’’Mısır’daki karar ümit ediyorum ki bozulur’’
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Mısır’da yerel mahkemenin verdiği kararın uygulanmayacağını, hukuk tarihine geçecek bir cinayetin işlenmeyec...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Mısır’da yerel mahkemenin
verdiği kararın uygulanmayacağını, hukuk tarihine geçecek bir
cinayetin işlenmeyeceğini, bu kararın bozulacağını ümit ediyorum
veya ümit etmek istiyorum. Ancak bir kez daha altını çiziyorum.
Vicdanı, cesareti olmayan, halkını köle gibi gören, üzerinde
efendileri olan bir hukuk sistemi, her an cinayet işlemeye hazır
bir hukuk sistemidir” dedi.
Başbakan Erdoğan, Avukatlar Haftası kapsamında Hukukçular
Derneği’nin bu akşam Harbiye’deki İstanbul Kongre Merkezi’nde
düzenlediği Hukuk Okulu 2. Sertifika Törenine katıldı. Burada mezun
olan hukukçulara sertifikalarını veren Erdoğan, Mısır’daki idam
kararlarına değindi. Erdoğan, “Mısır’da yerel mahkemenin verdiği
kararın uygulanmayacağını, hukuk tarihine geçecek bir cinayetin
işlenmeyeceğini, bu kararın bozulacağını ümit ediyorum veya ümit
etmek istiyorum. Ancak bir kez daha altını çiziyorum. Vicdanı,
cesareti olmayan, halkını köle gibi gören, üzerinde efendileri olan
bir hukuk sistemi, her an cinayet işlemeye hazır bir hukuk
sistemidir” dedi.
Avukatların "Avukatlar Günü"nü kutlayan Başbakan Erdoğan,
“Avukatlar, tarih boyunca köle kullanmadılar ama hiçbir zaman
efendileri de olmadı" şeklindeki sözü anımsatarak, bu ifadenin
adaletin tecellisi için sadece avukatların değil bütün hukukçuların
sahip olması gereken önemli vasıfları ortaya koyduğunu ifade etti.
Türkiye’de ve bölgede yaşanan hadiselere bakıldığında adaletin,
hukukun, bir hukukçunun sahip olması gereken vicdan ve cesaretin ne
kadar mühim ve ne kadar hayati olduğunun net olarak görüldüğünü
anlatan Başbakan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Mısır’da şu anda tüm dünyanın yakından izlediği, Türkiye’nin de
yakından ve kaygıyla takip ettiği bir süreç yaşanıyor. Demokratik
ve insani haklarını kullanan, verdikleri oyların peşine düşen çok
sayıda Mısırlı kardeşimiz gösteriler sırasında katledildi,
tutuklandı, mahkum edildi. Bu yetmezmiş gibi yerel bir mahkeme
tarafından 529 Mısırlı kardeşimiz için de idam kararı verildi. Ben,
vicdanı olmayan, cesareti olmayan, darbe ürünü mahkemelerin neler
yapabileceğini, ne tür cinayetler işleyebileceğini çok iyi bilen,
bunu da bizzat yaşamış bir siyasetçiyim.”
“HER AN CİNAYET İŞLEMEYE HAZIR BİR HUKUK SİSTEMİ…”
Halk dilinde “Hakimler vicdanı ile cüzdanı arasında baş başa
kalıyor" şeklinde sözlere de değinen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
“Bunu zaman zaman bu ülkede hakimlik yapmış, hatta hatta en üst
düzeye çıkmış insanlar dahi kullandılar. -Yargı veya hakim vicdanla
cüzdanı arasındadır- dediler. Bu ifadeleri kullandılar. Bunları
maalesef talihsizce izledik, dinledik. Mısır’da yerel mahkemenin
verdiği kararın uygulanmayacağını, hukuk tarihine geçecek bir
cinayetin işlenmeyeceğini, bu kararın bozulacağını ümit ediyorum
veya ümit etmek istiyorum. Ancak bir kez daha altını çiziyorum.
Vicdanı, cesareti olmayan, halkını köle gibi gören, üzerinde
efendileri olan bir hukuk sistemi, her an cinayet işlemeye hazır
bir hukuk sistemidir. Bangladeş’te olduğu gibi. Bunun örnekleri
çok” şeklinde açıklama yaptı.
“AYNI HADİSEYİ 12 EYLÜL SONRASINDAKİ İDAMLARDA YAŞADIK”
Türkiye’nin yakın tarihinde de bunun acı örnekleri olduğunu
kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:
"27 Mayıs müdahalesinin ardından bu ülkede darbe ürünü mahkemeler
kuruldu. Bazı hakim ve savcılar vicdanlarıyla değil Türk milleti
adına değil, merhum Menderes’in deyimiyle, silahlı efendileri adına
kararlar verdiler ve bunu uyguladılar. Aynı hadiseyi 12 Eylül
sonrasındaki idamlarda yaşadık. Düşünebiliyor musunuz,
müdahaleciler ’Bir tane sağdan astık, dengelemek için bir tane
soldan astık’ diyebildiler. Bir mahkumun yaşını büyütüp denge adına
idam ettiler. Bunu da yine silahlı efendilerinin emri altındaki
hukuk sistemi yaptı. 28 Şubat’ta aynı şekilde hukuk cinayetlerine
şahit olduk. Şahsen söylemek istemem ama yeri geldi; Siirt’te
okuduğum, ders kitaplarında yer alan bir şiirden dolayı dava
açtılar, her ne hikmetse dava çok hızlı şekilde sonuçlandı. Beni
mahkum ettiler. Hayır varmış. Şu anda bile 28 Şubat’ın
üniformalılar önünde selam duran yargısı nedeniyle bedel ödeyen
kardeşlerimiz var."
Kendi iktidarları döneminde, son 12 yıl içinde defalarca, benzeri
"hukuk cinayetlerine" şahit olduklarını kaydeden Erdoğan,
partilerinin kapatılmak istenmesi, başörtüsü kararı ve diğer bazı
yargı kararlarının vicdandan kaynaklanan, "Türk milleti adına"
verilen kararlar olmadığını, bu kararların belli odak ve çıkarları
adına verildiğini söyledi.
Erdoğan, "27 Mayıs müdahalesinin etkisi asla ve asla o günle, o
dönemle sınırlı kalmamıştır. 27 Mayıs’ı yapanlar demokrasiyi askıya
almış ama sonraki yılları da etkileyecek şekilde bir vesayet
sistemi kurmuşlardır. Bu vesayet düzeninin bir ayağı olarak da
yargı bürokrasisi kullanılmak istenmiştir. Yargı, yasama ve
yürütmeyle birlikte 3. bir erk olması gerekirken adeta yasama ve
yürütmenin üzerinde bir erk olarak konumlandırılmıştır. Şu anda
bunu halen yaşıyoruz. 1960 ihtilalinden bugüne bakın. Yargının
siyasete her an müdahale ettiğini, siyaseti şekillendirdiğini,
siyasetin üzerinde Demokles’in kılıcı gibi her an sallandığını
görürsünüz. Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi, HSYK gibi
kurumlar çoğu zaman adaletin hızlı ve güvenilir şekilde tecelli
etmesini bir kenara bırakmış, siyaseti sınırlandırmak, siyaseti
kendilerince hizaya sokmak gibi bir vazife yüklenmişlerdir"
dedi.
“17 ARALIK OPERASYONU BAL GİBİ DARBE GİRİŞİMİDİR”
17 Aralık’ta düzenlenen operasyona değinen Erdoğan, "Şunu da burada
altını çizerek ifade ediyorum: Silahların gölgesinde darbe yapma
dönemi kapanınca vesayet düzeninin aktörleri yargı üzerinde bir
kısım müdahalelerde bulunmak istemişlerdir. Biz, 17 Aralık’ta
yapılan operasyona ’darbe’ dediğimizde içeriden ya da dışarıdan
birileri bunu kabullenemiyorlar. Evet... 17 Aralık operasyonu bal
gibi darbe girişimidir. Yargı eliyle yapılmak istenen bir müdahale
girişimidir. Yargı, içine sızmış bazı çete mensupları tarafından
adeta esir alınmış, siyasete karşı, iktidara karşı halkın oylarıyla
iş başına gelmiş hükümete karşı apaçık bir darbe girişiminde
bulunmuştur. Operasyonun hazırlık safhası, uygulama safhası tamamen
hukuk dışıdır. Hukuksuz dinlemeler yapılmıştır. Sahte deliller
oluşturulmuş, ardından da hukuk çiğnenerek, yasalar çiğnenerek
belli bir senaryo çerçevesinde hükümete karşı alçakça bir saldırı
başlatılmıştır” dedi.
“Şunu çok açık söylüyorum; eğer 17 Aralık, 25 Aralık operasyonları
karşısında dik durmasaydık, inanın şu anda Türkiye Cumhuriyeti’nin
halkın oyuyla seçilmiş hükümeti devrilecek, koalisyondan oluşan bir
darbe hükümeti iş başına getirilecekti” diyen Erdoğan, “Kapalı
kapılar ardında bunun senaryosunu uygulamaya koyma çalışmaları
yaptılar. Her türlü hazırlık yapılmıştı. Kimler ne zaman alınacak,
neyle suçlanacak, nasıl etkisiz hale getirilecek, nasıl itibarsız
hale getirilecek, hapislerde nasıl hukuksuzca çürütülecek. İnanın
bunların hepsi hazırdı. Medyaya belli bir vazife verilmişti.
Bunların hangi gruplar olduğunu biliyorsunuz. İşverenlere, işveren
örgütlerine vazife verilmişti. Muhalefet partilerine dahi bir rol
çizilmişti. 17 ve 25 Aralık darbe girişimleri karşısında dik
durarak, biz çok ince hesaplanmış bu oyunu, bu tuzağı, bu senaryoyu
Rabbimin lütfuyla alt üst ettik. Eğer milletimiz bizimle beraber bu
senaryoyu alt üst etmede bu rolü üstlenmemiş olsaydı işimiz
gerçekten ülke olarak, millet olarak bir felaket olabilirdi"
diyerek sözlerini tamamladı.
(İHA)