Mısırlı firavun yeniden yaratıldı
Abone olMısırbilimciler,inanılmaz bir olaya imza attı. Çocuk firavun Tutankhamun’u mezarından çıkararak yüzünü bilgisayarda canlandırdı.
Mısırbilimciler, çocuk firavun Tutankhamun’u mezarından
çıkararak yüzünü bilgisayarda canlandırdı. Tutankhamun mumyasının
öyküsü National Geographic Türkiye Haziran sayısında.
PazartesiNational Geographic Türkiye - Kral Tutankhamun, Krallar
Vadisi olarak bilinen eski Mısır kraliyet mezarlığındaki
istirahatgâhından çıkarılırken, öfkeli bir rüzgâr, hayaleti andıran
toz bulutları kaldırdı. Gün boyu çöl semalarında koşuşturan koyu
bulutlar, o anda gri bir perdeyle yıldızları örtüyordu. Mısır’ın
çocuk kralı, mezarının 1922’de keşfedilmesinden bu yana ilgi odağı
olmayı sürdürüyor. Ve bugün CT (Computerized Tomography) taramaları
aracılığıyla firavunun yaşam ve ölümündeki sırlar açığa
çıkıyor.
Tarih 5 Ocak 2005, saat 18.00. Dünyanın en ünlü mumyası, birkaç
saniye içinde, 3 bin 300 yılı aşkın bir süre önce yaşamını yitirmiş
bu genç kralın ölümüne ilişkin sırların çözülmesi için bilgisayarlı
tomografi (CT) cihazına girecekti.
Dünyanın dört bir yanından gelen turistler öğle sonrasında
kuyruklar oluşturmuş, yerin yaklaşık 8 metre altındaki kayaya oyma
mezara inmiş ve mezar odasındaki duvar resimleri ile mumya biçimli
dış sanduka kapağının en çarpıcı yanını, kralın yaldızlı yüzünü,
incelemişti.
Haberin tam metni National Geographic Türkiye Haziran
sayısında.
SOL YANAKTA YARA İZİ
Akşam karanlığı çöküp vadi ziyarete kapandığında ise
Mısırbilimciler işçilerle birlikte çalışmaya başladı. Mezara temiz
hava pompalanırken çıkan gürültüyü bastırmak amacıyla bağırarak
verilen talimatlar eşliğinde sanduka kapağının baş ve ayak uçlarına
hızla ipler bağladılar ve çocuk kralı lahdin içinden
çıkardılar.
İplerin yeniden sabitlenmesi için verilen kısa aranın ardından
ahşaptan yapılmış sade görünümlü bir kutuyu yavaş yavaş yukarı
çektiler. İçinde, pamuk tabakaları ve yılların soldurduğu muslinden
oluşan bir yatağın üzerinde, Kral Tutankhamun’un kalıntıları
yatıyordu: sol yanak bölgesinde bir yara izi taşıyan huzurlu bir
yüz, kalın bir göğüs kafesi, kol ve bacak kemikleri, gömü
ritüelinde üzerine dökülen reçineden kararmış durumdaydı.
BRONZ USTURA, KETEN İÇ ÇAMAŞIR VE ŞARAP
Mısır Eski Eserler Yüksek Kurulu Genel Sekreteri Zahi Hawass, ilk
kez mumyanın üzerine doğru eğilirken, “1920’lerde Carter’ın
yaptıkları nedeniyle çok kötü durumda” dedi. Howard Carter,
1922’de, uzun arayışlardan sonra Tutankhamun’un mezarını keşfeden
İngiliz arkeologdu. Eski dönemlerde yağma edilmiş olmasına karşın
mezarın içindekiler şaşılacak derecede eksiksizdi; keşfedilmiş en
zengin kraliyet toplu buluntuları olma özelliğini koruyor.
Altından yapılmış olan ve sonsuz parıltılarıyla yeniden doğuşu
garanti altına almaları beklenen göz alıcı eserler mezar ilk
keşfedildiğinde büyük sansasyona yol açmıştı. Bugün de en büyük
ilgiyi yine onlar çekiyor. Ancak Tutankhamun ile birlikte
gömülenler arasında masa oyunları, bronz bir ustura, ketenden
yapılma iç çamaşırları ve kasalarca yiyecek ve şarap gibi öte
dünyada yanında isteyebileceği günlük eşyalar da vardı.
MUMYA BAHAR AYLARINDA GÖMÜLMÜŞ
Carter, firavunun mezar hazinelerinin büyük bir özenle aylar süren
kaydının tutulmasının ardından, iç içe yerleştirilmiş üç
sandukasını incelemeye başladı. İlkini açtığında söğüt, zeytin ve
lotus çiçeği yaprakları ile peygamberçiçeklerinden çelenklerle
bezenmiş bir kefen çıktı ortaya. Ve tüm bu sayılanlar, Mart ya da
Nisan ayında gömülmüş olduğunun solmuş kanıtlarıydı.
Sonunda mumyaya ulaştığındaysa, bir sorunla karşılaştı. Ritüelde
kullanılan reçine sertleşmiş, Tutankhamun’u som altından yapılmış
tabutun zeminine yapıştırmıştı. Carter daha sonra, “Ne kadar güç
uygularsak uygulayalım yerinden oynatamadık,” diye yazacaktı. “Peki
ne yapılmalıydı?”
Kaynak: