunuyor. Dolayısıyla beş bin yıllık
tarihi olduğu ispatlanmış olan ülkemizde sanki başka bir ülkedeymiş
gibi kendi bağlarımızdan kopmuş, kiracı durumuna düşmüş
durumdayız."