Misyoner televizyon kuruluyor
Abone olHulki Cevizoğlu, yasalara göre, dernek, sendika ve dini kuruluşların, radyo televizyon kurmaları yasak olmasına rağmen bir misyoner TV'nin kurulacağına dikkat çekti.
Yazarın Yeniçağ gazetesindeki köşe yazısı: Misyoner TV''de
İsa''dan haberler Her şeye "komplo" diyerek, Türkiye aleyhindeki
"komple" oyunlara gözlerini kapatanlar için yeni bir haber:
"misyoner televizyonu geliyor!..." Mevcut yasalarımıza göre,
derneklerin, sendikaların ve dini kuruluşların radyo televizyon
kurmaları yasak. Ancak, "gücü elinde bulunduranlar" her türlü
ihlali yaparak yollarına devam ediyorlar. Görev başında olan
kimileri de, onları yol kenarında izliyorlar!.. Hatta içlerinde,
"misyonerlik" yolunda ilerleyenlere mendil sallayanlar da var...
RABBİN TELEVİZYONU MU?.. Misyoner TV''nin kuruluşuyla ilgili
Türkiye''deki kiliseler bilgilendirildi ve kendilerinden
yapabilecekleri yardımlar rica edildi. (Yok canım, komplodur!...)
Okuyalım bakalım: "Sevgili kardeşler, İstanbul''da 8 Ekim 2003
tarihinde yapılan bir toplantıda, 22 yerel ve uluslararası
organizasyonlar ile kiliseler, Türk-7 adı verilen yeni bir hizmeti
başlattılar. Türk-7''nin 11 yerel ve 11 uluslararası ortağının
amacı, birlikte çalışarak dünyadaki Türkçe konuşan insanlar için
kaliteli TV programları üretmek. Bu programlar, farklı program
formatları kullanılarak çeşitli konularda Hıristiyan bir bakış
açışı verecek." Neymiş efendim? "Hıristiyan bakış açısı
verecekmiş!" Yani, bir Hıristiyan TV imiş!.. (Yok canım,
komplodur!..) Televizyon "büyük bir televizyon" olacakmış. Elimdeki
belgede, "kilise önderlerinden ricalarda" bulunuluyor. "Rabbin
mesajı özünü bozmadan -yani İncil esas alınarak- buradan
verilecekmiş. Proje için Hıristiyan kilisesi önderlerinden ve
cemaatlerinden dualar da isteniyor. KİMLER ÇALIŞACAK? Peki bu büyük
projede kimler çalışacak? Hani, içimizdeki "komplo teorisi
avcıları" (kafasını kuma gömen, nevrotik sindrellalar) şunları
söyleyebilir: "Ne var canım? Burada da birkaç Müslüman daha ekmek
yer" Bakalım öyle mi? Belgeyi okumaya devam edelim: "Turk-7 olarak,
yerel kiliselerdeki yerli imanlılar arasından bu programların
üretiminde gönüllü/volunteer, serbest, ya da ücretli eleman olarak
çalışarak, Hıristiyan bakış açısını mesajın özünü kaybetmeden
biçimlendirip, bu programlara taşıyacak potansiyel TV prodüksiyon
elemanlarını keşfetmek için ''Prodüksiyon Süreci Semineri''ni de
kapsayan bir ön tanışma günü düzenledik. Seminer Amerikalı bir
uzman tarafından Türkçe çevirili olarak verilecek." Demek ki
neymiş? Bir; çalışanlar, yerel kiliselerdeki yerli Hıristiyanlar
arasından seçilecekmiş. İki; Hıristiyan bakış açısını programlara
taşıyacaklarmış. Bu faaliyetler Şubat 2004''de başlamış, Eylül
2004''te de 3 aylık seminerlerle devam etmiş. Potansiyel televizyon
personeli için İstanbul''daki "veri bankasından" seçim
yapılacakmış. Herhalde bizim bunları öğrendiğimiz tarihte
-kendileri açısından bir aksaklık olmadı ise- bu seçimler yapılıp,
bitmiştir. OPERASYON YÖNETİCİLERİ Bu operasyonları yönetenler
arasında iki kişinin adı ön planda. Bir Türk, diğeri yabancı.
Yabancının adı David Middleton. Türk''ün adı ise Fatma. Soyadı "Ü"
ile başlıyor. Görevinin karşısında "Turkish Operations Director"
yazıyor. Yani, Türk (Türkiye) Operasyonlar Müdürü. Şimdi önümüzde
iki yol var. Ya, "bunlar komplodur" diyerek, yola çıkan bu
misyonerlere, yol kenarından mendil sallayıp, alkış tutmak; ya da
"bunlar kompledir" diyerek önlem almak. Mendil sallayanlara bir
uyarı. Yarın o mendiller gözyaşlarını silmek için yetersiz
kalabilir.