Mısır'da polis şiddetinin 'hesabını soran yok'
Abone olSosyal medyada paylaşılan bir amatör video, Mısır polisinin geçmişteki kötü muamele yöntemlerini hâlâ uyguladığına dair kaygıları tırmandırdı. BBC muhabiri Orla Guerin, Mısır'da polis şiddetini araştırdı.
Sosyal medyada paylaşılan bir amatör video, Mısır polisinin geçmişteki kötü muamele yöntemlerini hâlâ uyguladığına dair kaygıları tırmandırdı.
Videoda, gözleri bağlanmış ve belden yukarısı çıplak bir adam
yerde yatarken görülüyor. Omuzlarının ve sırtının üst kısmının
derisi kıpkırmızı olmuş.
30 saniye içerisinde altı kez deri bir kemerle kırbaçlanırken
görülüyor.
Çığlıkları yaralı bir hayvanınkini andırıyor.
"Beni yanlışlıkla gözaltına aldılar." diye ağlıyor. "Vallahi ben
bir şey yapmadım."
İşkencecisi ise tacize devam ediyor, kendisinden kadın olduğunu
söylemesini istiyor.
İşkencecinin yüzü videoda hiç görünmüyor, kimliği de belirsiz.
Ancak polis kaynakları videoda görünen kişinin Mısır'ın güneyindeki
Minya kentinde gözaltına alındığını doğruluyor.
Polis, bu kişinin bir karakola düzenlenen saldırıya karıştığını
söylüyor.
Adamın vücudunda gözle görülür işkence izleri tespit edildikten
sonra savcılık makamı konuyla ilgili soruşturma açılması talimatı
verdi.
BBC'ye konuşan ve kentin emniyetinden sorumlu olan Tümgeneral Usama
Metawally de "Eğer soruşturmalar neticesinde bu kişinin bir polis
karakolunda işkence gördüğü kanıtlanırsa, bunu yapanlar cezasız
kalmayacak." dedi.
'Bütün gece işkence'
Ancak Mısırlı gazeteci Aslam Fathi bu tür açıklamalara şüpheyle
yaklaşıyor. Anlaşılabilir nedenlerle...
Zira Fathi de 31 Ekim tarihinde Minya'da polis şiddetine maruz
kalmış.
BBC kendisiyle görüştüğünde, gözlerinin altında hâlâ morluklar,
kollarında da çizikler vardı.
MBC Kanalı'nın muhabiri Aslam Fathi, yıkılmış bir binanın etrafına
çekilmiş güvenlik kordonunun başındaki polis memuruyla münakaşaya
girmiş.
Polis, Fathi'nin memura saldırdığını söylüyor. Fathi ise kendisinin
saldırıya uğradığını, ardından da yakındaki bir polis karakoluna
götürüldüğünü ve bütün gece işkence gördüğünü...
"Her taraftan dayak yiyordum. Coplarla vuruyorlardı. Odaya kim
girse benim bir polisle kavga ettiğimi söylüyorlardı. Ardından
onlar da bana vurmaya başlıyordu."
"Polis memurunun ayağını öpmeye hazırım, diyordum. Yalvarıp
duruyordum işkenceyi bitirmeleri için..."
Aslam Fathi, polisin işkenceyi durdurmak bir yana şiddetinin de
arttığını söylüyor. İki saat boyunca dövüldüğünü ve tekmeler
yediğini, ardından da çok daha sert bir işkenceye maruz kaldığını
anlatıyor.
"Birisi ellerimi arkamda kavuşturdu ve kelepçeledi. Ardından da
ayaklarımı kelepçeledi."
"Ellerimle ayaklarımı bağlayıp, beni başaşağı filistin askısına
astılar. Ellerim ve ayaklarım vücudumun ağırlığını taşıyamıyordu.
Beni dövüp duruyorlardı ve karakoldan sağ çıkamayacağımı
söylüyorlardı."
Aslam ertesi gün serbest bırakılmış. Şimdi polisler aleyhinde dava
açmaya hazırlanıyor. Bunun ne gibi riskler barındırdığı konusunda
defalarca uyarılmasına karşın...
"Polis aileni de hedef alır, başına dert olur, dediler."
"Birçok kişi beni korkutmaya çalıştı. Ama davayı açacağım. Bir hata
yaptıysam yaptım. Neden bunun için işkenceye uğruyorum?"
Kötü anılar
Kötü muamele iddiaları yalnızca kırsal kesimle sınırlı
değil...
Kahire stadının önünde pazarlama müdürü Muhammed Rıza Osman'la
buluşuyoruz. Kendisi için bu stad artık kötü anılar
canlandırıyor.
Ağustos ayında Müslüman Kardeşler'in destekçileriyle birlikte bir
oturma eylemi sırasında gözaltına alındığını, bu stadda bir gece
tutulduğunu söylüyor. Ardından da bir polis karakoluna
götürüldüğünü...
"Üzerimizi ararlarken yüzümüze göğsümüze vuruyorlardı.
"Beş sivil polis etrafımızı sarmıştı. Bizi elleriyle taciz
ediyorlardı. Bizi dövenlerin hepsi, sizi öldüreceğiz, diyordu. Bu
bir saat kadar sürdü."
Polis devleti
Mısır'da 2011'de Mübarek rejimini deviren ayaklanmanın başlıca
taleplerinden biri polis teşkilatında reform yapılmasıydı.
Mübarek'in devrilmesinden neredeyse üç yıl sonra, Mısır'da şimdi
askeri bir yönetim iş başında. Muhalifler, güvenlik kuvvetlerinin
kimseye hesap vermediğini söylüyorlar.
Mısır İnsan Hakları İnisiyatifi'nden Kerim Enarrah, "Polis devleti
geri dönmedi, çünkü zaten hiçbir yere gitmemişti." diyor.
Enarrah, polisin kötü muamele iddiaları sonucu yargılandığı ender
durumlarda da davaların genellikle beraatle sonuçlandığını
söylüyor.
Polisin bağlı olduğu İçişleri Bakanlığı'nda bir insan hakları
departmanı bulunuyor.
Departmanın başındaki Hüseyin Ferri, polis şiddeti iddialarıyla
ilgili olarak BBC'nin sorularını yanıtladı.
BBC kendisine Minya'da çekildiği söylenen işkence görüntülerini,
ardından da bir şüphelinin dövüle dövüle polis aracına
bindirildiğini gösteren ikinci bir videoyu izletti.
Her iki video da haftalardır sosyal medyada paylaşılıyordu. Ancak
Ferri bunları ilk kez gördüğünü söyledi.
İlk videoyu sessizce izlemesinin ardından, "Bu görüntülerin bir
polis karakolunda çekildiğini kanıtlayacak hiçbir şey yok"
dedi.
"Yüzler görünmüyor. Hesap sormamı istediğiniz polis memurları
kim?"
Polisin daha duyarlı olmaları için eğitimlere tabi tutulduklarını
söyleyen Ferri, "Ancak işkence ve zulüm insan doğasının bir parçası
ve bir düğmeye basarak yok olmuyorlar." diyor.
"Bu tür olayları bitirmeye çalışıyoruz. Ancak gözaltında kötü
muamele iddialarının çoğu gerçek dışı... Birçok tutsak kendilerine
gayet iyi davranıldığını söylüyor."
Muhammed Rıza Osman böyle düşünenlerden değil...
Gözaltına alınışını düşündüğünde aklına yediği dayak, gördüğü
işkence ve duyduğu ölüm korkusu geliyor.
Kendisini polis aracına bindiren memurun sözleri de hafızasına
kazınmış: "Son iki yılı unut."