Mısırlı bir muhalifin gözünden devrimler ve darbeler
Abone olMısır cumhurbaşkanlığı seçimleri için sandık başında. Ülkenin siyasi çalkantılar, devrim ve darbelerle dolu geçmişini yaşlı bir muhalif BBC muhabiri Kevin Connoly'ye anlattı.
Mısır'da her zaman, gecenin kör saatlerinde bile ter içinde "Ya şimdi polis kapıya vurursa?" diye bekleyen birileri olageldi.
Şu anda bunu kafamızda canlandırmak zor gerçi ama mülakat yaptığımız yaşlı adam da bir zamanlar geceleri o korkuyla beklermiş.
Halbuki şimdi dik duruşlu, parlak bakışlı, itinayla takım elbisesini giymiş, en sevdiği lokantaya gitmeden önce dikkatle kravatını bağlamış sıradan bir emekli gibi duruyor.
Buradaki en yaşlı kişi o değil aslında. Lokantadaki garsonlardan biri 1942'deki El Alameyn muharebesinden birkaç ay sonra burada işe başlamış.
Ama yine de bizim konuğumuz tanık olduğu olaylar açısından çevrede gezinen birçok kişiye taş çıkaracak deneyime sahip.
Mesela ilk gözaltına alındığı andan, sanki ilk kez bir kızla randevulaşmasından bahseder gibi bahsediyor. 16 yaşlarındaymış, polis 1 Mayıs akşamı kapısına dayanmış.
Aslında bu öyle şiddet içeren bir anı değil. Yani polis kapısını kırmamış, kendisini eşek sudan gelinceye kadar dövmemiş.
1 Mayıs'ın olaysız geçmesini sağlamak adına birkaç bin komünist gibi onu da gözaltına almış, 24 saat içeride tutmuşlar.
Tabii bu gözaltı, onu tüm hayatını muhalif bir protestocu olmaya adamaktan alıkoymamış.
İngilizlerin Kahire'den çıkması ve Süveyş Kanalı Bölgesi'ne geri çekilmesi için 1950'lerin başında yapılan ve bir milyon kişinin katıldığı sessiz eylemde o da varmış.
Ama Kral Faruk'un devrilmesi de muhalif sesini bastırmamış.
Cemal Abdül Nasır'ın iktidarda olduğu yıllarda üç kez parmaklıklar ardına alınmış. Ancak Nasır öldükten sonra serbest bırakılmış.
Tabii Nasır o yıllarda sadece Mısır'daki sol muhalefete savaş açmakla kalmamıştı.
Müslüman Kardeşler'e yönelik de sistematik saldırılar söz konusuydu.
Cemal Abdül Nasır'ın Mısır'ında işkenceci de cellat da, sansürcü de istihbaratçı da hayli meşguldü.
Müslüman Kardeşler o yıllarda bir yandan Mısır devletinin kendilerini yüzüstü bıraktığını düşünen yoksul halka ilaç ve gıda yardımı yapıyor, diğer yandan da silahlı kanadını eğitimden geçiriyordu.
Nasır Müslüman Kardeşler'in kökünü kurutmak istiyordu. Ama Müslüman Kardeşler'in kökü hiç kurumadı.
Mısır'da sosyal hayatın perde arkasına sürüklendi ama ortadan hiç kaybolmadı.
İşte bu da bizi Mısır'ın yeni devlet başkanı olması beklenen Abdül Fattah el Sisi'ye getiriyor.
Sisi bugünlerde sivil görünümlü. Seçim kampanyalarında ve sonrasında şık takım elbisesiyle boy gösteriyor.
Ancak sokak aralarında kalan eski posterler, Sisi'nin mareşal üniformasını askıya asmasının üzerinden çok da zaman geçmediğini hatırlatıyor.
Sisi, Müslüman Kardeşler'in bir terör örgütü olduğunu ve kendi iktidarında sonlarını getireceğini söylüyor.
Müslüman Kardeşler'in liderleri halen yargılanıyor ve yüzlercesi bir karakola saldırdıkları ithamıyla idam cezasına mahkum edildi.
Belki bu cezaların bir kısmı infaz edilmeyecek. Ama şu açık ki Sisi dönemi kendisinin de en az Nasır kadar devletin gücünü kullanmaya hazır olduğunu gösteren imarelerle başlayacak gibi görünüyor.
Hüsnü Mübarek'in devrilmesinde rol oynayan laik aktivistler de kendilerini mahkeme önünde buluyorlar.
Mısır toplumu üzerinde üstü kapalı ama somut bir korku dolaşıyor.
Her zaman bize mülakat vermeye hazır olan siyasi aktivistler örneğin bu aralar pek konuşmaya yanaşmıyor, konuştuklarında da çok daha temkinli görünüyorlar.
Sisi, biraz daha fazla istikrar uğruna biraz daha az özgürlüğe razı olan Mısırlılar'a hitap ediyor.
Bu denklem, çalkantılı zamanlarda tehlikeli ama çekici bir hesap gibi görünüyor.
Mülakat yaptığımız yaşlı adamın hayatında katıldığı ilk protesto gösterisi Kahire'deki İngiliz varlığına karşı yapılan eylemmiş.
60 yıl sonra Hüsnü Mübarek'in devrilmesi için yapılan gösterilere katılmak için sokağa çıkmış.
Artık polisin gecenin bir yarısı kapısına dayanmasından korkmayacak kadar yaşlı olduğunu söylüyor.
Ama başkalarının bundan korktuğunu biliyor.
Sisi konusuna gelince, ona bir fırsat verilmesi gerektiğini söylüyor. Neler yapmayı düşündüğünü bilmiyoruz, diyor.
Ama Sisi'nin Nasır'ın kaldığı yerden devam edip etmeyeceğini, siyasi İslam'ı yaratan Müslüman Kardeşler'i tarihi bir yenilgiye uğratıp uğratmayacağını sorunca yüzüne bir gülümseme yayılıyor.
Öyle görünüyor ki Mısır'da muhalif olmak en zor iklimde dahi hayatta kalan bitkileri andırıyor.